Özel Optimed Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Merve Baydar, Çocukluk dönemi korkuları hakkında açıklamalarda bulundu
NESNELER OLDUKÇA ÇEŞİTLİDİR
Korku ve kaygı, her yaştan bireyin, dolayısıyla çocukların da zaman zaman hissettiği duygular olduğunu ifade eden Merve Baydar, “Ancak bu duygular, çocuğun özgüveni düşürdüğünde, okul ya da arkadaşlık ilişkilerini engellediğinde, onu yapmak istediği şeylerden alıkoyduğunda bunun bir sorun haline geldiğini söyleyebiliriz. Çocuklarda korku ya da kaygı uyandıran durumlar ya da nesneler oldukça çeşitlidir. Fare, köpek, yılan vb. gibi bazı hayvanlar, gök gürültüsü, fırtına vb. gibi doğa olayları, uçak, otobüs, asansöre binme, doktora gitme, iğne yapılması, başkalarının önünde konuşmak, sınavlarda hata yapmak, evde yalnız kalmak, hayalet, canavar, hırsız, karanlık, okul gibi nesne ve durumlar çocuklarda korku ve kaygı uyandırabilir” diye konuştu.
YAŞINA GÖRE DEĞİŞİKLİK GÖSTERİR
Çocuğun korktuğu ya da kaygılandığı durum ve nesneler yaşına göre değişiklik gösterebilmektedir diyerek konuşmasını sürdüren Baydar, “Örneğin 2-3 yaşlarındaki çocuklar yüksek sesten, karanlıktan, hayvanlardan korkarken, 4-5 yaşlarındaki çocuklar hayaletlerden ya da canavarlardan korkabilmektedir. Okul dönemindeki bir çocuk ise sınavlarda hata yapmaktan, diğer insanların önünde konuşmaktan korkabilmektedir” açıklamasında bulundu.
KISIRDÖNGÜYE DÖNÜŞTÜRMEKTİR
Psikolog Merve Baydar, konuşmasının devamında ise, “Aşırı kaygı ve korku yaşayan çocukların olabilecek en kötü şeyleri hayal etme, kendine güvenmeme ve kendi yetenek ve becerilerini küçümseme eğiliminde oldukları görülmektedir. Çocuğun bu olumsuz düşünceleri soluk alıp vermede ve kalp atış hızında artışa, terlemeye karın ağrısı gibi kaygı ve korkunun bedensel tepkilerine yol açmaktadır. Bu rahatsız edici tepkiler de tekrar olumsuz düşüncelere ve çocuğun korktuğu şeylerden kaçmasına yol açmaktadır. Çocuk, korktuğu durumdan kaçtığı zaman kaygısı azalmakta; ancak hiçbir zaman korktuğu şeyin aslında o kadar da büyük bir şey olmadığını, bu durumun baş edebileceği bir şey olduğunu görememektedir. Böylece bu durumu bir kısırdöngüye dönüşmektedir” ifadelerini kullandı.
ANNE-BABA TUTUMLARININ DA ETKİSİ VARDIR
Baydar, Çocukların kaygı ya da korkularını pekiştirmede ya da bu kaygı ve korkuların devam etmesinde bazı anne-baba tutumlarının da etkisi olabileceğini sözlerine ekleyerek, “Anne-babanın aşırı koruyucu tutumu buna bir örnektir. Aşırı derecede korunan ve karşılaştığı sorunlar anne-babası tarafından çözülen çocuklar kaygı verici durumlarla neredeyse hiç karşılaşmamakta, karşılaştıklarında ise bu sorun çocuğun gözünde büyümekte ve sorunu kendi başına çözemeyebileceğine inanabilmektedir. Kaygı ya da korkuların devam etmesinde etkili olabilecek bir diğer tutum ise anne babaların farkında olmadan çocukların kaygı ve korkularından kaçınma davranışlarını ödüllendiriyor olmalarıdır. Örneğin sınavda başarısız olmaktan kaygılanan bir çocuğun sınav günü karın ağrısı ve mide bulantısı şikayetleri olduğu öğrenilmiştir. Anne-baba bu durumda çocuğu okula göndermeyip, kendileri de işlerine gitmeyip bütün günü çocuklarıyla birlikte geçirmiş, onun sevdiği aktiviteleri yapmışlardır. Bu durumda çocuk, sınav gibi kaygı veren bir durumdan kaçınmış ve bunun sonucunda hem annesinin hem de babasının evde olduğu ve onun sevdiği şeyleri yaptıkları güzel bir gün geçirmiştir” dedi.
OLUMSUZ DAVRANIŞLARDA BULUNABİLMEKTEDİR
Merve Baydar konuşmasının devamında şunları söyledi; “Çocuğun kaygılı hissetmesinde etkili olabilecek bir diğer tutum ise ebeveynlerin mükemmeliyetçi tutumudur. Çocuktan beklentilerin çok yüksek olması, başarısız olduğunda suçluluk yaratma ve yaşıtlarıyla kıyaslama gibi bu mükemmeliyetçi tutumlar çocuğun hata yapmaktan korkmasına ve özgüvenin düşmesine neden olabilmektedir. Çocuk, doğumdan itibaren içinde bulunduğu ailede gözlem yapmakta, bazı şeyleri ailenin davranışlarını taklit ederek öğrenmektedir. Bu model alarak öğrenme kaygı ve korku durumlarında da geçerli olabilmektedir. Yani çocuğun kaygı ve korkularında anne babalarının davranışlarını model almaları da etkili olabilmektedir. Çocukların yaşadığı kaygı ve korkular zaman zaman anne babayı zor duruma sokabilmekte, ebeveynler kaygı ve korkuları yüzünden çocuğu eleştirmek, cezalandırmak gibi olumsuz davranışlarda bulunabilmektedirler”
ÇOCUĞUN ÜZERİNE GİDİLMEMELİ
Kaygı ve korkuları çocuğa acı verdiğinin unutulmaması gerektiğini belirten Baydar, “çocuğun üzerine gidilmemelidir. Kaygı ve korkular normal gelişimin bir parçasıdır; ancak bu kaygı ve korkular çocuğun işlevselliğini, günlük hayatını oldukça olumsuz yönde etkilediği durumlarda ailelerin bu durumun kendiliğinden geçmesini beklemek yerine psikolog ya da pedagoga giderek yardım arayışına girmeleri faydalı olacaktır” açıklamasında bulundu.
Haber: Emrah ÇOĞALAN