Milli Cephe Çerkezköy’de toplandı

‘Emek düşmanı, bölücü ve gerici Anayasa'ya hayır!’ sloganıyla Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde çalışmalar düzenleyen Milli Anayasa Forumu bu kez Çerkezköy’de toplandı

Milli Cephe Çerkezköy’de toplandı
25 Aralık 2012 Salı 08:09

TBMM Eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Dışişleri eski Bakanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden, İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun çağrısıyla başlatılan ve AKP hükümetinin gündeme getirdiği yeni Anayasa tartışmalarına karşı ‘Emek düşmanı, bölücü ve gerici Anayasa'ya hayır!’ sloganıyla Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde çalışmalar düzenleyen Milli Anayasa Forumu bu kez Çerkezköy’de toplandı.
Milli Anayasa Forumu Genel Sekreteri  Haluk Dural’ın yönettiği Milli Anayasa Forumu paneline konuşmacı olarak Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel Başkanı İlker Yücel, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Sanem, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi eski Dekanı Zekeriya Beyaz katıldı.
ŞİİR DUYGULANDIRDI
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda, Münevver Güçlü isimli yaşlı bir vatandaş, Atatürk ve kendi geçmişi ile ilgili duygulu bir konuşma yaparken, ardından da yine Atatürk ile ilgili duygu yüklü bir şiir okudu. Güçlü, okuduğu şiir ve konuşmasıyla katılımcılardan büyük alkış aldı.
GENÇLİĞE HİTABE OKUNDU
TGB Tekirdağ İl Yöneticisi Onat Gök Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okurken, katılımcılar da Onat’a eşlik etti. Programa hava muhalefeti nedeniyle katılamayan CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün gönderdiği mesaj da paylaşımcılara aktarıldı.
ANAYASAYA DAHA NE EKLENECEK?
Toplantıda ilk konuşmayı Milli Anayasa Forumu Genel Sekreteri Haluk Dural yaptı. Konuşmasında ilk olarak, Milli Anayasa girişiminin çıkış noktasına değinen Dural, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in yeni bir anayasa gerektiği konusundaki söylemini hatırlatırken, bunun üzerine Meclis’te temsil edilen dört partiyle temasa geçildiğini ve bir uzlaşma komisyonu kurulduğunu kaydederek, “1982 Anayasası’nın darbe anayasası olduğu ve sivil bir anayasaya ihtiyaç olduğu söylendi. 1982 Anayasası yapılan referandumda yüzde 92 oy almıştı. O zamandan bu yana 17 maddede değişiklik yapıldı. Özellikle 2004’ten sonra AB Uyum Yasaları adı altında kapsamlı değişiklikler yapıldı. Anayasanın üçte ikisi tamamen değişti. Yani bu anayasa artık 1982 Anayasası değil. Dünyada tanımlanmış tüm hak ve özgürlükler eklendi. Geriye değişmeyen standart maddeler kaldı” dedi ve “Daha ne yazacaksınız? Anayasaya daha ne ilave edilecek” diye sordu. Konuşmasının devamında, Cemil Çiçek’in “Etnik ve dinsel farklılıkların yazılmayacağı bir anayasa yapılmayacaksa gerek yok” söylemini de hatırlatan Dural, “Türkiye’nin sorunları işsizlik, topraklarının satılması, dış borçtur. Bu sorunları hangi anayasa düzeltecek? “diye konuştu.
SÜREKLİ ANAYASAYI SORUYORLAR
Dural, ülkeye gelen yabancıların ve özellikle Amerikalıların yeni anayasayı sürekli olarak sorduğuna da dikkat çekerken, Türkiye’nin anayasa kültürü olan bir ülke olduğunu belirterek, “Bizim zaten 150 yıldır anayasamız var. Sürekli olarak ‘Yeni yapın’ diyorlar” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’NİN ZAYIFLATILMASI GEREKİYORDU
Amerika Birleşik Devletleri’nin neden ısrarla yeni bir anayasa yapılmasını istediği üzerinde de duran Haluk Dural, yeni Avrasya stratejisi kapsamında bölgedeki devletlerin parçalanmak istediğini savunarak, “Amerika Hazar Denizi’ndeki enerji kaynaklarına iki yolla erişebilirdi. Bunun için Afganistan’ı işgal etti. Ancak kaybettiler. Bu sefer Akdeniz’e döndüler. Bu enerji koridorunun açılması için de iki yol vardı. Ya silahla ya da başka bir yolla. Silahla yapamazdı çünkü Türkiye’nin askeri gücü engel olacaktı. Türkiye’nin askeri gücünü yok etmek için Ergenekon ve Balyoz operasyonları yapıldı. Türkiye’nin gücünün zayıflatılması lazımdı. Bunun hukuken alt yapı planı da bölücü anayasa girişimi oldu. Bu anayasa Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü parçalamaya yönelik bir girişimdir” ifadelerine yer verdi. Dural’ın ardından Zekeriya Beyaz söz aldı.
