Mevsim Değişimlerinde Bağışıklığınızı Güçlendirin, Enerjinizi Koruyun
Hava sıcaklıklarının ani değişimiyle birlikte metabolizma da yeni mevsime adapte olmaya çalışır. Bu dönemde bağışıklık sisteminin zayıflaması, halsizlik, yorgunluk ve hastalıklara yakalanma riski artar.


İrmet Hospital’da görev yapan Dyt. Elif Simay Meydan Er, mevsim geçişlerinde sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çekiyor. Doğru beslenme alışkanlıklarıyla hem vücudu hastalıklara karşı korumak hem de ruh halini dengelemek mümkün. Bu süreçte dikkat edilmesi gereken beslenme stratejileri, sağlığın korunmasında önemli bir rol oynuyor.
Mevsim geçişlerinde en çok etkilenen sistemlerden biri bağışıklık sistemidir. Soğuyan veya ısınan hava, vücudun savunma mekanizmasını zayıflatabilir. Bu nedenle bağışıklık dostu besinleri düzenli olarak tüketmek büyük önem taşır. Özellikle C vitamini, D vitamini, çinko ve antioksidanlar bakımından zengin besinler tercih edilmelidir. Portakal, mandalina, kivi gibi turunçgiller, brokoli, ıspanak ve kırmızı biber bu dönemde sofralardan eksik edilmemelidir. Aynı zamanda yoğurt, kefir ve probiyotik içeren besinler bağırsak sağlığını destekleyerek bağışıklık üzerinde olumlu etkiler sağlar. Dyt. Elif Simay Meydan Er, "Sağlıklı bir bağırsak florası güçlü bir bağışıklığın temelidir," diyerek bu konuda probiyotiklerin önemini vurguluyor. Haftada en az iki kez balık tüketmek ise omega-3 desteği sağlayarak inflamasyonu azaltır. Mevsimsel geçişlerde grip, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklara yakalanmamak için besin desteği şarttır. İşlenmiş gıdalardan ve aşırı şekerden uzak durmak, bağışıklığın zayıflamasını önler. Günlük su tüketiminin yeterli olması da toksin atılımını kolaylaştırır. Bitki çayları da bu süreçte hem sıvı desteği sağlar hem de bağışıklığı destekleyici etki gösterir.
Mevsim değişimlerinde yalnızca fiziksel değil, ruhsal etkiler de gözlemlenebilir. Özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında depresif ruh hali, motivasyon eksikliği ve uyku bozuklukları yaygındır. Bu durumu beslenme ile dengelemek mümkündür. Dyt. Elif Simay Meydan Er, serotonin ve melatonin üretimini artıran besinlerin önemine dikkat çekiyor. Muz, yulaf, ceviz, badem, chia tohumu gibi besinler mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin üretimini destekler. Aynı zamanda B grubu vitaminlerinden zengin olan yeşil yapraklı sebzeler, ruh hali üzerinde olumlu etki yaratır. Bitter çikolata ise dozunda tüketildiğinde beyindeki endorfin düzeylerini artırarak stres yönetiminde yardımcı olur. Omega-3 yağ asitleri de beyin sağlığına katkı sağlar ve depresif belirtileri azaltabilir. Düzenli ve dengeli öğünlerle beslenmek, kan şekeri dalgalanmalarını önleyerek ani ruh hali değişimlerini azaltır. Bu süreçte aşırı kafein tüketiminden kaçınılmalı, kafein yerine bitki çayları veya ılık su tercih edilmelidir. Duygusal yeme alışkanlıklarına dikkat edilmesi, sağlıklı alternatiflerle tatlı krizlerinin önlenmesi önerilir. Dyt. Elif SimayMeydan Er, “Beslenme tarzımız, ruh halimizi doğrudan etkiler. Özellikle mevsim geçişlerinde bu etki daha da belirginleşir,” şeklinde ifade ediyor.
Her mevsimin kendine özgü sebze ve meyveleri vardır ve bu besinler, vücudun o dönemde ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri doğal yollardan sağlar. Mevsiminde tüketilen gıdalar, daha taze ve besin değeri yüksek olduğu için bağışıklık sistemini destekler. Örneğin, sonbaharda çıkan kabak, kereviz, havuç gibi sebzeler A vitamini açısından zengindir ve göz sağlığını korur. Elma, armut, nar gibi meyveler de antioksidan özellikleriyle serbest radikallerle savaşır. Dyt. Elif Simay Meydan Er, “Mevsimsel ürünler tüketmek hem ekonomik hem de sağlık açısından avantaj sağlar,” diyor. Ayrıca, mevsime uygun beslenme doğal detoks etkisi göstererek vücudu toksinlerden arındırır. Her öğüne bir porsiyon mevsim meyvesi veya sebzesi eklemek günlük vitamin ihtiyacını karşılamaya yardımcı olur. Dondurulmuş veya konserve ürünler yerine taze ürünlerin tercih edilmesi önerilir. Tarım ilaçlarından arındırılmış, mümkünse organik ürünler daha faydalıdır. Mevsimsel beslenme aynı zamanda sindirim sisteminin de daha düzenli çalışmasını sağlar. Sindirim sorunları yaşayan bireylerde mevsimsel geçişlerde bu tür gıdalara öncelik verilmesi önerilir. Lif oranı yüksek sebzeler, bağırsak hareketlerini düzenleyerek şişkinlik ve kabızlık şikayetlerini azaltır.
SU TÜKETİMİNİ İHMAL ETMEYİN VE FİZİKSEL AKTİVİTEYİ SÜRDÜRÜN
Havaların serinlemesiyle birlikte su içme isteği azalabilir, ancak vücudun suya olan ihtiyacı mevsim geçişlerinde de devam eder. Özellikle cilt kuruluğu, halsizlik ve baş ağrısı gibi belirtiler yeterli su alınmadığında sıkça görülür. Dyt. Elif Simay Meydan Er, "Su, vücudun detoks mekanizmasıdır. Yeterli miktarda su içmek, hem metabolizmayı hızlandırır hem de toksinlerin atılımını kolaylaştırır," diyor. Günde en az 8 bardak su tüketimi önerilir, ancak bu miktar bireysel ihtiyaçlara göre değişebilir. Suyun içine birkaç dilim limon, salatalık veya nane ekleyerek içimi kolaylaştırabilirsiniz. Mevsim geçişlerinde azalan fiziksel aktivite, kilo alımına ve metabolizma yavaşlamasına yol açabilir. Bu nedenle haftada en az 3 gün 30-45 dakikalık yürüyüşler yapılması önerilir. Egzersiz, hem bağışıklık sistemini güçlendirir hem de stres seviyesini azaltır. Ayrıca terleme yoluyla toksin atımına katkı sağlar. Beslenme ile birlikte hareket etmek, vücut direncini artırır. Uzun süre oturmak, özellikle sonbahar-kış geçişinde kilo alımını tetikleyebilir. Bu nedenle aktif bir yaşam tarzı benimsenmelidir. Günlük rutine dahil edilecek küçük hareketlerle bile büyük faydalar elde edilebilir.