Çocuk neden altını ıslatır?
Çerkezköy Hastanesi’nde görev yapan Psikolog Meltem Keser aileler ve çocukları yakından ilgilendiren ‘Gece altını ıslatma’ (Enürezis Nokturna) rahatsızlığı ile ilgili açıklamalarda bulunarak tedavi ve eğitim yöntemleri ile ilgili bilgi verdi

Çerkezköy Hastanesi’nde görev yapan Psikolog Meltem Keser aileler ve çocukları yakından ilgilendiren ‘Gece altını ıslatma’ (Enürezis Nokturna) rahatsızlığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. İstemeden idrar kaçırılmasının, yatağın ve elbiselerin ıslanmasının çocuğun mesanesini kontrol etmeyi öğrendiği 4-5 yaşlarından sonra olması durumunda ‘enürezis’ten söz edileceğini kaydeden Keser, zor şartlar altında ve sıkıntı verici hayat olaylarıyla büyüyen çocuklarda enürezis daha sık görüldüğünü, kalabalık ve kötü evlerde yaşayan ve ailelerinde ciddi sorunlar bulunan çocuklar altlarını daha fazla ıslatabildiğini kaydetti. Keser, tuvalet eğitimine genellikle 18 ay civarında başlanması gerektiğini vurgularken, ailelerin her gün yatağından ıslak kalkan çocuğun yaşadığı zorlukları anlaması gerektiğini dile getirdikten sonra tedavi ve eğitim yöntemleri ile ilgili bilgi verdi.
CİDDİ BİR KAYGI NEDENİ
Çocuğunun gece altını ıslatmasından ötürü birçok ailenin muzdarip olduğunu söyleyen Meltem Keser, bu durumun ailelere sıkıntı verdiği gibi çocuğun da kendisine duyduğu güveni etkilediğini dile getirdi. Zamanında müdahale edilmediği takdirde altını ıslatma davranışının hem çocuk hem de aile için ciddi bir kaygı nedeni olabileceğini ifade eden Keser, bu kaygı durumunun sorunun çözülmesini daha da güçleştireceğine dikkat çekti.
ENÜRESİZ NEDİR
İstemeden idrar kaçırılmasının, yatağın ve elbiselerin ıslanmasının çocuğun mesanesini kontrol etmeyi öğrendiği 4-5 yaşlarından sonra olması durumunda ‘enürezis’ten söz edileceğini kaydeden Keser "Bir çocukta enürezis olduğunu düşünmek için onun şeker hastalığı, nöbet durumları veya idrar yolu iltihabı gibi rahatsızlıkları olmamalıdır. 5-6 yaş arası çocuklar için ayda iki kez ve daha büyük çocuklar için ayda bir kez altına kaçırma enürezis olarak kabul edilir" diye konuştu. Keser açıklamasının devamında, gece altını ıslatan çocukların bir kısmında gündüz de altını ıslatma sorunu bulunabileceğini vurgulayarak "Eğer gece alt ıslatma sorunu çocuğun doğumundan itibaren sürekli var ise birincil, çocuk gece- gündüz tuvalet alışkanlığını kazandıktan ve temizlendikten sonra sorun ortaya çıkarsa o zaman ikincil enürezisden söz edilir. İkincil enürezis daha çok çocuğun yaşadığı stres, gerginlik ya da psikolojik travmalarla, okula başlama, kardeş doğumu gibi psikososyal kriz dönemlerine bağlanmaktadır" ifadelerini kullandı.
HASTALIĞIN SEBEPLERİ
Enürezis sıklığının ergenlik dönemine doğru azaldığını ancak 18 yaş civarı ergenlerin %l-2’sinin bu durumdan yakındığını kaydeden Meltem Keser, bu duruma erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık rastlandığını belirterek "Araştırmalar gösteriyor ki zor şartlar altında ve sıkıntı verici hayat olaylarıyla büyüyen çocuklarda enürezis daha sık görülmektedir. Kalabalık ve kötü evlerde yaşayan ve ailelerinde ciddi sorunlar bulunan çocuklar altlarını daha fazla ıslatabilmektedir. Evlilikle ilgili anlaşmazlıklar, anne veya babanın alkol bağımlılığı olması, aileden birinin evden ayrılmak zorunda kalması, aileden birinin hastaneye kaldırılması gibi durumlar çocuklar için ciddi sıkıntılar doğurur. Kendileri küçükken altını ıslatma sorunu yaşamış ebeveynlerin çocukları da bu durumdan daha sık etkilenirler" cümlelerine yer verdi.
