Akne vulgaris (sivilce) hakkında bilinmesi gerekenler

Çerkezköy Özel Optimed Hastanesi Dermatoloji (Cildiye) Uzmanı Uzm. Dr. Burcu Minareci, ‘akne vulgaris’ (sivilce) hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Dr. Minareci sivilcenin oluşum nedenleri, tedavi yöntemleri ve sivilce hakkında bilinmesi gereken hususlar hakkında açıklamalar yaptı

Akne vulgaris (sivilce) hakkında bilinmesi gerekenler
23 Ağustos 2016 Salı 16:47

SİVİLCE NEDİR?

 

Sivilcenin kıl folikülü ve buna bağlı yağ bezlerinin inflamasyonu sonucu oluşan; akne öncüsü açık ve kapalı komedonlar (siyah ve beyaz noktalar), içi iltihaplı lezyonlar, nodül ve kistler ile seyreden bir hastalık olduğunu dile getiren Dr. Minareci, “İyileşirken iz bırakabilir. Yüz- sırt-göğüs- kalça bölgesi gibi yağ bezlerinin yoğun olduğu bölgelerde sık görülür.” ifadelerini kullandı.

 

10 YAŞINDAN İTİBAREN GÖRÜLMEYE BAŞLAR

 

Ergenlerin yüzde 85’inde hafif ya da şiddetli akne lezyonu bulunduğunu ancak aknenin aslında her yaşta görülebilen bir hastalık olduğuna dikkat çeken Dr. Minareci, “Sadece ergenlere özgü değildir. Günümüzde ergenlik yaşının düşmesiyle beraber akne lezyonları 10 yaşından itibaren görülmeye başlar;  16-19 yaşlarında yükselir. Ancak hormonal değişikliklere bağlı olarak 20-40 yaş arası kadınlarda da sık görülmektedir.” dedi.

 

SİVİLCE OLUŞUMU

 

Sivilce oluşumu için başlıca dört faktör bulunduğunu söyleyen Dr. Minareci, bu faktörleri; “Deride aşırı sebum(yağ) salgısı, Foliküler keratinizasyon (Kıl folikül açıklığında tıkaç oluşumu), Mikroorganizmaların (propionibakteriyum aknes) çoğalması, Enflamasyon (yangı) oluşumu” olarak sıraladı.

 

1.DERİDE ARTMIŞ SEBUM SALGISI

 

“Deri altında yerleşen yağ bezleri sebum denilen yağ salgısını üretir. Üretilen sebum kıl köküne açılan kanallar aracılığı ile deri yüzeyine iletilir ve cildin nemli ve sağlıklı kalması sağlanır. Sebum üretiminin akne vulgarisi olan kişilerde arttığı ve hastalığın şiddeti ile paralellik gösterdiği bilinmektedir. Yağ bezlerinin aktivitesi yaş ve cinsiyete göre değişmektedir. 15-35 yaşları arasında maksimum olan sebum üretimi; kadınlarda her 10 yılda bir yüzde 32, erkeklerde ise yüzde 23 oranında azalmaktadır. Yağ bezi aktivitesini etkiyen en önemli unsur hormonlardır. Sebum yapımı hormonal kontrol altındadır. Androjen hormonları sebum yapımını tetiklemekte, östrojenler ise baskılanmaktadırlar. Özellikle geç yaşlarda ortaya çıkan ve şiddetli seyreden durumlarda androjen düzeyleri normalin üstünde bulunmuştur. Polikistik over sendromunun da akne ile ilişkili olabileceği bilinmektedir. Beslenmenin yağ bezi aktivitesinde etkili olabileceği düşünülmüş ancak böyle bir bağlantı ne hayvanlarda ne de insanlarda gösterilememiştir.”

 

2.KIL FOLİKÜL AÇIKLIĞINDA TIKAÇ OLUŞUMU

 

“Akne oluşumunda en önemli basamaktır, kılın deriye açılan kısmında oluşan keratinizasyon sonucunda bu yapının içine sebum birikir ve akne öncüsü olarak adlandırılan komedon oluşmuş olur.” 

 

3. MİKROORGANİZMALAR

 

“Akne vulgaris oluşumunda mikroorganizmaların rolü olmakla birlikte akne bulaşıcı bir mikrobik hastalık değildir. Normalde kıl keselerinde (foliküllerde) bulunan ve akne vulgariste çoğalan mikroorganizmalar; propionibacterium acnes, stapylococcus epidermidis ve lipofilik mayalardır(pityrosporum ovale). Propionibacterium acnes adlı mikroorganizmanın  ergenlik döneminde arttığı bilinmektedir. Ancak akne şiddeti ile mikroorganizmaların çoğalması arasında paralellik yoktur.”

 

4.ENFLAMASYON (YANGI)

 

“Enflamasyon; tıkaç oluşumu, sebum salgısının artışı ve mikroorganizmaların bölgede çoğalmasına vücudun bağışıklık sistem hücrelerinin devreye girerek verdiği bir cevaptır.”

