MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ


Nurhan Acar Azkın

Nurhan Acar Azkın

08 Eylül 2021, 11:38

MALAZGİRT MEYDAN MUHAREBESİ
 
Malazgirt Zaferi'nin  26 Ağustos 2021 günü 950. yıl dönümünü kutlamanın verdiği büyük coşkuyla başta büyük komutan Alpaslan olmak üzere bu cennet vatanı bize “yurt yapan, vatan yapan” kahraman ecdadımızı rahmet,saygı ve minnetle anıyorum.
 
Yazıma başlarken öncelikle savaşın nedenlerine değinmek isterim. Büyük Selçuklu Devleti’nin ilk hükümdarı Tuğrul Bey ile ikinci hükümdarı Alpaslan’ın devlet politikası haline getirdikleri Anadolu’ya sürekli baskın yapmaları, Selçukluların, göçebe halinde yaşayan Oğuzları Anadolu’dan çıkarmak istemeleri, Bizans İmparatorluğunun, Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerini istememesi, onları Anadolu’dan çıkararak İslam dünyası üstünde egemenlik kurmak istekleri, Türklerin Anadolu’ya yerleşmek istemeleri ve yurt olarak görmeleri, Bizans’ın Pasinler Savaşı yenilgisinin intikamını almak istemeleri.
 
Romanos Diogenes’in(Romen Diyojen’in) Malazgirt Ovası’na geldiğini duyan Sultan Alpaslan, 26 Ağustos 1071 Cuma günü öğleye kadar orduyu denetleyip, kumandanlarına son direktiflerini vermiştir. Alp Arslan, cuma günü öğle vaktinde ordusuyla birlikte cuma namazını kıldıktan sonra “Ölürsem kefenim olsun.”dediği beyaz bir elbisesiyle askerin karşısına çıkmış ve şöyle hitap etmiştir: “Ey askerlerim ve kumandanlarım! Daha ne zamana kadar biz azınlıkta, düşman çoğunlukta olarak böyle bekleyeceğiz? Ben, Müslümanların camilerde bizim içindua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur. Yenilirsek şehit olarakcennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir Sultan, ne de emir alan bir asker var. Ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım. Benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler.”Alparslan,AlpAslan bu ünlü konuşmasının ardından ilk hücumu başlatmıştır.
 
Selçuklu ordusu tahmini 50.000 kişiden oluşurken Bizans ordusu ise tam teçhizatlı savaşa hazır 200 bin civarı asker vardı. Sanıldığının aksine Sultan Alp Arslan Malazgirt meydan savaşına haftalarca ordu toplayarak, hazırlıklar yaparak, stratejiler belirleyerek gelmemişti. Tamamen hazırlıksız yakalanmış, hatta başka bir sefer sırasında savaşın yapılacağı yerden uzak, ordu düzeni ve disiplininden kopuk bir haldeydi. Tüm bunlara, geri dönüş yolunda kaybettiği askerler, erzaklar ve yük hayvanları da eklenince durum daha vahim bir hal almaktaydı. Ancak bir noktayı unutmamak gerekir. Selçuklu ordusunun asker sayısı az da olsa içerisinde seçkin ve çok tecrübeli komutanlar yer alıyordu. Savaşı kısa bir sürede bitirmek isteyen Romen Diyojen, saldırgan bir taktik izliyordu. Alpaslan, taarruz öncesi atının kuyruğunubağlamıştı.  Amacı hem oldukça uzun olan kuyruk kıllarının savaş sırasında atın ayaklarına dolanmasına engel olmak hem de atın manevra kabiliyetini artırmaktı
 
Alp Arslan bizzat yönettiği sahte ricat harekȃtı ile Romen Diyojenkomutasındaki Bizans kuvvetlerini pusudaki birliklerin önüne çekmeyi başardı. Pusudaki Selçuklu atlıları taarruza geçtikleri sırada Alp Arslan da çekilmekte olan kendi kuvvetlerini geri çevirerek hücuma kaldırdı. İmparator hatasını anladığında artık çok geçkalmıştı. Romen Diyojensol kanattan yardım istediyse de pusudan çıkan Selçuklu atlıları buna engel oldular.
 