FARKLI GÖRÜŞLER MEVCUT
Açıklamasında enürezis hakkında farklı görüşlerin olduğunu belirten ve görüşlerin içeriğine değinen Meltem Keser şöyle devam etti; "Bir görüşe göre enürezisli çocuklar çok sık idrara çıkmakta ve bu durum onların mesanelerinin daha çok sıvı alacak şekilde genişlemesini engellemektedir. Bazı araştırmacılar da enürezisin yanlış tuvalet eğitiminden kaynaklandığı fikrindedirler. Tuvalet eğitimine çok erken başlanır ve eğitim sırasında cezalandırıcı bir tutum takınılır, çocuğa karşı sert davranılırsa bu durum ortaya çıkabilir denmektedir. Öte yandan çok pasif ve yetersiz bir eğitimin de benzer bir duruma yol açabileceği üzerinde durulmuştur.
Sıkıntı verici hayat olayları enürezisin ortaya çıkmasını kolaylaştırırlar: ailenin dağılması, aileden birinin hastaneye yatması, ekonomik sorunların çocuğa yansıtılması gibi."
EĞİTİMDEKİ 3 ANA SORUN
Tuvalet eğitimi ile ilgili sorunları üç ana başlık altında özetleyen Meltem Keser bunların
‘Çok erken eğitim, yani çocuk gelişim bakımından bu eğitimi almaya hazır değilken verilen eğitim’, ‘Çocuğun uygun bir biçimde idrar yapmasını yeterince teşvik etmemek’ ve ‘Öğrenmenin ilk dönemlerinde idrar kaçırdığında çocuğu cezalandırmak’ olduğunu dile getirdi. Keser, en yaygın yanlışın, anne ve babanın eğitime çok erken başlaması olduğuna vurgu yaparak, "Daha bir yaşındayken çocuğa bu eğitimi vermek isteyen çok aile vardır. Halbuki bu eğitim biraz daha geç yaşta verilse çocuk çok daha iyi kavrayabilecektir. Bu söylediklerimizden geç katmanın iyi olduğu sonucu çıkarılmamalıdır; anne ve baba çocuklarının durumuna göre zamanlamayı yapmalıdır" ifadelerini kullandı.
TUVALET EĞİTİMİ 18. AYDA BAŞLAMALI
Keser, tuvalet eğitimine genellikle 18 ay civarında başlanması gerektiğini vurgularken, ailelerin her gün yatağından ıslak kalkan çocuğun yaşadığı zorlukları anlaması gerektiğini dile getirerek "Gece altıma kaçırırım düşüncesiyle evi dışında bir yerde kalamayan, arkadaş, akraba ziyaretlerine katılamayan, grup faaliyetleri ve kamplardan uzak kalan çocuğun sıkıntısını, üzüntüsünü, kendine güvensizliğini ve utancını ortadan kaldırabilmek için tedavi şarttır. Zaman içinde düzelir bahanesiyle olaya kayıtsız kalmak çocukta gelişecek ikincil ruhsal sorunlara davetiye çıkarmaktır" dedi.
ÇEŞİTLİ İLAÇLAR MEVCUT
Tedavinin genellikle iki yöntemle yapıldığını belirten Psikolog Keser, bunların ‘ilaç’ ya da davranış tedavisi olduğunu kaydettikten sonra, depresyon tedavisinde kullanılan bir grup ilacın enürezis tedavisinde etkili olduğunu, ayrıca son zamanlarda böbrekte su tutulumu ve atılımını, ayarlayan ‘hormon benzeri ilaçların da kullanıldığını söyledi.