ÜLKE SİYASİ AÇIDAN HASTA DURUMDADIR
Konuşmasının başında, insanlar gibi milletlerin ve toplumların da hasta olduğunu dile getiren Zekeriya Beyaz, bunun siyasi, kültürel, bedensel ve ruhsal olabileceğini kaydederek, Türkiye Cumhuriyeti’nin de siyasal, sosyolojik ve kültürel açıdan hasta olduğunu savundu.
ÜLKE PARÇALANABİLİR
Ülkenin büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu iddia eden Beyaz, “Bizim de burada toplanma sebebimiz bu hastalığı konuşmaktır. Ülke çok daha büyük felaketler yaşayabilir. Parçalanabilir, iç savaşa gidebilir” diye konuştu.
FELAKETLERİ SAYMAKLA BİTMEZ
Ardından, AKP Hükümetini ağır bir dille eleştiren Zekeriya Beyaz, “Kişinin yaptığı işlere bakıp nasıl olduğunu anlarsınız. AKP’ye bakalım. Hükümetin felaketli işleri saymakla bitmez. 10 yıllık icraatlarının sonunda köylüyü, halkı, kadınları mahvettiler. Bir de bize anayasa yaparlarsa acaba nasıl olur?” dedi.
AKP TERÖRÜ YENİDEN BAŞLATMIŞTIR
Beyaz, terörün AKP döneminde yeniden başladığını savunarak, “Türkiye’de terör yoktu. AKP geldi ve terörü başlattı. Hassas bölgede güvenliği sağlayan mavi bereli polisler ve bordo bereli askerler vardı. Bunları yavaş yavaş çektiler. Bir emir çıkarıp jandarmanın arama yapmasını engellediler. Askerin eli kolu bağlandı. Sonuçta, binlerce insanın kanının dökülmesine sebep oldular. Bunun vebali Başbakanın ve hükümetin omuzlarındadır” şeklinde konuştu.
YERLİ ÜRETİM BİTTİ
AKP döneminde, ülkede tarım ve hayvancılığın da bitirildiğini söyleyen Beyaz, “Daha önce kendimiz eker, biçer kendimiz yerdik. Köylüyü ekemez, biçemez, hayvan yetiştiremez hale getirdiler” dedi. Beyaz, ülkedeki tesis açılışları ile ilgili olarak da “Geçtiğimiz günlerde 112 tesisin açıldığı söylendi. Nerede bu tesisler? Ne üretiyorlar? 112 defa yalan söylüyorlar” ifadelerine yer verdi. AKP Hükümetinin yerli üretimi de mahvettiğini dile getiren Beyaz, “Yabancı sektörün gelmesiyle para yurtdışına gitti. Türkiye’de aynı sektörde iş yapanlar iflas etti. İflas eden yerlerde çalışanlar işsiz kaldı. İşsizlik cinayetlere, kadına şiddete yol açtı. Hapishanelerde 1 yatakta 3 kişi yatıyor” dedi.
TÜRK KELİMESİNİ ÇIKARACAKLAR
AKP tarafından hazırlanması planlanan anayasanın taslağında Türk kelimesinin çıkartılmak istendiğini, ayrıca Başkanlık sisteminin getirileceğini belirten Zekeriya Beyaz, “Peki adını ne koyacaklar? Başbakan konuşmalarında hiçbir zaman Türk milleti demiyor. Sadece Başbakan değil. Bakanları da öyle. Milletimizin adını içine sindiremiyor. Ayrıca Başkanlık sistemini getireceklermiş. Amerika’da öyleymiş. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın yerine Recep Tayyip Erdoğan gelecek. Bir de TBMM olacak ama istediği zaman kapatabilecek. Tek başına kanun çıkarabilecek. Anayasa Mahkemesi üyelerini başkan tayin edecek. Hükümet de Başkanın seçtiği kişilerden oluşacak. Bu ne biçim şey? Türkiye elden gidiyor. Ne devlet, ne millet ne de vatan kalır. Bu bir felakettir” açıklamasında bulundu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika’nın elinde olduğunu savundu.
GELİRLERSE BİR DAHA ÇIKMAZLAR
Bu gidişatın sonunda Türk-kürt savaşı çıkacağı konusunda uyarıda bulunan Beyaz, ardından Birleşmiş Milletler müdahalesi olacağını kaydederek, “Bin yıldır bu toprakları almak için her şeyi yapıyorlar. Eğer gelirlerse bir daha çıkaramazsınız” dedi.
