Varis, ölüme neden olabilir

Çerkezköy Özel İrmet Hospital Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Orhan Coşkun, varis hastalığı hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Dr. Coşkun, “Varis ve venöz yetersizlik hastalığının tedavisinin gecikmesi so¬nucunda hastalığın ciddi yan etkileri görülebilir ki bunlar ayak ve bacaklarda akıntılı ve geçmeyen yaralar, damar içi iltihapları ve en ciddi durum ise venöz damarlarda kan pıhtılaşması sonucu akci¬ğere, kalbe pıhtı gitmesidir ki bazen ölümle bile sonuçlanabilir.” ifadelerini kullandı

Varis, ölüme neden olabilir
13 Mart 2016 Pazar 18:01

VARİS NEDİR?

Varis hastalığının, toplardamarların (venler) ilerleyici bir şekilde genişleyip kıvrıntılı ve görünür hale gelmesi olduğunu dile getiren Dr. Coşkun, “Toplardamarlar, atardamarların (arter­ler) getirdiği oksijenli (temiz) kanı kullanan organlardan kullanılmış (kirli) kanı kalbe taşıyan damarlardır. Çoğu zaman bu toplarda­marlarda bulunan ve kanın kalbe doğru götürülürken geri kaçışını önlemekle görevli ven kapakçıklarının yetmezliği (venöz yetmezlik) ile birlikte görülür.” diye konuştu.

NE GİBİ ŞİKAYETLER OLUŞUR?

Varis hastalığında en belirgin şikayetler olan yaptığı ağrı, kramp, şişlik, görüntüsü ve oluşturduğu psikolojik tablonun insanları mutsuz ettiğine değinen Dr. Coşkun, “Yaz aylarında ve bayanlarda adetler sırasında bu ağrı ve şişlik artar. Ciddi varisli toplardamarlar, bacakların cildinde dolaşım bozukluğu ile cildin beslenmesini bozar, egzema türü şikayetlere (kaşıntı, kanama) yol açarken, bazen de yaraların açılmasına ve iltihaplanmalara neden olabilir.” bilgilerini aktardı.

VARİS HASTALIĞI KİMLERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜR?

Varis hastalığının uzun saatler boyunca çalışmak dolayısıyla ayakta kalmak zorunda kalan insanlarda daha sık görüldüğünü dile getiren Dr. Coşkun, “Yoğun ve uzun çalışma koşulları ve hareketsiz bir yaşam tarzının neticesinde varis daha sık görülen bir hastalık halini almıştır. Anne, baba ve diğer birinci derece akrabalarında varisi olan bir kişi eğer uzun süre ayakta kalınan veya devamlı sabit olarak oturulan bir iş yapıyorsa, sigara içiyorsa, kilo alıyorsa, aşırı sıcağa maruz kalıyorsa, kadın­larda hamilelik ve doğum geçirmişse varis hastalığı ile karşılaşma olasılığı yüksektir.” ifadelerini kullandı.

HASTALIĞIN TANISI

Varis hastalığının tanısı hakkında açıklamalarda bulunan Dr. Coşkun, “Varis hastalığı ve çoğunlukla altta yatan neden olan venöz yetersizlik; hastalığın klinik göstergeleri olan ödem, deride renk değişikliği, genişlemiş ve kıvrıntılı hale gelmiş toplar­damarların görülmesi ve ileri hallerde venöz ülserlerin varlığı yanında hastaların tipik yakınmaları ile genelde tanı metodlarına başvurmadan dahi teşhis edilebilir. Bununla birlikte tanıyı kesinleştirmek, hastalığın tam yerini ve düzeyini tespit etmek için ve tedavi şekline karar vermek için tanısal metodlara başvurulur. Bunlar Doplex Ultrasonografi,  Kontrast Venografi, Magnetik Rezonans Venografi’dir.” dedi.

İLAÇ VE BASINÇLI ÇORAP

Varis çoraplarının, şikayetlerin azalması, hafiflemesi ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatıp bazı komplikasyonların oluşumunu önlemesi (flebit, tromboz: pıhtılaşma, ödem) için kullanıldığını belirten Dr. Coşkun, “Doktorunuzun hastalığınızın şiddetine göre önereceği basınçta ve boyda varis çorabını doğru şekilde kullanmak önemlidir. Çoğu hasta kullanımı zor olduğu için kısa sürede kullanamaz hale gelir. Varis çorabı bacağa basınç yaparak, genişlemiş varisli damar­ların çapını küçültür ve bunların içinde, sirkülasyonu yavaşlamış kanın akış hızını arttırarak bunlardan kaynaklanan varis yakınma­larını ortadan kaldırır. Varis ilaçları da hastalıktan kaynaklanan şikayetleri (ödem, ağrı) ve hastanın venöz yetersizlikten kaynaklanan problemlerle kar­şılaşma ihtimalini düşürmek için kullanılmaktadır. Hastalığın kendisini ortadan kaldırmaz.” açıklamalarında bulundu.