DAVRANIŞ YÖNTEMİ İLE TEDAVİ
Keser tedavide başarı sağlayan bir diğer yöntem davranışçı yöntem olduğunu belirtti ve şöyle devam etti; "Çocuğa gündüz bol bol su içirilir ve idrarını tutması istenir. Bu alıştırma sayesinde çocuk idrarını kontrol etmeyi öğrenir. Ancak tek başına bu yeterli değildir. Çocuğun gece idrara kaldırılması ve altını ıslatmadığında ödüllendirilmesi yararlı olur. Çocuk altını ıslatırsa onun bu davranışını pekiştirmemek için, bunun hoşlanılmaya bir şey olduğu, ifade edilmeli ve sözgelimi basit bir ödev verilmelidir. Bu şekilde çocuk, başarıya ulaşması için teşvik edilmiş olur. Daha küçük çocuklarda resim çizdirilebilir. Bahsettiğimiz yöntemlerin yanı sıra alarm cihazları da kullanılmaktadır. Çocuğun akşam yemeğinde aldığı sıvı miktarını kısmak ya da onu uyur halde gece bir kaç kez tuvalete götürüp çiş yapmaya zorlamak genellikle faydasızdır."
CİDDİ BİR KAYGI NEDENİ
Çocuğunun gece altını ıslatmasından ötürü birçok ailenin muzdarip olduğunu söyleyen Meltem Keser, bu durumun ailelere sıkıntı verdiği gibi çocuğun da kendisine duyduğu güveni etkilediğini dile getirdi. Zamanında müdahale edilmediği takdirde altını ıslatma davranışının hem çocuk hem de aile için ciddi bir kaygı nedeni olabileceğini ifade eden Keser, bu kaygı durumunun sorunun çözülmesini daha da güçleştireceğine dikkat çekti.
ENÜRESİZ NEDİR
İstemeden idrar kaçırılmasının, yatağın ve elbiselerin ıslanmasının çocuğun mesanesini kontrol etmeyi öğrendiği 4-5 yaşlarından sonra olması durumunda ‘enürezis’ten söz edileceğini kaydeden Keser "Bir çocukta enürezis olduğunu düşünmek için onun şeker hastalığı, nöbet durumları veya idrar yolu iltihabı gibi rahatsızlıkları olmamalıdır. 5-6 yaş arası çocuklar için ayda iki kez ve daha büyük çocuklar için ayda bir kez altına kaçırma enürezis olarak kabul edilir" diye konuştu. Keser açıklamasının devamında, gece altını ıslatan çocukların bir kısmında gündüz de altını ıslatma sorunu bulunabileceğini vurgulayarak "Eğer gece alt ıslatma sorunu çocuğun doğumundan itibaren sürekli var ise birincil, çocuk gece- gündüz tuvalet alışkanlığını kazandıktan ve temizlendikten sonra sorun ortaya çıkarsa o zaman ikincil enürezisden söz edilir. İkincil enürezis daha çok çocuğun yaşadığı stres, gerginlik ya da psikolojik travmalarla, okula başlama, kardeş doğumu gibi psikososyal kriz dönemlerine bağlanmaktadır" ifadelerini kullandı.
HASTALIĞIN SEBEPLERİ
Enürezis sıklığının ergenlik dönemine doğru azaldığını ancak 18 yaş civarı ergenlerin %l-2’sinin bu durumdan yakındığını kaydeden Meltem Keser, bu duruma erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık rastlandığını belirterek "Araştırmalar gösteriyor ki zor şartlar altında ve sıkıntı verici hayat olaylarıyla büyüyen çocuklarda enürezis daha sık görülmektedir. Kalabalık ve kötü evlerde yaşayan ve ailelerinde ciddi sorunlar bulunan çocuklar altlarını daha fazla ıslatabilmektedir. Evlilikle ilgili anlaşmazlıklar, anne veya babanın alkol bağımlılığı olması, aileden birinin evden ayrılmak zorunda kalması, aileden birinin hastaneye kaldırılması gibi durumlar çocuklar için ciddi sıkıntılar doğurur. Kendileri küçükken altını ıslatma sorunu yaşamış ebeveynlerin çocukları da bu durumdan daha sık etkilenirler" cümlelerine yer verdi.
FARKLI GÖRÜŞLER MEVCUT
Açıklamasında enürezis hakkında farklı görüşlerin olduğunu belirten ve görüşlerin içeriğine değinen Meltem Keser şöyle devam etti; "Bir görüşe göre enürezisli çocuklar çok sık idrara çıkmakta ve bu durum onların mesanelerinin daha çok sıvı alacak şekilde genişlemesini engellemektedir. Bazı araştırmacılar da enürezisin yanlış tuvalet eğitiminden kaynaklandığı fikrindedirler. Tuvalet eğitimine çok erken başlanır ve eğitim sırasında cezalandırıcı bir tutum takınılır, çocuğa karşı sert davranılırsa bu durum ortaya çıkabilir denmektedir. Öte yandan çok pasif ve yetersiz bir eğitimin de benzer bir duruma yol açabileceği üzerinde durulmuştur.
