Dönmez; Vatandaş Canının derdinde, Hükümet Kanal İstanbul derdinde
Cumhuriyet Halk Partisi Çerkezköy İlçe Başkanı Ayfer Dönmez dünyayı kasıp kavuran Korona virüsü salgının günlerinde Ak Parti İktidarının akıl almaz bir şekilde Kanal İstanbul ihalesinin ilk ayağı olan tarihi köpürülerin yerlerinin değiştirilmesi ihalesine tepki gösterererek “Vatandaş Canının derdinde Hükümet Kanal İstanbul derdinde”diyerek bir açıklamada bulundu.
Tamer Avcılar
Cumhuriyet Halk Partisi Çerkezköy İlçe Başkanı Ayfer Dönmez, yönetimiyle birlikte yaptığı açıklamasının devamında şu bilgilere yer verdi;
TÜM DÜNYA KORONO VİRÜSÜ İLE UĞRAŞIRKEN AKP İKTİDARININ DERDİ KANAL İSTANBUL
“Tüm dünya Korona virüsü ile uğraşırken AKP İktidarının derdi Kanal İstanbul.. ÇED raporuna göre, İstanbul’u 8 yıllık bir kaos bekliyor. Ama tehlike bununla da kalmıyor. Su kaynaklarının yok olmasından, kirletici baskılardan, ekolojik yıkım etkilerinden, deprem riskini tetiklemesine kadar pek çok başlıkta itirazlar sıralanıyor.
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi başkanına göre; her şey yolunda gitse bile 100 yıllık bir proje için İstanbul’un altı üstüne getirilecek kent, öngörülen ve öngörülemeyen ekolojik yok oluşa sürüklenecek.
DİĞER PROJELERDEN HALKA MALİYET AÇISINDAN FARK YOK
Raporlara göre projenin inşaat çalışmalarının 4 yılı kazı olmak üzere, toplam 7 yılda tamamlanacağı öngörülüyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan projenin birkaç yıl içerisinde maliyetini çıkaracağını iddia ediyor. Ancak hepimizin bildiği gibi daha önce geçiş garantisi verilerek yapılan köprüler, uçuş garantisi verilerek yapılan hava limanı, yatış garantisi verilerek yapılan şehir hastaneleri projeleri nasıl halka fatura edildiyse Kanal İstanbul projesinin de farklı olmayacağı ortadır.
Kanal İstanbul’un en önemli tehditlerinden biri de su kaynaklarıdır.Bu proje ile İstanbul’un su kaynaklarının yok olması ihtimaline karşın çözüm olarak Melen veya başka illerin su kaynakları görülmektedir. Kanaldan sızacak tuzlu suyun yeraltı su kaynaklarını da olumsuz etkileyeceği açıktır. Bununla Kırklareli yer altı su kaynaklarının da tuzlanacağı dolayısı ile bu projenin sadece İstanbul’u değil, Trakya’yı da olumsuz etkileyeceği belirtilmektedir.
SADECE İSTANBULA DEĞİL TRAKYA’YA DA TEHDİT
İstanbul’un Trakya yakasında yeni yapılaşma ve nüfus artışı İstanbul ile sınırlı kalmayacak şekilde büyük bir etki yaratacaktır. İstanbul dışındaki Trakya’da bir yandan sanayi tesislerinin artışı- transferi- doğal varlıkları tehdit eden bir etki yaratırken, sanayileşme ve nüfus artışı ile artacak su ihtiyacı Ergene Havzasını ve tüm canlıları gereksindikleri sudan yoksun bırakacaktır.
TEK ADAM REJİMİNİN SALGINLA İNSANLA İLİŞKİSİ YOK
Bu arada kanal İstanbul ihalesinin bu dönemde yapılması çok uygun düşmüştür!! Dünya tarihi incelendiğinde Süveyş Kanalı kolera salgını zamanında, Panama Kanalı veba salgını döneminde yapılmış olup çok sayın devlet büyüklerimize yol gösterici olmuştur. Salgın konusundaki bu aymazlık sürdükçe belki kırk yılda bir hesap kitap bilmeyen gemi sahipleri o kanaldan geçecektir. Ancak İstanbul’da onları görecek ne kadar insan kalacaktır. Olsa olsa o zamana kadar saraylarında karantina lüksü yaşayanlar kanal manzarasının tadına erişebilirler. Ama biliyoruz ki bazıları için insanın zerre kadar değeri yoktur. Bugün emperyalizm kendi kazdığı kuyuya düşmüştür. Milyar dolarlar Eurolar bir hastalığın üstesinden gelememektedir. Hal böyle iken emperyalizmin kopmaz bir parçası olan ve gözü yandaşlarına rant yaratmaktan başka bir şey görmeyen tek adam rejiminin salgınla , insanla ilişkisi olmaması çok doğal karşılanmalıdır.
