Uzun zamandır dünyada hissedilen ekonomik sıkıntılar ülkemize de ulaşarak her sektörü içine aldı. Şikayet etmeyen yok gibi.
Bir çok yerde, "krizi fırsata çevirmenin yolları" başlıklı çeşitli reçeteler verilmekte. İnsanların umutsuzluk içinde olmalarının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Aslında doğru bir yaklaşımdır diyebilirim. Ancak umut ekerek veya çeşitli ekonomik-ticari reçeteler sunmak krizden çıkmak için yeterli değildir bence.
Krizin psikolojik boyutu ve alışkanlık boyutları da önemli etkilere sahip olduğu unutulmamalıdır.
Bilişim sektöründeki satışlardaki düşüş krizin en ağır faturalarından birinin bilişim sektörüne çıktığının kanıtıdır. Ocak ayında dolar kurunun yüksek olması ve krizin etkisi ile bilgisayar ürünleri satışı birden %45-55 aralığında düşüş gösterdi. Yeni alımlar ertelendi. Sarf malzemelerinin zorunlu kullanımı gerektiğinden sektördeki firmalar açıklarının bir kısmını sarf malzemeleri ile kapatmaya çalıştılar fakat yeterli etki sağlanamadı.
Yerel seçim çalışmalarının artması ile birlikte bilgisayar ve sarf kullanımı artarak biraz canlılık sağlandı. İçimde bulunduğumuz Nisan ayı itibari ile bu etki de ortadan kalkmış durumdadır.
Aslında ekonomik buhran durumu sadece ülkemizde değil tüm dünyada uygulanan ekonomik teori ve politikaların sorgulanmasını gerektirmektedir. Bunun yanında son 10 yıldır içinde olduğumuz kazanmadan harcama ekonomisini herkesin düşünmesi ve tedbirlerini alması önem arz etmektedir.