Sıkıntı verici hayat olayları enürezisin ortaya çıkmasını kolaylaştırırlar: ailenin dağılması, aileden birinin hastaneye yatması, ekonomik sorunların çocuğa yansıtılması gibi."
EĞİTİMDEKİ 3 ANA SORUN
Tuvalet eğitimi ile ilgili sorunları üç ana başlık altında özetleyen Meltem Keser bunların
‘Çok erken eğitim, yani çocuk gelişim bakımından bu eğitimi almaya hazır değilken verilen eğitim’, ‘Çocuğun uygun bir biçimde idrar yapmasını yeterince teşvik etmemek’ ve ‘Öğrenmenin ilk dönemlerinde idrar kaçırdığında çocuğu cezalandırmak’ olduğunu dile getirdi. Keser, en yaygın yanlışın, anne ve babanın eğitime çok erken başlaması olduğuna vurgu yaparak, "Daha bir yaşındayken çocuğa bu eğitimi vermek isteyen çok aile vardır. Halbuki bu eğitim biraz daha geç yaşta verilse çocuk çok daha iyi kavrayabilecektir. Bu söylediklerimizden geç katmanın iyi olduğu sonucu çıkarılmamalıdır; anne ve baba çocuklarının durumuna göre zamanlamayı yapmalıdır" ifadelerini kullandı.
TUVALET EĞİTİMİ 18. AYDA BAŞLAMALI
Keser, tuvalet eğitimine genellikle 18 ay civarında başlanması gerektiğini vurgularken, ailelerin her gün yatağından ıslak kalkan çocuğun yaşadığı zorlukları anlaması gerektiğini dile getirerek "Gece altıma kaçırırım düşüncesiyle evi dışında bir yerde kalamayan, arkadaş, akraba ziyaretlerine katılamayan, grup faaliyetleri ve kamplardan uzak kalan çocuğun sıkıntısını, üzüntüsünü, kendine güvensizliğini ve utancını ortadan kaldırabilmek için tedavi şarttır. Zaman içinde düzelir bahanesiyle olaya kayıtsız kalmak çocukta gelişecek ikincil ruhsal sorunlara davetiye çıkarmaktır" dedi.
ÇEŞİTLİ İLAÇLAR MEVCUT
Tedavinin genellikle iki yöntemle yapıldığını belirten Psikolog Keser, bunların ‘ilaç’ ya da davranış tedavisi olduğunu kaydettikten sonra, depresyon tedavisinde kullanılan bir grup ilacın enürezis tedavisinde etkili olduğunu, ayrıca son zamanlarda böbrekte su tutulumu ve atılımını, ayarlayan ‘hormon benzeri ilaçların da kullanıldığını söyledi.
DAVRANIŞ YÖNTEMİ İLE TEDAVİ
Keser tedavide başarı sağlayan bir diğer yöntem davranışçı yöntem olduğunu belirtti ve şöyle devam etti; "Çocuğa gündüz bol bol su içirilir ve idrarını tutması istenir. Bu alıştırma sayesinde çocuk idrarını kontrol etmeyi öğrenir. Ancak tek başına bu yeterli değildir. Çocuğun gece idrara kaldırılması ve altını ıslatmadığında ödüllendirilmesi yararlı olur. Çocuk altını ıslatırsa onun bu davranışını pekiştirmemek için, bunun hoşlanılmaya bir şey olduğu, ifade edilmeli ve sözgelimi basit bir ödev verilmelidir. Bu şekilde çocuk, başarıya ulaşması için teşvik edilmiş olur. Daha küçük çocuklarda resim çizdirilebilir. Bahsettiğimiz yöntemlerin yanı sıra alarm cihazları da kullanılmaktadır. Çocuğun akşam yemeğinde aldığı sıvı miktarını kısmak ya da onu uyur halde gece bir kaç kez tuvalete götürüp çiş yapmaya zorlamak genellikle faydasızdır."