Nalcı'nın gündemi atık yönetimi

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Atık Yönetimi hakkında bir konuşma yapan Tekirdağ MHP Milletvekili Kemalettin Nalcı, atıklarının ekonomiye girdi olarak dönüştürülmesinin önemine değinerek, "Sürdürülebilir atık yönetimi, tüm dünyada giderek öncelikli bir politika hedefi olarak benimsenen sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının çok önemli bir unsurunu oluşturmaktadır" dedi.

Nalcı'nın gündemi atık yönetimi
14 Aralık 2010 Salı 00:00

TBMM Genel Kurulda, gündem dışı konuşmaların ardından, MHP Grubu'nun, Sayıştay’ın Türkiye'de Atık Yönetimi Raporunun bugün görüşülmesi önerisi ele alındı. Öneri lehinde söz alan MHP Tekirdağ Milletvekili Kemalettin Nalcı, Türkiye'nin, gelişmişlik düzeyi ile uygun olmayan bir atık yönetimiyle karşı karşıya olduğunu savundu.
    Kemalettin Nalcı yaptığı konuşmada ana hatlarıyla şunları söyledi:
"Teknolojik gelişmeler ve sanayileşme ile paralel olarak yaşanan hızlı kentleşme ve nüfus artışı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki baskısını hızla artırmaktadır. Sınırsız olan insan ihtiyaçlarının teknoloji yardımı ile giderek daha üst düzeylerde karşılanması, gerek doğal kaynakların daha çok tahrip edilmesi ve gerekse üretilen her ürünün nihai olarak atığa dönüşmesi nedeniyle çevre ve insan sağlığının ciddi tehditlerle karşı karşıya kalmasını kaçınılmaz kılmaktadır.

ATIK YÖNETİMİ SÜRDÜRÜLEBLİR KALKINMA İÇİN ÖNEMLİ
     Gerek üretimin ve pazarlama süreçlerinde atık üretiminin en aza indirgenerek doğal kaynaklara aşırı yüklenmenin önüne geçilmesi ve gerekse tüketim sürecinde atık oluşumunun asgariye indirilmesi ve üretilen atıkların da mümkün olan en üst düzeyde geri kazanımının sağlanarak atıkların ekonomiye bir girdiye dönüştürülmesi, bir başka deyişle "sürdürülebilir atık yönetimi", tüm dünyada giderek öncelikli bir politika hedefi olarak benimsenen sürdürülebilir kalkınma yaklaşımının çok önemli bir unsurunu oluşturmaktadır. Atık yönetimi, ülkemizde 1930’lu yıllardan itibaren yasal düzenlemelere konu olmuş ve temel uygulayıcı kuruluşlar olarak belediyeler görevlendirilmiştir. Başlangıçta Sağlık Bakanlığının sorumluluğunda olan ulusal düzeyde politika belirleme ve uygulamayı yönlendirme görevi, günümüzde Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir. Ancak bu alandaki yetki ve sorumlulukların çok sayıda kurum ve kuruluş arasında paylaştırıldığı, bunun da çevreye ilişkin standart, ilke ve politikaların belirlenmesi, uygulamanın yönlendirilmesi, aykırı davranışların izlenmesi ve cezalandırılması gibi alanlarda yetki ve görev örtüşmelerine yol açtığı bilinmektedir.  

YAPILAN DÜZENLEMELER UYGULANMIYOR
    Ama bizde yapılan düzenlemelerin büyük bölümüyle uygulamaya yansıtılamaması ve kurumların rol ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmede yeterli kapasite ve kararlılığı gösterememeleri, sorunların birikmesine ve çözüm arayışlarının sürekli ötelenmesine neden olmuş, sonuçta ülkemizin gelişmişlik düzeyi ve sosyokültürel yapımızla uyumlu olmayan bir atık tablosuyla karşı karşıya kalınmıştır. 2008 verilerine göre evsel nitelikte atıklar genellikle herhangi bir işleme tabi tutulmadan doğrudan atık depolama alanlarına dökülmektedir. 2008 verilerine göre verdiğimiz için 3225 belediye oldu ülkemizde. Çevre ve Orman Bakanlığı verilerine göre yüzde 34’ü bu alanlara atıklarını mevcut depolama alanlarına döküyor. Yüzde 66’sı ise "vahşi depolama" dediğimiz ve bunlar gelişigüzel orman, göl, nehir ve denizlere veya açık alanlara dökülmektedir. Atık yönetiminin geliştirilmesi ve uygulama kapasitesinin güçlendirilmesi oldukça yüksek maliyet gerektirmekteyse de bu alanda hiç yatırım yapmamanın maliyetinin daha yüksek olduğu unutulmamalıdır. Yine TÜİK 2004 verilerine göre baktığımız zaman, üretilen yaklaşık 2 milyon ton tehlikeli atığın ancak 100 bin tonu –bu da yüzde 5’e tekabül etmektedir- bunun bertaraf tesisi olan İZAYDAŞ tarafından yakılmakta ve daha sağlıklı bir şekilde depolanmaktadır.

