Vitrinleri yabancı isimler neden süslüyor?

Son yıllarda özellikle tabelalarda ve vitrinlerde yer alan ilan ve reklamların birçoğunun Türkçe'den başka dillerle yazılmasına artık Türk insanı alışırken, yabancı isim özentisinin Türk mallarının markalaşamamaktan dolayı ortaya çıktığı ifade ediliyor.

Vitrinleri yabancı isimler neden süslüyor?
20 Şubat 2009 Cuma 00:00

Vitrinlerde, tezgahlarda ve TV'de Türkçe'nin yaygınlaşması için eğitici, öğretici programlar yapılmasının üzerinde duran vatandaşlar, ayrıca Türk mallarının markalaşması halinde vitrinlerin de yabancı isimlerden kurtulacağını ifade ediyorlar.

Yabancı isim ve Türkçe kullanımı ile ilgili düşüncelerine başvurduğumuz birbirinden farklı esnaflar konu ile ilgili kamuoyuna güzel mesajlar verirken, vitrinlerin ve tabelaların yabancı özentisinden kurtulması için Türk mallarının markalaşması gerektiğini ifade ettiler.

Yabancı isim kullanan esnaflar da, yabancı isim kullanmaya karşı olanlar da hemen hemen aynı ortak paydada birleşirken, "Asıl önemli olan bu tarz sözler değil markalardır. Marka olamazsak elbette sadece Türkçe kullanımıyla bir yere varamayacağız" görüşünü savundular. Sonuçlar üzerinden durumu değerlendirmekle sorunun çözülemeyeceğini dile getiren esnaflar "Önce nedenler ortadan kaldırılmalı ve eğitim anlayışı daha sağlam temellere oturtulmalı" dedi. Konu ile ilgili görüşlerini Gazetemiz ile paylaşan Sezen Gül Polat, "Bu tarz isimlerin kullanılması elbette yanlış. Kullanılmaması gerektiği düşüncesindeyim. Dilimizde çok güzel ve albenisi olan isimler var. Kalıcı isimler var. Bu konuda küçük bir araştırma yapmamız yeterli olacaktır. Durumu sadece basit isimler olarak görmemek gerekir. Bu şekilde kullanımlar ne yazık ki gündelik dile de etki ediyor. Haliyle buda sosyal ilişkilerde kısmi veya dolaylı sorunlara sebep oluyor. Televizyonların bu konuda birincil sorumlu olduğunu düşünüyorum. Bir magazin programının "out, in" demesi moda oldu. Araç satıcılarının full aksesuar demesi moda oldu. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Yapılması gereken özellikle eğitim ve internet konularında kapsamlı çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu sayede değişen dünyaya ayak uydurabilir ve tüketen toplumların karşılaştığı böyle sorunlarla karşılaşmayız.

Örneğin bilgisayar işletim sistemi alanında Pardus büyük bir açığı giderme yolunda. Zamanla daha yaygın olacağına da şüphe yok. Ben kendi adıma kullanabildiğim kadar çok yerli malı kullanıyorum. Eğer müşterilerim özellikle tercih ederlerse yabancı mal alıyorum. Yine de yerli malını tavsiye etmekten geri durmuyorum. Örneğin ECA hem Türk malı, hem vakıf malı. Bu önemli bir markamız. Bu tarz markalara sahip çıkmamız gerekiyor" dedikten sonra sözünü, "Elbette yabancı isim kullanan esnafa da bu bağlamda tavır koymak doğru değil. Bunun sorumlusu onlar değil" diyerek bağladı.

Star Kundura'nın sahibi Necmettin Erdoğan "Elbette bir albenisi var. İnsnlara nedense daha cazip geliyor. Satış anlamında pek bir katkısı yok. Belki akılda kalıcı oluyor hepsi bu. Ben bu ismi alırken yabancı olsun gibi bir düşünceye sahip değildim. Olmamda zaten. Bu anlamda Türkçeyi savunuyorum da. İsim verme aşamasında bana cazip gelen Türkçe bir isim bulsaydım kuşkusuz onu alırdım. Bu anlamda star ismi de hem yıldız hem ileride olan gibi çağrışımlar uyandırıyor. Aslında Türkçeleşmiş bir isim" derken önemli bir noktaya da değinerek, "Eğitimden önce paraya sahip olanlar batmaya mahkumdur. Bu devlet içinde böyledir halk içinde böyledir. Önce para gelirse insanlar birçok alanda söz sahibi olmaya ve büyümeye kalkışıyor. Buda haliyle insanların yanlış şeyler yapmasını kaçınılmaz kılıyor. Ama eğitim paradan önce gelirse durum böyle olmuyor. Bence yapılması gereken daha kaliteli bir eğitim sisteminden geçiyor" dedi.

