19 MAYISLAR BİZİM


Nurhan Acar Azkın

Nurhan Acar Azkın

18 Mayıs 2022, 10:55

Bugün yüce önderimiz Atatürk’ün Samsun’a çıkarak Milli Mücadele ateşini yakışının 103. yıldönümü. Kutlu olsun. Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını ve bu vatan için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Başta gençlerimiz olmak üzere, ulusumuzun 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum.”

Bu yıl 103. yıl dönümünü selamlamakta olduğumuz 19 Mayıs 1919 bir kronolojik nokta-kesit ya da tarihsel bir olaydan çok daha farklı bir anlam taşır.  19 Mayıs, Türk milleti için kurtuluş, kuruluş ve gelecek süreçlerini ifade eden ulusal ve kutsal bir kavrama dönüşmüştür. Bu kutsal kavram tam bağımsızlığa dayanan gelecek hedefidir. Mustafa Kemal Atatürk, siyasi, hukuki, ekonomik alanlardaki tam bağımsızlık hedefini “Bağımsızlık benim karakterimdir.” sözüyle ifade etmiştir. Orta Asya’dan beri esaret altında yaşamayı kabul etmeyen, bağımsızlıklarına olan adanmışlıkları efsaneleşen Türk halkı esaret ve sömürü karşısında her zaman bu tarihi ulusal parola etrafında bir araya gelmiştir, gelecektir.

Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 İstanbul’dan başlayan yolculuğu Kurtuluş Savaşı’nın fiilen başlangıcı, İstiklal meşalesinin yakıldığı gündür.Atatürk’ün Samsun’a ayak basışının taşıdığı önem Atatürk’ün Büyük Nutku’nu 19 Mayıs 1919 Samsun’a çıkışı ile başlatmasından anlaşılmaktadır. 16 Mayıs’ta başlatılan bu yolculuğu kısaca anlatmaya çalışalım.

Samsun işgal kuvvetleri için önemli noktalardan biriydi. Stratejik bakımdan büyük öneme sahipti ve Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan en rahat ve güvenilir bir kapıydı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a askerî birlik çıkarmışlardı. Buna tepki olarak Türk Makinalı Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması dikkatleri bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin de Türk halkının silahlandığı konusundaki şikayetleri üzerine bu bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine karar verildi. Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk’tü ve Atatürk uzun zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve birşeyler yapmak içinAnadolu’ya geçmek istiyordu. Bu O’nun için bulunmaz fırsattır. İstanbul-Samsun yolculuğu öncesinde Atatürk’le Padişah Vahdettin arasında geçen konuşmayı Atatürk şöyle anlatır:

“-Paşa, Paşa!... Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin!Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir (bu bir tarih kitabıdır)! Bunları unutun, dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli olabilir...Paşa, Paşa...Devleti kurtarabilirsin!...Bu sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle içtenlikle mi konuşuyor?...O Vahdettin ki... bütün yaptıklarından pişman mı olmuştur. Aldatıldığını mı anlamıştı. Fakat, böyle bir yorum ile başka konulara girişmeyi ürkütücü saydım, kendine karşılık verdim:

-Kişiliğe güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür ederim...Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz...”

Atatürk bu konuşmada plânlarının sezilmiş olabileceği duygusuna kapılmıştı ama O’nu bekleyen ve O’na güvenen bir“Türk Milleti” vardı.

İngilizler daha İstanbul’dan ayrılmadan Kızkulesi açıklarında Bandırma Vapuru’nu aradıkları sırada yanındakilere; “bunlar bizi Anadolu’ya silah ve cephane götürüyor sanıyorlar. Bilmiyorlar ki, biz Anadolu’ya yüreğimizi, beynimizi ve ülkülerimizi götürüyoruz.” diyerek nasıl bir inanç adamı olduğunu gösteren Mustafa Kemal, Samsun’dan sonraki bütün süreçte de bu inancını hep canlı tutacaktır.
 