TEHLİKELİ ATIKLAR ÖNLEM ALINMADAN DEPOLANIYOR
    Tehlikeli atıkların yüzde 40’ının endüstriye geri kazanıldığı düşünülürse, yarısından fazlası, yüzde 60’lık kısmı evsel atıklarla, vahşi depolamayla ve herhangi bir önlem almadan yine tehlikeli atıkların da bu evsel atıklarla birlikte aynı alanlara depolandığı öngörülmektedir. Geri dönüşebilir atıkların ekonomiye geri kazandırılması ve bu suretle depolanacak atık miktarının azaltılması, geri dönüştürülemeyen atıkların ise çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde depolanmasının sağlanmasıdır. Ülkemizde bu gereklerin karşılanması için ciddi bir dönüşüme ihtiyaç bulunmaktadır. Tabii bu sorunların çözümü için de bazı önerilerde bulunmak istiyoruz. Atık yönetimine ilişkin sorunların çözümü için öncelikle kurumsal kapasitenin geliştirilmesi zorunludur. Bakanlığın kurumsal kapasitesinin etkin bir izleme, denetim ve raporlama altyapısının geliştirilmesi, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında iş birliği ve koordinasyonun artırılması, araştırma, eğitim ve yönlendirme faaliyetlerine ağırlık verilmesini sağlayacak şekilde güçlendirilmesi gerekmektedir. Bakanlığın taşra teşkilatlarının da yönetsel ve teknik kapasiteleri güçlendirilerek etkin bir izleme ve caydırma işlevi görmeleri sağlanmalıdır.

ATIK YÖNETİM MEVZUATI GÜÇLENDİRLMELİ
    Atık yönetimine ilişkin mevzuatın özellikle uygulama kapasitesinin güçlendirilmesini sağlayacak bir yaklaşımla geliştirilmesine devam edilmedir. Ulusal mevzuatımızın ve uluslararası taahhütlerimizin de bir gereği olan ve etkin bir atık yönetiminin temel çerçevesini oluşturacak çeşitli düzeylerdeki atık yönetimi planlarının geciktirilmeksizin hazırlanması ve yürürlüğe konması sağlanmalıdır. Keza uygulama kapasitesinin güçlendirilmesinde önemli rol oynayacak rehberlerin de iyi uygulama örneklerini ve uluslararası kıyaslamaları içerecek şekilde geliştirilmesine öncelik verilmelidir.
    Atık yönetimi konusunda çeşitli düzeylerde yetki ve sorumluluk sahibi olan kurum ve kuruluşlar arasında bilgi akışını sürekli ve işlevsel kılacak önlemler alınmalıdır. Bu konuda Bakanlık gerekli mekanizmaları oluşturmalı ve iş birliği ve koordinasyonun kurumsallaşmasını sağlayacak önlemleri almalıdır. Güçlü bir koordinasyon ve iş birliği için yeterli ve sorumluluklarını mümkün olduğunca daha az sayıda kurum ve kuruluş arasında paylaştırılması ve eski düzenlemelerden kaynaklanan yetki örtüşmeleri ve aşırı yetki dağınıklığının giderilmesi büyük yararlar sağlayacaktır. İlgili mevzuatın taranarak mükerrerliklerin ve gereksiz yetki dağınıklığının giderilmesi amacıyla sadeleştirilmesi bu çevre sorunlarının ve katı atık yönetiminin çözümünde önemli bir adım teşkil edecektir. Denetim ve izleme faaliyetlerinin yaygınlaştırılmalı ve etkinliği artırılmalıdır. Bu amaçla Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarının çok sınırlı olan denetim kapasiteleri süratle güçlendirilmelidir. Denetimden sonuç alabilmek için müeyyidelendirme mekanizmalarının etkin işletilmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

BELEDİYELER DENETİMLERDE DAHA ETKİN OLMALI
    Keza başta belediyeler olmak üzere yetkili ve sorumlu kuruluşların denetimlerde daha etkin rol almaları sağlanmalı ve bunlar arasında denetim alanında ciddi bir koordinasyon ve iş birliği sağlanmalıdır. Burada bahsettiğim konular içinde en önemli unsur burada denetim. Denetimi sağlayamadığımız sürece bu çevre katliamının önüne geçemeyiz. Son zamanlarda Çevre ve Orman Bakanlığının almış olduğu kararlar doğrultusunda belediyelerin katı atık yönetimleriyle ve bu tesislerin kurulacakları yerlerle ilgili anlaşmazlıklar çözüm noktasına geldi. Bu araştırma önergesine desteklerinizi bekliyoruz çünkü çok önemli bir konu. Eğer yarınlarımıza bırakacağımız bir ülke istiyorsak çevreden başlamamız lazım."

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.