Türkiye’de 6,5 milyon diyabet hastası var ​

Çerkezköy Özel İrmet Hospital Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Kesler, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü sebebiyle açıklamalarda bulundu. Dr. Kesler, “Genellikle kalıtımsal bir hastalık olarak bilinen şeker hastalığı yani diyabet hiçbir belirti vermeden de ortaya çıkabiliyor. Toplumda görülme sıklığı giderek artan diyabet hastalığından korunmak için doğru beslenme ve düzenli egzersizleri kapsayan bir yaşam şekli benimsenmesi gerekiyor.” dedi.

Türkiye’de 6,5 milyon diyabet hastası var ​
15 Kasım 2018 Perşembe 20:22

DİYABET NEDİR?
“Pankreasın yeterli insulin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ömür boyu devam eden kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalıktır. Normal metabolizma da besinler, vücudun başlıca yakıtı olan glukoza (şeker) dönüşmek üzere bağırsaklarımızda parçalanırlar. Daha sonra bu glukoz bağırsaklardan kana geçer ve kandaki şeker düzeyi yükselmeye başlar. Sağlıklı bireylerde kana geçen glukoz pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelerin içine taşınır. Şayet insülin hormonu vücudumuzda olmazsa ya da etkisi bozulmuş ise şeker hücrenin içine taşınamayacağı için, glukoz kanda artarak şeker hastalığı dediğimiz kan şekeri yükselmesi (Hiperglisemi) gelişmiş olur. Bu kan şekeri yüksekliği sürekli olarak devam edecek olursa organlarımızda (sinir, göz, kalp, böbrek vs) zaman içerisinde ciddi bozukluklara neden olur.

DİYABETİK HASTALARDA EN SIK RASTLANAN BELİRTİLER NELERDİR?
Diyabetik hastalarda en çok rastlanan belirtiler çok su içme, sık tuvalete gitme, çok yemek yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma ve ağız kuruluğudur. Ayrıca bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı enfeksiyonlar, tekrarlayan mantar enfeksiyonları, kaşıntı gibi hastayı ve doktoru uyarması gereken yakınmalar da olabilmektedir. Ancak son yıllarda bu belirtiler görülmeden ve hiçbir yakınma olmadan sadece taramalar sırasında yakalanan vakaların sayısı da giderek artmaktadır. Bu nedenle ailesinde diyabet öyküsü bulunan, hipertansiyon, kolesterol ve trigliserid değerleri yüksek olan, sıklıkla kan şekeri düşen kişilerin yılda bir kez kan şekerine baktırmaları gerekmektedir.

BİRÇOK HASTALIĞA YOL AÇABİLİR
Diyabet; yaşam boyu süren bir hastalıktır. Kontrol altına alınmadığı takdirde kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği, körlük gibi birçok hastalığa yol açabilir. Ülkemizde yaklaşık 6.5 milyon kişi diyabetle mücadele etmektedir. Bu oranın %7.5’u yeni tanı konulmuş diyabetik hastalardan oluşmaktadır. Toplumda giderek salgın haline gelen diyabetten korkmak yerine, hastalığı tanımak ve yaşam tarzını sağlıklı bir şekilde düzenlemek gerekmektedir.

KİMLER RİSK ALTINDA?
•Obez veya kilolu bireyler özellikle risk grubundandır. (Beden kitle indeksi ≥25 kg/m2) Kadınlarda bel çevresi 88 cm, erkeklerde 102 cm üstünde ise bu durum tehlikeye işaret edebilir.
•Birinci derece yakınlarında diyabet bulunan kişiler,
•İri bebek doğuran veya daha önce “Gebelik diyabeti” tanısı almış kadınlar,
•Hipertansiyonu olanlar, kan yağları yüksek ve bozuk olanlar (HDL-kolesterol ≤35 mg/dl veya trigliserid ≥250 mg/dl),
•Polikistik over sendromu olan kadınlar,
•İnsülin direnci ile ilgili klinik hastalığı veya bulguları bulunan kişiler,
•Kalp damar hastalıkları veya serebral damar hastalığı bulunanlar kişiler,
•Düşük doğum tartılı olarak doğanlar,
•Hareketsiz ve yüksek kalorili dengesiz beslenenler,
•Solid organ (özellikle böbrek) nakli yapılmış hastalar beden kitle indeksi ≥25 kg/m2 seviyesinde ise özellikle dikkat etmelidir.