SKLEROTERAPI VE KÖPÜK TEDAVISI

Skleroterapi’nin, varisli damarların içine çok ince iğnelerle sıvı haldeki veya köpük haline getirilmiş ilaç enjekte ederek te­davi edilmesi yöntemi olduğunu ifade eden Dr. Coşkun, “Enjekte edilen ilaçlar varisli damarın iç yüzüne zarar vererek, damarın büzüşüp etkinliğini yitirme­sine ve hastalıklı damarın zaman içinde ortadan kalkmasına neden olur. Varislerin yaygınlığına göre seansların sayısı değişir. Her se­ans 30-45 dakikalık bir uygulama süresini içerir, ağrı vermez, kişinin günlük aktivitesini kısıtlamaya neden olmaz.” dedi.

RADYOFREKANS

“Radyofrekans tekniği varisler için iki şekilde kullanılmaktadır: Endovenöz, yani damar içinden yakma (varisli büyük damarlar için), transdermal yani cilt üzerinden yakma (kılcal varisler için).”

ENDOVENÖZ PROSEDÜRLER

Bu yöntemin cerrahiye oranla daha az komplike olması ve hastanede kalış sürelerini kısaltması bakımından önemli olduğuna değinen Dr. Coşkun, “Bu teknikte küçük bir giriş noktasından varisli toplardamarın içine girilerek radyofrekans enerjisi ile damar içi ısı artışı temin edilerek damar iç yüzeyinin harap edilmesi ile varisli damarın kapanması sağlanır. Transdermal uygulamalar cilt üzerindeki kılcal varisler ve telenjiektaziler için uygulanır ve cilt üzerinden, ucunda ince bir iğne bulunan bir prob (kalem şeklindeki araç) yoluyla radyofrekans enerjisi verilerek bu küçük varislerin yakılması esasına dayanır.” bilgilerini verdi.

LAZER UYGULAMALARI

Radyofrekansta olduğu gibi lazer tekniğinin de varisler için iki şekilde kullanıldığını söyleyen Dr. Coşkun, “Endovenöz, yani damar içinden yakma (varisli büyük damarlar için), transdermal yani cilt üzerinden yakma (kılcal varisler için). Endovenöz prosedürler (Endovenöz lazer ablasyon: EVLA) cerrahiye oranla daha az komplike olması ve hastanede kalış sürelerini kısaltması (aynı gün işine dönebilir) bakımından önemlidir. Bu teknikte küçük bir giriş noktasından lokal anestezi ile varisli toplardamarın içine girilerek ultrason eşliğinde lazer enerjisi ile damar içi ısı artışı temin edilerek damar iç yüzeyinin harap edilmesi ile varisli damarın kapanması sağlanır. Transdermal (cilt üzerinden) uygulanan lazer tedavisi, iğne ile tedavi edilemeyecek kadar küçük çaplı (kılcal) varislerin tedavisinde oldukça etkin bir tedavi şeklidir.” diye konuştu.

YAPIŞTIRMA TEKNİĞİ (VENOUS SAILING SYSTEM )

Bu yöntemin, damar içine biyolojik uygunluğu olan doku yapıştırıcısı verilerek varislerin iptal edilmesi olduğunu dile getiren Dr. Coşkun, “Bu sistemin lazer ve radyofrekans tedaviye göre bazı avantajları vardır. Lazer ve radyofrekans ablasyonda olduğu gibi ısı enerjisi kulla­nılmadığından ısıya bağlı cilt komplikasyonları ihtimali yoktur. Diğer sistemlerde olduğu gibi damar etrafına serum verilmesi gerekli olmadığından tek bir iğne girişi yeterli olmaktadır ve bu yüzden herhangi bir anestezi yapılmasına gerek olmamaktadır. Bu yüzden ayağa kalkma süreleri daha kısadır (30 dakika), işlem süresi daha kısadır (5-10 dakika), işlem yapılan damar bölgesinde herhangi bir şekilde morluk, sertlik ve germe hissi olmaz, işlem sonrası varis çorabı kullanma süresi daha kısadır.” açıklamalarında bulundu.