Atatürk beraberindekilerle beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra “Bandırma” adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılır. 17Mayıs 1919 Cumartesi günü Bandırma Vapuru saat 21.40 sıralarında İnebolu’ya varır. 18Mayıs 1919 Pazartesi günü beklenen yolculuğun sonuna gelinir. Yolcular Kalyon Burnu denilen yerden sandallarla Merkez iskelesine çıkarılırlar. Bu sandallardan birinin sahibi olan İsmail Yurtsever, o zaman için Atatürk’ü tanımadığını söyler,Atatürk’ü sandalda ve Samsun’da iken geniş yakalı lejyon kaputu ve başında kalpakla gördüğünü anlatır.

Atatürk, İstanbul’dan başlayan ve Samsun’da sona eren yolculuk esnasında görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu ancak Samsun’a ayak bastığı günden birkaç gün sonra asker değil, sivil olarak hareket edecekti.Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi. Şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontusçular sokaklarda kol geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı. Atatürk bugün müze haline getirilen Hıntıka Palas’ta kaldıkları süre içinde hep bu sorunları düşündü, yolculukta geçirdiği uykusuz geceler sona ermemişti; şimdi de burada uykusuz geceler başlıyordu. Ama, O’nda ve O’nun gibi düşünenlerde bu azim oldukça hiçbir engel aşılmaz değildi.Atatürk“Gençler!Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler!Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum” derken Türk gençliğine olan güvenini de anlatmıştır.Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etmiştir.

19 Mayıs 1919, Şark Meselesi adı altında yok edilmek istenen Türk ulusunun âdeta yeniden var oluş destanının yazılmaya başlandığı tarihtir.

19 Mayıs 1919, Mustafa Kemal’in milletine güvenerek, inanarak yapacağı işleri “millî bir sır” gibi saklayarak; inanç ve düşüncelerini aşama aşama gerçekleştirmek kararıyla göreve atıldığı gündür.


19 Mayıs 1919, yıkılan, çok unsurlu bir imparatorluktan yeni, millî bir Türk devletinin hayat bulacağı eşsiz bir tarihtir.

Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919 günüSamsun’da bütün olumsuzluklara rağmen,“Ya İstiklâl, Ya Ölüm!” diyebilmiştir. Bu bir milli mücadele ve bağımsızlık iradesidir.

Atatürk, Nutuk’ta “1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüş: Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu topluluk, genel savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış, Büyük harbin uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir halde. Milleti ve ülkeyi genel savaşa sürükleyenler kendi yaşamlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar. Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet güçsüz, onursuz, korkak; yalnız padişahın isteklerine uymuş, onunla birlikte kendini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş. Orduların elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta. İtilaf devletleri, ateşkes antlaşması hükümlerine uymayı gerekli görmüyorlar.”

Mustafa Kemal, Samsun’dan “milletin kendi azim ve kararlılığı ile kurtulabileceği” mesajını vermiştir. Bu mesaj,Türk milletinin yaşama iradesinin sembolü olmuştur.

Atatürk önderliğinde yürütülen ve başarıya ulaştırılan Milli Mücadele ve Türk İnkılabı, çağdaşlaşma yolunda atılan adımlarla modern dünyada saygın bir yeralacak, pek çok ulusa örnek olacaktır.

Türk gençliğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek mirasçısı olarak gören Atatürk’ün “Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız." sözleri ışığında bizlere düşen görev, kurucu kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü doğru anlamak ve O’nun “en büyükeserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatmaktır. Cumhuriyeti yaşatmak, onun temel esaslarınasahip çıkmakla olacaktır. Tam bağımsız, üniter-ulus devlet, laik demokratik cumhuriyet olarak esaslarıbelirlenmiş olan Cumhuriyetimize sahip çıkmak; Atatürk’ün hatıralarını yaşatmak en büyük görevimizdir.Yarınlarımızın güvencesi sevgili gençlerimiz 19 Mayıs 1919’da yakılan istiklal meşalesini nesilden nesile söndürmeden taşıyacak, ağır bedeller ödenerek kurulan Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatacaktır.

Atatürk’ün şu sözleri hepimiz için bir rehber olmalıdır:“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir” demiştir. Atatürk’ü anlamak, yaşadıklarını ve fikirlerini bilmekle mümkündür. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları her zaman göz önünde tutarak, 19 Mayısları Atatürk’ün emanetine daima sahip çıkarak kutlamalıyız.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mehmet hatay - 2 yıl önce
Çok güzel olmuş yüreği bize emeğinize saglik