Eski Kaymakamımızdan ‘Başka Şeylerin Şiirleri’

1993-98 yılları arasında Çerkezköy’de Kaymakamlık yapan İsa Küçük’ün ‘Başka Şeylerin Şiirleri’ isimli kitabı geçtiğimiz günlerde bilgi yayınevi tarafından yayınlandı.

Eski Kaymakamımızdan ‘Başka Şeylerin Şiirleri’
06 Aralık 2017 Çarşamba 13:31

OKUYUCU İLE BULUŞTU
Daha önce, Prof. Dr. Halet Çambel’in yaşamının anlatıldığı ‘Halet Abla Destanı’, lise yıllarından beri yazdığı şiirlerden bir seçki olan ‘Bütün Hürriyetler Serbest Bu Akşam’, geçtiğimiz yıl yayınlanan; insan, kent, çevre ve koruma konuları üzerine aforizmalar, sorgulama ve arayışlar üzerine şiirsel bir deneme olan ‘Atlas ve Ateş’ten sonra bu yıl da ‘Başka Şeylerin Şiirleri’ adlı kitabı 36. İstanbul kitap fuarında okuyucu ile buluştu.

İSA KÜÇÜK KİMDİR?
1993-98 yılları arasında Çerkezköy Kaymakamlığından sonra Marmaris Kaymakamlığı, Osmaniye ve Bartın Valiliği görevlerinde bulunan İsa Küçük, halen Merkez Valisi olarak görev yapmaktadır.