TİP 1 DİYABET
Tip 1 diyabetin gerçek nedeni bilinmemektedir. Tip 1 diyabet, bu hastalığa genetik yatkınlığı olan kişilerde genellikle viral enfeksiyonlar, stres veya travma gibi bir olay sonrasında tetiklenmektedir. Bunun sonucu genetik yatkınlığı olan bireylerde insülin hormonunun imal edildiği pankreasın beta hücreleri, otoimmün bir süreç sonrası tamamen ortadan kalkar. Böylece bireylerde glukoz maddesini hücrelerin içine sokan insülin hormonu yok olur.

TÜM DİYABET HASTALARININ %5-10'U TİP 1 DİYABETLİDİR.
Tanı sırasında hastaların ağız kuruluğu, çok su içme, sık idrara çıkma, sürekli açlık hissi, kilo kaybı, bulanık görme, yorgunluk ve halsizlik gibi yakınmaları vardır. Bu yakınmalar çoğunlukla son birkaç gün ya da birkaç hafta içinde ortaya çıkar. Son yıllara dek diyabetin bu tipi yalnızca çocuklarda görülmekte iken günümüzde yetişkin yaşlarda da görülmeye başlanmıştır. Tip 1 diyabet olgularının yarısı 15 yaşından sonra ortaya çıkmaktadır. Erişkin yaşta (genellikle 25 yaşından sonra) görülen tip 1 diyabet formu "LADA" (latent autoimmune diabetes in adult) olarak adlandırılmaktadır.

TİP 2 DİYABET
Tip 2 diyabet genetik zeminde genellikle obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı olarak görülmektedir. Hastalığın temelinde genetik olarak yatkın kişilerde yaşam tarzı ile tetiklenen insulin direnci ve zamanla azalan insulin sekresyon azalması söz konusudur. Gelişmiş ülkelerde toplumun %5-10'u tip 2 diyabetlidir. Tip 2 diyabetlilerin yakınmaları tip 1 diyabetlilere benzemekle birlikte daha hafiftir.

Bu sebeple hastalık gerçek başlangıcından yıllar sonra (ortalama 5 yıl sonra) fark edilir, hatta bazen komplikasyonlar geliştikten sonra tanı konabilir. Tip 2 diyabet genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkar ve yaşlanma ile sıklığı artar. Bununla beraber, son yıllarda obezitenin çocukluk çağında da artması ile birlikte çocuk ve adölesan çağda da tip 2 diyabet görülmeye başlamıştır. Gelişmiş ülkelerde 15 yaş altında görülen diyabet vakalarının yarısına yakınının tip 2 diyabetli olduğu bildirilmektedir. Buradan dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri bir bireyde tip 2 diyabet ne kadar ilerleyen yaşlarda ortaya çıkarsa o kadar yan etkiler az görülür.

DİYABET CERRAHİSİ NEDİR?
Diyabet cerrahisi daha çok metabolik cerrahi olarak isimlendirilmektedir. Bu cerrahinin obezite ameliyatlarından en önemli farkı özel bir teknik ile ince bağırsakların devre dışı bırakılmaması ve ince bağırsakları bir yer değiştirme ile aşağı kısımına (ileum) mide çıkışına taşınması ameliyatıdır. En çok yapılan ameliyat şekli Transit Bipartisyon ameliyatlarıdır.

Obez olan ve diyabeti bulunan hastalarda Mide Küçültme (tüp mide) ve By Pass ameliyatları Tip-2 şekeri düşürmekte yeterli olabilmektedir. Vücut Kütle İndeksi 30-35 olan hastalarda Transit Bipartısyon ameliyatları uygulanmaktadır.

Bu işlemle mide küçüldüğü için Ghrelin hormonunun miktarının azalması ve yiyeceklerin sindiriminin başından ince bağırsağın son kısmı ile karşılaşıp olumlu hormon düzeylerinin artışı ve 12 parmak bağırsağının devre dışı bırakılması ile olumsuz hormon düzeyinin azalması ile meydana gelir. Olumlu hormon düzeyin artması pankreas B hücrelerini etkileyerek hormon düzeyinin ve hormon etkinliğinin artmasına sebep olarak kan şekerini ve insülin direncini düşürür. İnsülin kullanan hastalar artık yanlarında buz kalıpları ve insülin taşımazlar. Diyabetin neden olacağı tüm vücut hasarlarından kurtulurlar ve yaşam standartları artar. Bu tarz ameliyatlar Tip-2 diyabet hastalarda ve tahiller sonucu uygunluğuna karar verilen hastalarda uygulanabilirler.”
 
 

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.