 

BESLENMENİN AKNE ŞİDDETİ İLE İLİŞKİSİ YOK

 

Sivilcede klinik seyri etkilen faktörlerin genetik yatkınlık, sıcak, terleme, UV ışınları ve stres olduğunu belirten Dr. Minareci, “Ayrıca 1970 yılına kadar akneli hastalarda çeşitli yiyecekler yasaklanmış, ancak daha sonra yapılan çalışmalar, gıdaların akne vulgaris alevlenmesinde  rol oynamadığı, beslenme alışkanlığının akne şiddeti ile ilişkili olmadığını ortaya koymuştur. Yine akne vulgaris, kadın olguların yüzde 60-70’inde menstürasyondan (adet döneminden) 2-7 gün  önce şiddetlenmekte ve 7-10 gün sonraya kadar devam etmektedir.” bilgilerini verdi.

 

AKNE VULGARİS TEDAVİSİ

 

Akne tedavisinin tamamen hastaya özel olarak seçilen bir tedavi olduğunu söyleyen Dr. Minareci, “Tedavi seçimi lezyonların şiddetine, tabloda belirgin olan lezyonun türüne, hastanın yaşına ve daha önce uygulanmış tedavilere göre planlanır. Tedavide kullanılan ajanların (lokal veya sistemik) etkileri akneyi oluşturan 4 mekanizmaya karşıdır. 1. Folliküler keratinizasyonu düzelten (komedolitik), 2. Sebum/yağ  düzeyini azaltan, 3. Folliküldeki mikroorganizmaları azaltan 4. Antiinflamatuvar (yangıyı azaltan) etki gösteren ilaçlar.” açıklamasını yaptı.

 

TOPİKAL AJANLAR

 

“Günümüzde akne tedavisinde en çok kullanılan topikal (deri yüzeyine uygulanan) ajanlar; vitamin A türevleri, benzoil peroksid ve topikal antibiyotikler ve bunların kombinasyonlarıdır. Topikal preparatları başlamadan önce hastaya akne tedavisinin uzun süre devam edeceği, üç aydan önce beklediğimiz etkinin görülemeyeceği ve preparatların sadece lezyon bölgesine değil, tüm yüze uygulanmasının gerektiği anlatılmalıdır.”

 

SİSTEMİK TEDAVİ

 

“Akne tedavisinde Sistemik tedavide antibiyotikler uzun yıllardır akne tedavisinde kullanılan preparatlardır hem mikroorganizma miktarını direkt olarak etkilemekte hem de antiinflamatuvar etkisi ile tedaviye yardımcı olmaktadırlar. Bunlar arasında tetrasiklin, doksisiklin, azitromisin , ertiromisin kullanılan diğer antibiyotiklerdir.” 

 

HORMONAL TEDAVİ

 

“Hormonal tedaviler kadın hastalarda androjenlerin sebase bezler üzerindeki etkilerini engellemek amacıyla kullanılabilmektedir.”

 

İSOTRETİNOİN TEDAVİSİ

 

“İsotretinoin; akne tedavisinde büyük değişikliklere yol açan bir ilaçtır. Akne lezyonlarının oluşumunda rol oynayan tüm mekanizmalara etkili olan isotretinoin tedavide neredeyse mucizevi sonuçlara neden olmasına rağmen yan etkileri nedeniyle sadece şiddetli akne hastalarında veya konvansiyonel tedavilere cevap vermeyen orta şiddetli/şiddetli akne hastalarında kullanılmaktadır. Genellikle 0.5-1 mg/kg/gün dozunda 4-6 ay boyunca toplam 120 mg/kg dozuna ulaşana kadar devam edilir. En çok dudakta ve vücutta kuruluk yapsa da diğer ciddi yan etkileri nedeniyle hastaların kan tetkiki ile takipleri düzenli aralıklarla ilaç kullanımında deneyimli doktorlarca yapılmalıdır.”

 

AKNEYLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER

 

“Akne uzun sürelidir, dolayısıyla uzun süre tedavi gerektirir. Akne tedavi edilmezse iz kalma riski artar. Kişinin evde yüzüyle oynaması, sıkması, kaşıması, iz kalma riskini artırır. Akne bir deri hastalığıdır. Tedavisi deri hastalıkları uzmanı hekimin alanına girer. İlaç tedavisi kişiye göre değişir. Bu nedenle arkadaştan, komşudan ilaç tavsiyesi almak yanlıştır. Tedavide kullanılan ilaçlar çok çeşitlidir. İlaç seçimini hekim, hastanın yaşına, cinsiyetine, sivilcelerin şiddetine, yaygınlığına göre yapar. Her ilaç her hastada uygun olmayabilir. Belirli aralıklarla ilaçların değiştirilerek kullanılması, tüm ilaçlarda belli aralıklarda kontroller gereklidir. Cilt bakımında hassas davranılmalı, hafif, deriyi soymayan temizleyiciler kullanılmalı, non komedojenik gözenekleri kapatıcı etkisi olmayan kozmetikler tercih edilmelidir.”

 

Haber: Uğur Kılıç

 

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.