Prof.Dr.Kaşif Onaran; Sanayileşmenin bedeli

Çerkezköy'ün Karaağaç Beldesi'nin yetiştirdiği ender bilim adamlarından biri olan emekli Prof. Dr. Kaşif Onaran, Trakya'da yaşanan sanayi kirliliğinin sanayileşmenin kaçınılmaz bir bedeli olduğunu ifade etti.

Prof.Dr.Kaşif Onaran; Sanayileşmenin bedeli
14 Ağustos 2007 Salı 08:23

KEFAL AVLARDIK

Sanayileşen ülkelerin çevre sorunları ile yüz yüze gelmesinin kaçınılmaz olduğunu belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, "Şuanda Türkiye, özellikle de bölgemiz bu çevre kirliliği ile yüz yüze. Bizler Karaağaç'ta 1930'lu yıllarda akan derelerden kefal balığı avlardık şimdi bu dereler katran akıyor. Bu sanayileşmenin doğal bir sonucu" dedi.

KARAAĞAÇ'IN ETRAFI ORMANDI

Bu çevre sorununun Avrupa'nın, Amerika'nın hatta tüm dünyanın bir sorunu olduğunu belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, Trkya'nın verimli topraklarının da bundan nasibini aldığını ifade etti. Karaağaç'ın etrafının eskiden koroluk olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kaşif Onaran, "Ama şimdi baktığınızda çevresinde bir tane ağaç bile kalmamış. Karaağaç'ın içinden geçen dere yaz-kış şırıl şırıl su akardı. Bizler içerisine girer yüzür ve balık tutardık. Şimdi ise sadece sanayi atığı akıyor" dedi.

HASRET GİDERİYOR

Karaağaç'ta doğup, büyüdüğü için kendisinin gurur duyduğunu belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, "1930'lu yıllardan göç etmemize rağmen fırsat buldukca, hemen hemen her yıl köyümü, baba ocağını ziyaret ediyorum, hasret gideriyorum. Köyümün benim gönlümdeki yeri apayrı" dedi.

HANGİ ÜNLÜLER İLE OKUDU

İstanbul Teknik Üniversitesi'nde okurken birçok ünlü isimle aynı sıraları paylaştıklarını belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, bu ünlü isimlerin üniversite sıralarındaki lakaplarını ve özelliklerini de Gazetemizie açıkladı.

SÜLO, DÜP, HAFIZ VE DİĞERLERİ..

Birçok ünlü isimle yan yana okuduğunu belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, "O zamanlar Korkut Özal, Üzeyir Garih ile aynı sınıftaydık. Zaten bölümü ikmala kalmadan Üzeyir ile ben bitirdim koca sınıfta. Yine sonradan siyaset dünyasına atılarak Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapan Süleyman Demirel bizden iki dönem önce yine Başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapan Turgut Özal 1 dönem önce, Necmettin Erbakan ise 2 dönem önce okuyorlardı" dedi.

KARAAĞAÇ'TA DOĞDU

Kendisinin 1928 yılında Karaağaç'ta doğduğunu ilkokulu Karaağaç'ta bitirdiğini belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, daha sonra ortaokul, lise tahsilini İstanbul'da tamamladığını ifade etti. Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Bölümü'ne kayıt yaptırdığını belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, "O zamanlar Korkut Özal, Üzeyir Garih ile aynı sınıftaydık. Zaten bölümü ikmala kalmadan Üzeyir ile ben bitirdim koca sınıfta. Yine sonradan siyaset dünyasına atılarak Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapan Süleyman Demirel bizden iki dönem önce yine Turgut Özal 1 dönem önce, Necmettin Erbakan ise 2 dönem önce okuyorlardı" dedi.

LAKAPLARI NELERDİ?

O dönem birlikte okuduğu Korkut Özal'ın lakabının Kaptan Markos, Turgut Özalın'kinin Düp, Necmettin Erbakan'ınkinin ise Hafız, Süleyman Demirel'inkinin de Sülo olduğunu belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, "Ayrıca daha sonra Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yapan Cahit Aral'ın lakabı ise üniversitede Traş Cahit'ti, çünkü çok atardı. O yıllarda Korkut ve Turgut Özal Kardeşlerin herhangi bir cemaat ile bağlantısı yoktu ve son derece modern yaşarlardı. Necmettin Erbakan ise yurtta kalırdı ve sabah esnı okununca takunyalarını giyer, abdest alırdı. Takunyaları ile koridorda gezerken herkes ayaklanır ve Necmettin'e gürültü yapma diye bağırırdı. Necmettin'in hayal dünyası çok genişti. O nedenle siyasette başarılı oldu ama çalışkandı da kenidisi" dedi.

AKADEMİSYEN OLMAYA KARAR VERDİ

Üniversiteden mezun olduktan sonra tayininin Aydın'a çıktığını fakat kendisinin burada mutlu olmayarak, Demokrat Parti iktidarı ile birlikte üniversiteye döndüğünü belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, 1994 yılından 1995'e kadar İTÜ'de akadimesyen olarak çalıştığını ve bu dönem içerisinde Karadeniz Teknik Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi'nin kurulmasında aktif rol oynadığını iade etti. Yine aynı yıllar içinde Boğaziçi Üniversitesi ve Robert Koleji'nde derslere de girdiğini belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, yine bu dönem içerisinde iki yıl da Libya'da ders verdiğini ifade etti.