Yıllardır Çerkezköy’de esnaflık yapan Vize Giyim'in sahibi Atilla Dinç'te konu ile ilgili yaptığı değerlendirmede eğitim ve kültüre ilk sırayı verdi. Konu ile ilgili konuşan Atilla Dinç, "Konunun en önemli boyutu kültürel bozulmadır. İçinde bulunduğumuz durum kültür yozlaşmasından başka bir şey değildir. İnsanlar kendilerince entelektüel bir görünüm kazanmak için bu tarz sözcükler seçiyorlar. Ama kuşkusuz en önemli sorun yabancı marka tercihi.

5 yaşındaki çocukların bile marka istediklerine tanık oluyoruz. Marka tutkusu öyle bir hal aldı ki orijinal olmasa bile o marka isminin olması yeterli oluyor" derken işin reklamcılık ve müşteriye ulaşma yanlışlığını da dile getirerek, "Bizim markalarımızın en büyük yanlışlarından biri iyi reklam yapamaması. Bir diğer önemli konuda birçok yerde satış noktası açmak yerine tek bir yerde büyük bir satış mağazası açmaları" dedi.

CAN DÖNER "CANIMIZDAN BEZDİRDİLER"

Can Döner'in sahibi Kerem Karakuş ise "Çocuklar Türkçe isimleri beğenmez hale geldi. Bu nasıl iştir anlamış değilim. Okudukça bizden uzaklaşıyorlar. Ali, Ahmet, Mehmet ve Fatma dediğimizde bunlar eski isimler diyorlar. Yahu Hans yeni mi sanki. Oda yıllardır var. Biz yeni duyduk o ayrı. Onlar bizim isimlerimizi bizim kullanmamız yüzünden hala duymadı.

Biz ekmek arası döner diyoruz burun kıvırıyorlar. Diğerleri ayni şeye hamburger diyor geçler akın ediyor. Bir ara tavuk döner moda oldu oda kuş gribinden nasibini aldı. Birbirinden güzel Türk yemeklerimiz var ama nedense gençler sağlıklı olmamasına rağmen yabancı isimle sunulan şeylere akın ediyor. Eskiden çorba kültürü vardı şimdi pizza kültürü var. Sadece Türkçe sözcük değil Türk mutfağı da tehlike altında. Canımızdan bezdirdiler.

Yetkililerde bu konuda bir şeyler yapmalı. Duyuyoruz bazı Belediyeler yabancı isimlere fazla vergi uyguluyor. Yasak getiriyor" dedi.

"Birde turist olayı var" diyen Kerem Karakuş, "Yok efendim yabancı turistler zorlanmasın diye yabancı isim veriliyormuş. Böyle saçma şey olur mu? Turist mi, fazla bu ülkede vatandaş mı? O halde size satış yapmıyoruz de. Sanki vitrini gören adam oranın ne olduğunu anlamayacak. Kaldı ki yabancı ülkeleri örnek alıyoruz da neden onların bu konudaki yaptıklarını örnek almıyoruz. Yahu benden bir kuşak büyüklere bu isimleri bir ayda ezberletemezsin. Böyle şey olmaz" dedi.

Treecom'un sahibi Soner Asbaş ise "Benim kullandığım isimde yabancı sayılır ama sadece bunu dikkate alarak değerlendirme yapmak yanlış. Ben bu ismi seçerken bilgisayarın kısaltması olarak com’u tercih ettim. Sadece birleşik bir cümle yani. Bunu seçmemde network ismi olması da etkili. Asimile olmakla da bir alakası yok zira ben genelde Türk markalarını tercih ediyorum.

Yabancı özentisi marka almaktır asıl özenti sebebi. Yoksa basit bir ismin böyle bir etkisi olamaz. Öncelikle üretimi desteklemeliyiz. Exper de, Casper de Türk markalar ama isim değişik. İşi sadece bu boyutuyla görmek yanlış. Özelliklerde yabancı isimleri kullanan şahısların ülkesine bağlılık yönünden yanlış anlaşılmaması gerekir" dedi.

KÜÇÜK AMERİKA

Öztrak Eczanesi sahibi Tahsin Çipli ise yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: "Yapılanlar kültür sömürüsüdür. Devletin buna dikkat etmesi gerekir. Bu konuda en büyük etken yabancı diziler. Bugün içinde olduğumuz yerli dizi furyası da onlardan etkilenmekte. Esnafın bu isimleri kullanması olsa olsa sonuçtur. Nedenler çok derin. Böyle yüzeysel değil. Öyle olsa isimler değiştirilir sorun çözülür. En büyük sorunlardan ve nedenlerden biri eğitimin milli olmaması. Bu çok yönlü projenin bir ayağıdır dil. Birçok boyuttan sadece biridir.

Atilla İlhan’ın dediği gibi medya milli değildir. Bu da sorunun boyutunu göstermektedir. Küçük Amerika olma yolunda ilerleyen Türkiye ne Amerika olabilmiştir ne de bu gidişle Türk kalabilecektir."

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.