Bizler; KANAL İSTANBUL’A HAYIR DİYORUZ…”
TÜM DÜNYA KORONO VİRÜSÜ İLE UĞRAŞIRKEN AKP İKTİDARININ DERDİ KANAL İSTANBUL
“Tüm dünya Korona virüsü ile uğraşırken AKP İktidarının derdi Kanal İstanbul.. ÇED raporuna göre, İstanbul’u 8 yıllık bir kaos bekliyor. Ama tehlike bununla da kalmıyor. Su kaynaklarının yok olmasından, kirletici baskılardan, ekolojik yıkım etkilerinden, deprem riskini tetiklemesine kadar pek çok başlıkta itirazlar sıralanıyor.
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi başkanına göre; her şey yolunda gitse bile 100 yıllık bir proje için İstanbul’un altı üstüne getirilecek kent, öngörülen ve öngörülemeyen ekolojik yok oluşa sürüklenecek.
DİĞER PROJELERDEN HALKA MALİYET AÇISINDAN FARK YOK
Raporlara göre projenin inşaat çalışmalarının 4 yılı kazı olmak üzere, toplam 7 yılda tamamlanacağı öngörülüyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan projenin birkaç yıl içerisinde maliyetini çıkaracağını iddia ediyor. Ancak hepimizin bildiği gibi daha önce geçiş garantisi verilerek yapılan köprüler, uçuş garantisi verilerek yapılan hava limanı, yatış garantisi verilerek yapılan şehir hastaneleri projeleri nasıl halka fatura edildiyse Kanal İstanbul projesinin de farklı olmayacağı ortadır.
Kanal İstanbul’un en önemli tehditlerinden biri de su kaynaklarıdır.Bu proje ile İstanbul’un su kaynaklarının yok olması ihtimaline karşın çözüm olarak Melen veya başka illerin su kaynakları görülmektedir. Kanaldan sızacak tuzlu suyun yeraltı su kaynaklarını da olumsuz etkileyeceği açıktır. Bununla Kırklareli yer altı su kaynaklarının da tuzlanacağı dolayısı ile bu projenin sadece İstanbul’u değil, Trakya’yı da olumsuz etkileyeceği belirtilmektedir.
SADECE İSTANBULA DEĞİL TRAKYA’YA DA TEHDİT
İstanbul’un Trakya yakasında yeni yapılaşma ve nüfus artışı İstanbul ile sınırlı kalmayacak şekilde büyük bir etki yaratacaktır. İstanbul dışındaki Trakya’da bir yandan sanayi tesislerinin artışı- transferi- doğal varlıkları tehdit eden bir etki yaratırken, sanayileşme ve nüfus artışı ile artacak su ihtiyacı Ergene Havzasını ve tüm canlıları gereksindikleri sudan yoksun bırakacaktır.
TEK ADAM REJİMİNİN SALGINLA İNSANLA İLİŞKİSİ YOK
Bu arada kanal İstanbul ihalesinin bu dönemde yapılması çok uygun düşmüştür!! Dünya tarihi incelendiğinde Süveyş Kanalı kolera salgını zamanında, Panama Kanalı veba salgını döneminde yapılmış olup çok sayın devlet büyüklerimize yol gösterici olmuştur. Salgın konusundaki bu aymazlık sürdükçe belki kırk yılda bir hesap kitap bilmeyen gemi sahipleri o kanaldan geçecektir. Ancak İstanbul’da onları görecek ne kadar insan kalacaktır. Olsa olsa o zamana kadar saraylarında karantina lüksü yaşayanlar kanal manzarasının tadına erişebilirler. Ama biliyoruz ki bazıları için insanın zerre kadar değeri yoktur. Bugün emperyalizm kendi kazdığı kuyuya düşmüştür. Milyar dolarlar Eurolar bir hastalığın üstesinden gelememektedir. Hal böyle iken emperyalizmin kopmaz bir parçası olan ve gözü yandaşlarına rant yaratmaktan başka bir şey görmeyen tek adam rejiminin salgınla , insanla ilişkisi olmaması çok doğal karşılanmalıdır.
Bizler; KANAL İSTANBUL’A HAYIR DİYORUZ…”