ÇOCUK ÖYKÜLERİ YAZARI SAVAŞ ÜNLÜ'DEN  ‘ATLAS VE ATEŞ’ DEĞERLENDİRMESİ
“Ben aslında içime sinmiş öykü, türkü ve şarkıları anlatıyorum… İçimdeki çocuğu yaşatan masalları, şarkıları yazıyorum. O çocuk, ışık görünce meydana çıkıyor ve koşuşturmaya başlıyor, ortalığın toz duman olması bundan” diyerek başlamıştı kitap fuarındaki konuşmasına.
Kendisini bir bürokrat olarak tanımıştık, şimdilerde şair ve yazar kimliğiyle toplumun önüne çıkıyor İsa Küçük. Atlas ve Ateş, şairin üçüncü kitabı. Kitaptaki tüm şiirler birbirini tamamlar nitelikte. Kitabı okuyup bitirince anladım bunu. Bölümlerden, şiirlerden biri çıksa kitabın bir halkası eksik kalacak gibi geldi bana. Şair, kitabına önsöz yerine bir şiirle başlamış; bu, kitabın özgün bir başka yanı. Daha ilk dizede sarsılıyorsunuz: “Karıncaları gördüm bu sabah, toprağı güneşe çıkarmışlar/ Kaldırım taşları arasından…”
Sonra toprağın başına gelenleri izliyorsunuz aslında. Yapısal, kentsel çarpıklıklar, kentteki görsel kirlilikler reklam panoları, Ankara’da yapılan (sonra yıkılmış) “Bizim Eyfel”, Sevr Antlaşması, dayatmalar, kültürdeki yozlaşma, şehir ve çevrenin karşı karşıya gelmesi, kadınlarımızın topluma katkısı, kadınlarımızın kutsallığı. Şiirlerini okurken sanki bir film izlersiniz, zihninizde canlanır, hareketlenir her dize. “Halet Abla Destanı”nda da aynı özelliği yakalamak olasıdır dikkatli okur için. “Yitirdiğimiz çocuklarımızı buluyoruz buralarda” diyerek başlayan nehir şiirdeki “Çocuk”; kitabın tümüne yansımış, her şiirde ses vermiştir. Şairimiz için artık o çocuğu yaşatmak, yaşatabilmek önemlidir.
12 Eylül karanlığının, ülkede yaptığı yıkım, capcanlı belleklerde durmaktadır. Hele bazı yapılanlar belleklere kazınmıştır, silmek olanaksızdır. O karanlık yıllarda tüm kurumlar kapatılmış, yetkileri elinden alınmıştır. Türk Dil Kurumu’nun kapatılması karşısında ortaya çıkan durum için İsa Küçük, şu saptamayı yapmıştır; “Laf üretmekten sözcük üretmeye geçememiştir toplum daha… “ (sayfa 19) ve arkasından eklediği “Çünkü rant eşittir/ Arsa metre kare çarpı demir beton yükseklik/ çarpı kuşun uçuş suyun akış hızı” dizeleri, kentlerin, ülkenin ateşe atılışının belgesi gibi dikilir karşımıza(sayfa 19). Vahşi kapitalizm, para ve rant kavgası ile kentleri tarihsel kimliklerinden uzaklaştırmaktadır. Kentler yabancılaşmaktadır insanına, yaşayanına. Talan edilen kentlerde, ucuz emek gücü gerekmektedir. “Köyden kente göç” aldatmacasıyla ucuz emek gücü de bulunmuştu. “Göç aklı şehirleri kuşatmışken “(sayfa 24) kentlerin talana, soyguna teslimi ne güzel anlatılmış. “Kentler savaş tarihinin eseridir/ İnsanlar birlikte ve güven içinde yaşasınlar diye kurulmuş/ Ne yazık ah ne yazık/ İnsanlar karanlık, beton odalara hapsedilmiştir. “ ( sayfa 24)
“Öğretmenim/ İnsanı sevgi büyütürmüş” (sayfa 25). Sevgi budanınca, engellenince acısını ülke, kent, toplum çekecektir. Şairin güzel, evrensel önerisi, düşlerden uçan kuşlar gibi kucaklar okuru; “Çünkü kentler çocuklarındır.” Çocuğun oyun hakkı, topaç çevirme, uçurtma uçurma hakkı elinden alınmıştır. Çevre, doğa yok olmuş, tahrip edilmiştir. “Bir elinde kentleşme diğerinde çevre” (sayfa 26), kuşkusuz kentleşme ağır basmış, diğeri yok olmuştur. Doğanın bu denli tahrip edilmesi, kentlerde insanın nesneye dönüşmesini ve özünü yitirmesini önemli bir sorun olarak imler, iki dize ile önümüze koyar şair: “Kadının gülmesi, toplumun ve devletin ‘iyi hal kağıdıdır’ çağımızda” ve “Kadınların evden dışarı çıkmadığı kentlerin sokakları tehlikelidir çok” (sayfa 28).
Doğanın korunması için “kirletilen havanın, suyun, toprağın hesabını vermeye çağırır bizi” (sayfa 33)ve bu, çocukları düşünmeden yapılamaz. Osmaniye ve Bartın Valiliği döneminde yatılı bölge okullarının durumu, özellikle kız öğrenci yurtlarının kapasitesinin artırılması önem verdiği konuların başındadır. “Bütün Hürriyetler Serbest Bu Akşam” isimli şiir kitabındaki (sağır inine bağırmak) şiirinde, 2008 yılında Konya/ Balcılar’da yaşanan yangına ve orada yanarak ölen 18 kız çocuğuna, o büyük acıya dikkat çekmişti. Atlas ve Ateş, bu açıdan da aynı acıya büyüteç tutmayı ihmal etmemiştir: “atkuyruğu kılından yapılmış tuzağa yakalanmış serçe kuşları/ bellerinde kırmızı kurdeleli kızlar/ toprağa gömülüyor kanat çırpa çırpa/ havalanıp havalanıp düşüyor/ gözleri bağlı güvercinler/dizeleri şairin içindeki aslında dünyamızdaki yangını yeterince göz önüne seriyor. Vali İsa Küçük, görev yaptığı her yerde okul, öğrenci ve öğretmenlerin sorunlarıyla ilgilenir, eksik gedik bırakmazdı. Buna yakından tanığım. Çocukların güzel, güneşli günlerde uyanmasını ister (sayfa34); çocuklardan umudunu kesmemiştir ve geleceği kurtaracaklarına inanır. Kırlangıçlar, şiirde bir simgedir. Doğayı koruyacak olan çocuklardır. (Sayfa 35) Doğanın sesi, para sesini yendiği zaman…
Çıkar ve para hırsıyla gözü dönmüş insan doğayı yok ediyor. Doğa, tarihsel, kentsel, kültürel miras elimizden uçup gitmektedir. Yapılaşma, kentleşme adına her şey mümkün, yapılanlar “mubahtır!” Tüketimin tavan yaptığı, tüket ne tüketirsen tüket, anlayışı doğaya, çevreye, tarihe olmayacak yaralar açmış, insana dokunmaya başlamıştır ucu. İçimizdeki çocuk yaşayabilseydi bunlar olur mu, daha az zararla mı kurtarırdık. Çocuk kavramının kitabın genelinde başka biçimlerde karşımıza çıkmasının nedeni bundandır: Çünkü kentler çocuklarındır “, “Her sabah bir çocuktur.” “Doğu, kapıda bir çocuk, dünyayı aydınlatır,” “İçinde yitirip yitirip bulduğu çocuk/ Su içtiği kentleri gezecektir”, “Melekler susmuştur/ Çocuklar konuşur”, “ Şehrin burasında/ Çocuklar, öksüz, üşümüş ve yalnız…”
Aslında kitaptaki her şiir, her dize başlı başına bir destan niteliğinde. Bu dizeler şiire değil, taşa kazınmış. “Güncel ile çağdaşlık arasındaki en önemli farktır okuryazarlık,” “Denizi görmemiş insan nasıl anlar yaşamın değerini,” “Mutluluk insan olmanın telif hakkıdır,” “Kentlerin yöneticisi değil hemşerisi olmayı sizden öğrendik,” “Zil çalar kent yoksulluğu dağılır sokaklara,” “Doğu uygarlıklar barışına uçarken vurulmuştur,” “Yitmiş insan sesini arar.” “Mermerin içinde saklanmış at kişnemeleri,” “Çünkü Kuvvacılar yola çıkacak/ İğne deliğinden geçilecektir,” “Yaşamak dövüşerek değil, barışarak öğrenilecektir” ve “Çocuklar/ Geçmişin içinden çekip kurtarır sağ kalan zamanı/ en olmadık anda geleceği kurarlar”
Atlas ve Ateş: önemli görevlerde bulunmuş bir kamu görevlisinin gözlem ve deneyimlerinden süzülmüş tarih, kent, insan ve çevre üzerine sorular, sorgulamalar, arayışlar vurgusudur; tek başına kitabın öznesi ve yüklemi olmayı hak etmiş olan şu dize hem bir kilit hem de bir anahtardır adeta; “Bir kente, yaşama sevinci mi yoksa ölüm korkusu mu biçim verir?” “Yanlışın doğruya saldırdığı” günümüzde, ATLAS ve ATEŞ, okunması gereken bir şiir kitabı, damıtılmış duygular, dizeler demetidir. Geliri, Kız çocuklarının çağdaş, özgür bir ortamda okutulması için Bartın’da kurulan (İBEV) eğitim vakfına bağışlanmış olan Atlas ve Ateş’teki şiirleriyle İsa Küçük, dünyamızdaki yangını söndürmek için imeceye çağırıyor.
 

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.