300 lira ile işe başladı, şimdi tüm Trakya’ya tişört satıyor

Trakya Bazaar’ın hikâyesi nasıl başladı?
Trakya Bazaar’ın 8- 9 yıllık bir twitter geçmişi var. Ben 8-9 yıldır bu markanın oluşumunu hazırlıyormuşum da haberim yokmuş. 8 yıldır Twitter’da varım. Üniversite 1. sınıfta İzmir’de başladım, ‘Trakya Kızanı’ diye geçiyor. 8 yıldır yazıyorum. 2013 yılında Haliç Üniversitesi tarafından Türkiye’nin en iyi fenomeni seçildim. O da önemli bir adım oldu benim için. Yıllardır hedeflerim vardı. Şu kadar takipçi falan. Şuan 153 bin takipçim var Twitter’da. Benim açımdan şu güzel oldu, Türkiye’nin neresine gidersem gideyim bana sahip çıkacak birisi var. Bu çok güzel bir şey. Trakya Bazaar’ın hikâyesi metal Trakya Haritası ve 300 lira sermaye ile başladı. 300 liraya 15-20 tane metal Trakya Haritası kestirdim. Ondan sonra onları satmaya başladım. Geçen sene Ağustos ayında tişört işi yapan bir arkadaşım benim bu metal Trakya haritalarını tişörte montaj yapıp bana attı, bunu satalım dedi. Üreticisini buldum, tişörtler hazırlandı ve Twitter’da paylaştım. Paylaştığım gün 35 tane tişört sattım. Çok şans eseriydi. Baktım ki iş tuttu, çeşitliliği arttırmak lazım. Tasarımları arttırdım, grafiker buldum. En güzel tasarımlarından birisini bir kadın arkadaş yaptı. O konuda çok şanslıyım. Bir tasarım çıkardı, yüzlerce sattım. Çevrem çok geniş olduğu için herkes bana fikir veriyor. Bende fikirleri değerlendirip ortaya yeni bir şeyler çıkarıyorum.
Tasarımlar ve tasarımlardaki ifadeler nasıl ortaya çıkıyor?
Birçoğu benim tweet’lerimden esinti. Ben 8 yıldır tweet attığım için insanların neyi beğenip beğenmediğini biliyorum. 8 yıl sonrasında elimde mükemmel bir arşiv var. Bu arşivleri tasarıma döküyorum şuanda. 5 dakika içerisinde hazırlanmış ‘Arf Alayım’ tasarımı sayesinde Kelime Oyunu programına çıktım. Tasarımı görmüşler. Trakyalı bir çalışan var orada. O yarışmaya gelecek kişileri belirleyen kişi. Aradı beni sizin bir tasarımınız var çok güzel. Biz Kelime Oyunu’ndan arıyoruz yarışmamıza katılır mısınız? Ben de ‘hoşuma gider katılırım’ dedim. O tişörtü giydim yarışmaya katıldım. Gittim ekibe rejidekileri de hediye ettim. Ali İhsan Varol’a da hediye ettim. O da çok beğendi tasarımı. Çok güzel bir reklam oldu benim için. O program sayesinde tasarım çok sattı. Sonra yeni grafikerlerle tanıştım. Büyüyerek devam etti bu iş. İstanbul’da bir firma ile çalışıyorum. Tişörtlerde dijital baskı da var sıcak press baskı da var. Birkaç çeşit kumaş var. Yüzde yüz pamuk, pamuk polyester ve daha farklı ince kumaşlar da var. Baskının çok kaliteli olmasından dolayı müşterilerden iyi yorumlar alıyorum. Yüzde yüz pamuğu da yapıyoruz isteyenlere ama ben pamuk polyester ile çalışıyorum. Baskısı çok daha iyi oluyor, çok daha uzun ömürlü oluyor. Çizgileri, hatları ve renkleri çok belirgin oluyor. Üretim kısmında o firma ilgileniyor ama tercihler tamamen bende. Çekilişler yapıyoruz. Bazen 2-3 günde bir, bazen haftada 2, bazen ayda 3-4 yapıyoruz değişiyor. Yeni yaptığım tasarıma bağlı, yaptığım tasarımı insanlara duyurabilmek için çekilişler iyi oluyor. Çekilişler bize artı katıyor.
Instagram hesabından ürünlere yoğun bir ilgi olduğu görülüyor. Bu ilgi sadece Trakya ile sınırlı mı, yoksa Türkiye’nin farklı bölgelerinden de talep var mı?
Türkiye’nin farklı bölgelerinde talep var ama şöyle var. Genelde Trakyalıya hitap ediyoruz biz. Gurbetteki Trakyalılar alıyor. Benim en büyük pazarım İstanbul. 500 kargonun yaklaşık 250-300 tanesi İstanbul’a gidiyor. Tekirdağ, Çorlu ve Çerkezköy civarı da çok yoğun. Edirne ve Kırklareli’nin merkezleri dahil bütün ilçelerine satış yapıyorum.
Ürün çeşitliliği ve fiyatlar hakkında neler söyleyebilirsin?