TÜRKİYE’Yİ BATAN GEMİNİN MALLARI GİBİ SATTILAR
Hali hazırdaki anayasa taslağının kabul edilmemesi için Türkiye’yi gezdiklerini hatırlatan Beyaz, herkesin bu mücadeleye katılması yönünde çağrıda bulundu ve “Paşaları hileli yollarla hapse attılar. Fitne fesat ocakları ve yetiştirdikleri insanlar düzmece davalar hazırladı. Devleti milleti gavur sanıyorlar. Çalmayı çırpmayı cihat sayıyorlar. Bize karşı savaş veriyorlar. Herkes etrafını uyarmak zorunda. Türkiye’yi yurtdışında batan geminin malları gibi satıyorlar. Gelin bunlara karşı hep birlikte mücadele verelim” ifadelerini kullandı.
YANLIŞ STRATEJİ DOĞRU TAKTİKLE KURTARILABİLİR Mİ
Toplantıda konuşan TGB Genel Başkanı İlker Yücel, Cumhuriyetçilerin nasıl iktidar olabileceği konusu üzerinde dururken, ‘Yanlış strateji doğru taktikle kurtarılabilir mi?’ sorusunu yöneltirken, gerçekleştirilen toplantıyı Sivas Kongresi’ne benzeterek, “Çerkezköy’ün Atatürkçü aydınları burada. Önce vatanseverler öne atılır. İktidar olmanın formülleri üzerinde düşünmemiz gerekiyor” dedi.
NATOTÜRKÇÜLER TEMİZLENMELİ
Yücel, konuşmasında, ‘Natotürkçülük’ terimine de değinirken, bunu savunanların cepheden temizlenmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Natotürkçüler serbest piyasayı savunur ve kitle hareketine karşı güvensizdir. Soğuk savaş kalıpları ile düşünür. Emperyalizm kelimesini kullanmazlar” derken,  başarıya giden yolda karamsarlığın baş düşmanları olduğunu da ifade etti. Yücel, iktidar olabilmek için bütün sınıfların birleşmesi gerektiğini de vurgularken, özellikle Ankara ve İstanbul’un alınması halinde AKP’nin kalbinden vurulmuş olacağını kaydetti.
TAM SAHA PRES UYGULANMALI
Yücel konuşmasının devamında, dava adamlarının ön plana çıkarılması gerektiğini de savunurken, bu konuda tam saha pres yapılması gerektiğini dile getirdi.
DEVLETSİZ KALABİLİRİZ
Atatürk Devriminin yıkıldığı takdirde, Türkiye’nin devletsiz kalacağını öne süren İlker Yücel, Genel Kurmay Başkanı’nın terörist sıfatıyla tutuklanarak cezaevine gönderildiği bir ülkede devlet mekanizmasının işlediğini söylemenin mümkün olmadığına vurgu yaptı.
SANEM’DEN DİKTATÖRLÜK BENZETMESİ
Panelde konuşan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Sanem,  AKP’nin bu anayasa ile birlikte TBMM denetimini reddeden, kuvvetler ayrılığını reddeden faşist bir diktatörlük noktasına geldiğini savunurken, daha önce de tek adamlı devletlerin olduğunu, burada halkın olmadığını ve millete baskı, işkence olduğunu dile getirdi ve “AKP’nin de kurmak istediği diktatörlükte bunlar var” dedi.
SİLİVRİ’DE OLAN YARGILAMA DEĞİL
Türkiye’nin 10 yıllık süreçte, demokratik açıdan ilerleme sağlayıp sağlamadığını sorgulayan Sanem, kendisinin de Ergenekon davası kapsamında sorgulanan ve hapis yatan biri olduğunu hatırlatarak, “36 yıllık avukatım. Silivri’de yaşanan hukuksuzluğu hiçbir yerde yaşamadım. Burada yargılama olmuyor” dedi.
REJİM DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMAK İSTENİYOR
Bugün Türkiye’de yapılmak istenenin rejim değişikliği olduğunu savunan Sanem, “Türkiye’nin kuruluş felsefesi ortadan kaldırılıyor. Bu davalar düzmece delillerle yaratıldı. Hedefler belirlendi. Kanuni süreç de hazırlanarak 2008’de düğmeye basıldı. Ve bu süreç yeni anayasa ile birlikte taçlandırılmak isteniyor” diye konuştu.
AKP KARŞI DEVRİM YAPMIŞTIR
Anayasanın yeni devlet kurulduğunda, devrim ya da karşı devrim yapıldığında hazırlanacağını vurgulayan Sanem, “AKP karşı devrim yapmıştır. Şimdi de anayasa hazırlıyorlar. Kemalist anayasanın temelini ortadan kaldırıyorlar. Kemalist devrimle kazanılan birliği değiştireceklerini ilan ediyorlar” ifadelerini kullandı.