KİTABI BEST SELLER OLDU

İTÜ'de Yapı Malzemeleri Ana Bilim Başkanlığı görevini yaptığını 1995 yılından 2003 yılına kadar ise Kıbrıs Yakındoğu Üniversitesi'nde Makina Bölümü Başkanlığı yaptığını belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, ayrıca 7 yıla yakın bir zaman da ABD'de kaldığını ve burada bulunan Brown Üniversitesi'nde ders verdiğini belirterek, orada ABD'li bir bilim adamı ile yazdığı Malzeme Bilimi isimli kitabın şuanda 8. baskısının yapıldığını ve 800 binin üzerinde satışının gerçekleştiğini ifade etti.

Kitabının yanında bir sürü makale ve bilimsel çalışmanın da altına imza attığını belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran 2003 yılında emekliye ayrılarak, eski Foça'ya yerleştiğini ve fırsat buldukca Karaağaç'ı ve buradak bulunan yakınlarını ziyaret ettiğini ifade etti.

TATAR KÖYÜYDÜ

Doğup büyüdüğü ve çocukluk yıllarının geçtiği Karaağaç'ın 1930'lı yıllarda şirin bir Tatar Köyü olduğunu belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, O zamanlar Karaağaç'ın yağmuru bol, toprağı bereketliydi. KaraağaÇın etrafında ormanlık korolar vardı. Köyümüzün %60'ı Tatardı ve dolayısı ile köy yönetimi de Tatarların elindeydi. Şimdi Tatarların oranı %3'ler seviyesine düşmüş durumda.

KARAAĞAÇ DERESİ'NDE KEFAL TUTARDIK

Köy halkı çiftçilik ve tarımla uğraşırdı. Karaağaç'ın içinden geçe dere yaz-kış akardı ve biz onun içinde kefal tutardık ve evde pişirir yerdik. Daha sonra 1930'lu yılların sonunda yaşanan kuraklık ile toprağın bereketi kaçtı, tadı kaçtı" dedi.

KERPİÇ EV LÜKSTÜ

O yıllarda beldede Şumla ve Kerpiçle yapılan iki tip ev çeşidinin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, "O yıllarda kerpiç ev çok lükstü. Çok varlıklı aileler kerpiç evde otururdu. Köy halkı genelde Şumlu denilen evlerde otururdu. Bu evler bir bel ile çimen kalıplarının kesilerek, üst üste konulması ile yapılır, duvarları çimen kalıpları ile örüldükten sonra üstü odun veya çavdar sapı ile kapatılırdı. Birine böyle ev yapılacak olsa köy halkı o köylü için imeceye çıkar ve evi kısa zamanda yapardı" dedi.

1972'DE İSTİMLAK EDİLDİ

Tarım ve hayvancılık ile uğraşan Karaağaç'a 1970'li yıllarda traktör girdiğini ve toprağı işlemeye başladığını belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, 1972 yılında ise Arsa Afisi'nin beldeye gelerek, istimlak çalışmalarına başladığını kaydetti.

Köye traktör girince toprağın daha iyi işlendiğini ve veriminin arttığını belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, bir yandan toprağın daha iyi işlenmeye başlandığını diğer yandan da sanayinin ilçeyi ve köyü etkilemeye başladığını ifade ett.

8-10 METREDE SU

O yıllarda 8-10 metrelik kuyulardan temiz, içme suyunun temin edildiğini ve vatandaşların bu sularla yaşadıklarını belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, "Şimdi ise içilecek suyun 250-300 metrelerden çıktığını öğrendim ve çok şaşırdım. Sanayileşme ile birlikte su kaynaklarımız da tükeniyor. Eskiden köyümüzün etrafında korolar vardı. Ama şimdi etrafında ağaç bile yok" dedi. Köyün hızla büyüdüğünü ve belde olduğunu belirten Prof. Dr. Kaşif Onaran, "Artık modern bil belde oldu Karaağaç. Her gelişimde daha da modernleşiyor ve gelişiyor ama tabiki çevre güzellikleri de yok oluyor" dedi.

Prof. Dr. Kaşif Onaran'nı makamında ağırlayan Ziraat Odası Başkanı Ahmet ÖZman, Prof. Dr. Kaşif Onaran ile akraba olduklarını belirterek, "Kaşif Hocamız gerçekten mükemmel bir insan. Köyümüzün yetiştirdiği ender profösörlerden bir tanesi, belki de teki. Hemen hemen her yaz köyümüze gelir ve baba ocağını ziyaret eder. Akrabaları ile hasret giderir" dedi.

Prof. Dr. Kaşif Onaran ile ilgili bir anısını da anlatan Ziraat Odası Başkanı Ahmet Özman, "Bir gün Hocamız köye yanında Amerikalı bir hanm ile birlikte geldi. biz de o zaman harmandaydık. Hanıma söz vermiş, eşek üstünde resmini çekeceğine dair. Biz harmanı bıraktık ve Amerikalı Hanımın eşeşeğe kazasız belasız binmesi ve resminin iyi çıkması için koşuşturmacaya başladık" dedi.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.