CERRAHİ GİRİŞİMLER

Varis tedavisinde cerrahi yöntemin veya diğer tekniklerin seçiminin doktorun hastayı ve hastalığın niteliğini değerlendirmesi ve has­tanın beklentileri de göz önünde bulundurularak karar verilmesi gereken bir konu olduğuna dikkat çeken Dr. Coşkun, “Doktorun görevi hastaya hangi tedavilerden ne şekilde faydalar görebileceğini açık bir şekilde anlatmak ve onu doğru şekilde yönlendirmektir. Her tedavi şekli her hasta için uygun değildir. Cerrahi tedaviler varisin tedavisinde değerini halen korumaktadır. Bu tedaviler, varisli damarın tamamının sıyırma tekniği ile (striping) çıkarılması, varis pakelerinin lokal olarak alınması (mikrofilebektomi) , yetersizlikli olan kapağın tamiri ve perforan ( derin ve yüzeyel venler arasındaki bağlantı) venlerin kapatılması gibi teknikleri içerir. Bu tekniklerden bir veya birkaçı hastanın durumuna göre tek başına veya kombine olarak kullanılabilir. Hastanede kalış süresi de kullanılan yönteme göre değişmekle birlikte rutin uygulamada sadece 1 gündür ve hasta aynı gün yürütülmeye başlanır ve 2 ay boyunca varis çorabı kullanır. Yeni cerrahi uygulamalar sayesinde hastanın estetik görünümün­de çok değişme olmaz. Cerrahi yöntemle varis tedavi gerekliliği büyük oranda azalmakla birlikte mikro cerrahi ile gereken durumlarda kapak tamiratı, pake­lerin ( görünür varis yumakları ) çıkarılması, ileri genişlikteki varisli damarlar gibi durumlar için hala bir seçenek olarak değerini korumaktadır.” ifadelerini kullandı.

VARİS TEDAVİ EDİLMEZSE NE GİBİ SONUÇLARLA KARŞI KARŞIYA KALINIR?

“Varis ve venöz yetersizlik hastalığının tedavisinin gecikmesi so­nucunda hastalığın ciddi yan etkileri görülebilir ki bunlar ayak ve bacaklarda akıntılı ve geçmeyen yaralar, damar içi iltihapları ve en ciddi durum ise venöz damarlarda kan pıhtılaşması sonucu akci­ğere, kalbe pıhtı gitmesidir ki bazen ölümle bile sonuçlanabilir. Erkenden tanı konulup tedavi ve önleme yöntemleri etkin bir şekilde uygulanırsa hayat boyu varissiz ve şikayetsiz yaşamak mümkündür. Varis hastalığından bahsettiğimizde, şikayet olmadan cilt üzerin­de görünür kılcal damarlanmalardan veya herhangi bir görünüm olmadan bacaklarda kramp ve şişmelerden başlayarak; ödemli ve ağırlaşmış bacaklar, sık sık kanama yapan ve kapanmayan yaralar, toplardamar tıkanıklığı, bacakta renk değişimleri ve gözle çok bariz görünür hale gelmiş, büyük çaplı varislere kadar çok geniş bir hastalık grubundan bahsetmiş oluyoruz.

VARİSTEN KORUNMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KONULAR

Eğer ailede varis hastalığı varsa bu kişinin de bu has­talıkla karşılaşma olasılığının yüksek olduğu anlamına geldiğine vurgu yapan Dr. Coşkun, “Bu nedenle kendinizi korumalısınız. Sigara ve alkol (özellikle ağır alkollü içecekler) kullanımını azaltması, beli sıkan dar kıyafetler, bacağın belirli bölgelerini sıkan kıyafetler, çok yüksek topuklu ayakkabılar, varisleri olan kişiler için uygun değildir. Bu tür kıyafetlerin sık kullanıldığı dönemler­de şikayetler de artma meydana gelecektir. Varisleşmeyi oluşturan toplardamarlar bacaklarda kullanılmış kanı yer çekimine karşı yukarı taşırken, en önemli desteği bacak kasla­rından görürler. O nedenle iyi çalışan, aktif bacak kasları varislerin oluşumunu önlediği gibi, mevcut varislerden kaynaklanan şikayetlerin azalmasında da en önemli faktörlerdendir. Yürüme, yüzme, bisiklet üç temel egzersizdir. Tenis, kayak, pilates gibi bacak kaslarını çalıştıran sporlar da uygundur. Dans, eskrim ve çoğu yoga çalışmaları da bu hastalığın önlenmesi ve ilerlemesinin durdurulmasında faydalı egzersizler içerir. Günlük 1-2 saatlik ritimli yürüyüşler, hem kolay hem masrafsız olan bir spordur. Eğer mümkün oluyorsa evinize bir kondisyon bisikleti veya koşu bandı alabilir ve TV seyrederken kullanabilirsiniz. Kaslı hantal bacaklar değil, hareketli, esnek bacaklar daha sağlıklıdır.” ifadelerini kullandı. 

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.