BU ÇİZGİ DEVRİMİ DAYATIYOR
Konuşmasının devamında, hükümetin hazırladığı anayasanın neden bölücü anayasa olarak nitelendirildiğine değinen Sanem şöyle konuştu: “AKP’nin müttefikleri ABD, Barzani, Suriye’deki çapulcular, AB, PKK, gerici kuvvetlerdir. Karşısındaki güçler ise 29 Ekim’de, 19 Mayıs’ta, 13 Aralık’ta birleşenlerdir. AKP’nin Türkiye’yi bölmeye götüren çizgisi devrimi dayatmaktadır. Mücadeleyi göze almış insandan daha güçlü bir silah yoktur. Milletin mücadele azmi harekete geçmiş durumda.”
CHP VE MHP’Yİ UYARDI
Sanem, AKP’nin bölünme sürecini PKK ile birlikte yürüttüğünü iddia ederken, Uzlaşma Komisyonu’na yer alan CHP ve MHP’yi bu konuda uyardı. Sanem, CHP’nin BDP ile birlikte hareket edeceği yönünde bir takım görüşler olduğunu dile getirirken, kimsenin gücünün Türkiye’yi bölmeye yetmeyeceğini ve kendilerinin henüz son sözü söylemediğini kaydetti.
METİN DÖNMEZ SANEM’DEN ÖZÜR DİLEMESİNİ İSTEDİ
Sanem’in konuşmasının ardından söz alan CHP Çerkezköy İlçe Teşkilat Başkanı Metin Dönmez, yaptığı konuşmada İP Genel Başkan Yardımcısı Nusret Sanem’den sarf ettiği bazı sözler sebebiyle kırıldığını dile getirerek, “Biz burada Milli Cephe’de birleştik, Atatürk’te birleştik ancak foruma gölge düştü. CHP’nin hiçbir zaman bu ülkeyi bölmek isteyen eşkiyalarla, BDP ile bir uzlaşma yoluna gideceğine inanmıyorum. Onurum, gururum kırıldı. Biz 29 Ekim’de 19 Mayıs’ta 13 Aralık’ta Milli Cephedeydik. Sanem’den bu konuda yaptığı konuşmayı suçlama olarak görüyorum ve özür bekliyorum. CHP ile BDP’nin önümüzdeki seçimlerde birlikte hareket edeceğini duymadım. Bu akşam buraya siyaset karışmayacaktı. Bu akşam bulaştı. Ben rencide oldum. CHP Anayasa Komisyonu’nda varsa meydanı AKP’ye bırakmamak için var. Vekiller oraya çay içmeye gitmedi. Yasama yapmaya gitti. Bizim amacımız bu” şeklinde konuştu.
BU ŞEKİLDE YAZILAR OLDUĞUNU SÖYLEDİM
Yaşanan bu olayın üzerine açıklama yapan Nusret Sanem, CHP BDP ittifakı ile ilgili bazı yazılar olduğuna dair bir konuşma yaptığını söylerken, “Ben böyle bir şey olacağına ihtimal vermediğimi de söyledim. CHP’nin milli cephede olduğunu söyledim” dedi ve Dönmez’in bu tepkisinden ötürü de kendisine teşekkür etti.
BİLDİRİ OY BİRLİĞİ İLE KABUL EDİLDİ
Toplantının devamında, Milli Anayasa Bildirisi okunurken, ardından da oylamaya sunuldu. Bildiri, daha önceki toplantılarda olduğu gibi Çerkezköy’de de oy birliği ile kabul edildi.
AKP’NİN KİMYASI BOZULDU
Toplantıda söz alan bir diğer isim ise, kurulduğu günden bu yana Silivri çadırlarının Başkanı Hıdır Hokka oldu. Hükümetin hazırladığı anayasa için “Bizim anayasamız” değil ifadesini kullanan Hokka, 19 Mayıs, 29 Ekim ve 13 Aralık’ta yaşananların AKP’nin kimyasını bozduğunu savundu. 5.5 yıldır Silivri’de nöbet tuttuğunu dile getiren Hokka, “Bunu isteyerek yapıyorum. Devrimci irade, halka bağlılık olmazsa zaten yapılamaz” diye konuştu.
SENDİKALAR EKSİK
Hokka, konuşmasında, Milli Anayasa Forumu’nun gençliğe, inanca, bürokrasiye, avukata sahip olduğunu belirtirken, eksik kalan noktanın ise sendikalar olduğunu söyledi. Sendikaların da foruma davet edilmesi gerektiğini ifade eden Hokka, çağırılıp da gelmeyen sendikaların ise deşifre edilmesi gerektiğini kaydetti.
SADECE BİR SENDİKA KATILDI
Hokka’nın bu uyarısı üzerine konuşan Haluk Dural, bir yıldır sendikaları davet ettiklerini ancak tüm ısrarlarına rağmen sadece bir sendikanın toplantıya katıldığı bilgisini verdi. Panel, toplantıya katılanların yönelttiği soruların ardından son buldu.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.