Turan taktiği(Hilal=Bozkurt=Kurtkapanı taktiği) nedeniyle tuzağa düştüğünü geç anlayan İmparator, askerlerini geriye çekip karargȃhın arkasında toplamak istediyse de çekiliş kaçış şeklinde değerlendirildi ve panik başladı. Öğle vaktinden geceye kadar devam eden savaşta Bizanslılar ağır bir yenilgiye uğradı. Ordunun büyük bir kısmı kılıçtan geçirilmiş, başta İmparator olmak üzere çok sayıda Bizans generali esir alınmış, askerlerin ancak bir bölümü karanlıkta dört bir yana kaçarak canlarını kurtarabilmişti. Bu durumu Yunan tarihçisi Nikephoros Bryennios şöyle nitelendiriyor: “Ve İmparator, hiçbir yandan yardım alamaz kalınca, kılıcını kınından sıyırıp düşmanların içine daldı ve onlardan birçoğunu öldürdü, birçoğunu da kaçmak zorunda bıraktı. Ne var ki çok kalabalık sayıda düşman tarafından kuşatıldı, elinden yaralandı ve onlar kendisinin kim olduğunu anlar anlamaz her yandan üzerine üşüştüler, atını okla vurdular ve o da (at da) kayıp düştü ve binicisini dahi kendisiyle birlikte yere düşürdü. İşte bu biçimde, Rumların İmparatoru tutsak edildi ve eli kolu bağlı olarak sultana götürüldü, çünkü Tanrının takdiri, bilinmeyen bir nedenle, böylesine yazgılamıştı.”
 
Malazgirt Zaferi’nin kazanılmasını sağlayan etkenler arasında Romen Diyojen’in kendine ve ordusunun sayıca üstünlüğüne güven duyması, imparatorun tecrübeli generallerinin tavsiyelerine kulak asmaması ve ordusunu bölerek asıl savaşçı birlikleri Ahlat’a göndermiş olması, Bizans’ın Türklerin savaş sistemini anlamadan Selçuklu ordusunun karşısına çıkması, Selçuklu ordusunun üstün manevra kabiliyeti, ok ve yayı mükemmel bir şekilde kullanabilmesi etkili olmuştur.
 
Savaşın kazanılmasında hiç şüphesiz Peçenek ve Uzların Selçuklu tarafına geçmesinin de büyük katkısı olmuştur. Balkanlar’a göç edince Hristiyan olan Uzlar ve Peçeneklerin, Müslüman olan Selçukluların tarafına geçmesinde dil ve kültür önemli rol oynamıştır.
 
Zafer sonucunda Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır. Bizans vergi ödemeyi kabul etmiştir. Türkiye tarihinin başlangıcı bu zafer olmuştur. Bizans İmparatorluğu, Avrupa’dan yardım istemiş ve Haçlı seferleri başlamıştır. Alparslan komutanlarına “Anadolu’ya gidin ve fethettiğiniz topraklar sizindir”diyerek Anadolu’nun hızlı bir şekilde fethedilmesine zemin hazırlamıştır. Bu komutanlar tarafından Anadolu’nun değişik bölgelerinde ilk Türk beylikleri kurulmuştur.
 
Tarihte sayıca küçük bir ordunun, kendisinden çok büyük bir orduyu savaş meydanında mağlup etmesinin pek çok örneği var hiç şüphesiz. Büyük İskender’in küçük bir orduyla Persleri yenmesi buna en güzel örnektir. Ancak Sultan Alparslan’ın, 50.000 kişilik bir ordu ile, 200.000kişilik Bizans ordusunu mağlup etmesi, hem askeri başarısının hem de stratejik zekasının en güzel örneğidir.
 
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.