Ürün çeşitliliğimizi her geçen gün artırmaya çalışıyorum. Şuanda her yaşa uygun tişört, sweatshirt ve kapüşonlu sweatshirt yanı sıra bebek zıbın seti satışlarımız mevcut. Bunların dışında aile kombinleri büyük ilgi görüyor.  Tişörtü 58 liraya satıyorum, kapüşonluları kışın 90 liraya sattım. Bu sene 100-110 liraya satacağım. Trakya teması haricinde kişiye özel tasarım tişörtler de yapıyoruz. Tişört dışında telefon kılıfı, plaj havlusu, gümüş kolye gibi ürünlerimiz de var.
Yaptığın işin bir de Trakya kültürünü yaymak, şiveyi korumak gibi boyutları var. Ona dair neler söylersin?
Herkes kendi memleketini çok sever. Biz insanların içindeki o duygusal Trakya sevgisini dışa vuruyoruz. Trakya’nın dışından biri nerelisin diye sorduğunda biz Trakyalıyız deriz, Kırklareli-Vizeliyim demeyiz. Trakya’yı bir bütün olarak görüyoruz. Onu zaten içimizde yaşıyoruz. O duygusal bağlılığı tişörtle dışa vurmak istedim amacım bu. Trakyalılar çoğunlukla alkolü çok sever. Alkol tasarımlarına çok fazla yer veriyorum. Bunun bir de olumsuz algı yarattığını söyleyenler oluyor. Bazen insanlar yanlış tanıtıyorsun deniliyor ama çok yoğun bir eleştiri de almadım. Alkolle ilgili tasarımlar çok fazla tercih ediliyor. ‘Dere boyu’ diye bir tasarımım var en az ‘Arf Alayım?’ kadar satmışımdır. Üzerinde yazan şey şu ‘İç istemem çalışayım, ep isterim dere boyunda bira çekeleyim.’ İçinde Trakya’yı barındırıyor, güzel bir espri de var, bu yüzden aldırıyor tişört kendini. Normalde giymeyeceğin şeyleri Trakya temalı olduğu zaman giyebiliyorsun. İçinde o duyguyu barındırdığınız zaman o tişörtü sattırıyor. Trakya’nın kültürünü yaymaya tabii ki çalışıyoruz. Gündendi en önemli temalarımızdan birisi. Sadece gündendi bana bir ömür boyu yeter diye düşünüyorum. Gündendi temasının sonu hiçbir zaman gelmeyecek, her şeye uyarlayabiliriz. Trakya’nın kültürüne dair ne varsa hepsinden faydalanmaya çalışıyoruz. Trakya’yı önümüzdeki dönemde yeni tasarımlarla tam anlamıyla yansıtmaya çalışacağız.
Önümüzdeki döneme dair hedeflerin neler?
Yazın ben 1 ayda 500 kargo yapmayı hedefliyorum dedim ve hedefi tutturdum. Kısa vadeli hedeflerim tuta tuta devam ediyor. Bir dahaki yaz 1500 kargo hedefim var. Ürün çeşitliliğini de arttırmayı planlıyorum. Mesela kadınlara gündöndülü elbiseler, terlikler, bikiniler yapmayı planlıyorum. Bir sürü ürün çeşidi var kafamda. ARGE çalışmasını bu kış yapacağım. Türkiye ile sınırlı kalmak istemiyorum. Bulgaristan, Yunanistan ve Avrupa ülkelerine Amazon aracılığıyla veya başka büyük bir firma aracılığıyla satış yapmayı hedefliyorum. Şuan benim yaptığım ayçiçeği tasarımlı olan tişörtler yurt dışında 25 dolara falan satılıyor. 25 dolar da 160 lira falan para yapıyor. Ben şuan bu maliyetle 160 liraya yurt dışında tişört satarsam, benim yapacağım şeyler çok daha hızlı gelişir. Çok daha çabuk büyürüm. Şuan yaptığım kargoların adreslerine bakıyorum. Milli Savunma Bakanlığı’na gidiyor, plazaya gidiyor. Avukatlar, savcılar alıyor. Yurt dışındaki gurbette yaşayan Trakyalılar alıyor. Gönderdiğim insanlar üst seviyede bir yerlere gelmiş ama memleket hasretini yaşayan insanlar. O kaliteyi bozmak hiç istemiyorum. Trakya’nın ömrü 3 yıl. Ben bir yılımı geçirdim, daha 2 yıl ben bu markadan yürüyeceğim. 3 yıl sonra bu bitecek. Şuan mükemmel tasarımlar yapıyoruz, belli bir kalitenin üzerine de çıkamayacağız. Bir süre sonra yerimizde saymaya başlayacağız. O yüzden 3 yıl ömür biçiyorum. Kendi başıma yürüyüp, ARGE çalışmasını kendim yapıp, kendi pazarımı belirleyip, ürünleri kendim teslim etmeyi hedefliyorum. En verimli olacağımız, en çok tanınacağımız yıl seneye yazın. 1 sene sonra bütün Trakya, Türkiye bizi tanımış olacak.