Hükümet zammı açıkladı sendikalar sokağa döküldü

Hükümetle yaptıkları toplu sözleşme görüşmelerinden istedikleri sonucu alamayan memur sendikaları, birçok yerde olduğu gibi Çerkezköy’de de iş bırakma eylemi yaptı

Hükümet zammı açıkladı  sendikalar sokağa döküldü
25 Mayıs 2012 Cuma 08:39

Hükümetle yaptıkları toplu sözleşme görüşmelerinden istedikleri sonucu alamayan memur sendikaları, birçok ilde olduğu gibi Çerkezköy’de de iş bırakma eylemi yaptı. Sabah saat 11.00’da başlayan protestolarda sendika temsilcilikleri konuyla ilgili basın açıklaması yaparak, hükümetin uygulamalarına karşı olduklarını ve haklarını sonuna kadar arayacaklarını dile getirdi.
Konuyla ilgili basın açıklamasını ilk olarak Türk Eğitim Sen Çerkezköy Temsilciliği yaparken, hemen ardından da Eğitim Bir-Sen üyeleri tepkilerini ortaya koydu. Eğitim-İş ve Eğitim-Sen Temsilcilikleri ise basın açıklamalarını birlikte yaparken, greve katılanlar davul zurna eşliğinde halay çekti. Öte yandan sendikaların basın açıklamaları esnasında güvenlik güçleri de geniş güvenlik önlemi aldı.
İLK AÇIKLAMA TÜRK EĞİTİM-SEN’DEN GELDİ
Türkiye Eğitim Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Türk Eğitim Sen) Üyeleri memurlara teklif edilen yüzde 3.5+4’lük zam oranı ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Çerkezköy Belediyesi önünde toplanan Türk Eğitim Sen Üyeleri, ellerindeki pankartlar ve attıkları sloganlarla hükümetin verdiği zam oranını protesto etti. Grup adına açıklamayı Türk Eğitim Sen Çerkezköy Temsilcisi Mehmet Çakmak yaptı.
BÜYÜMEYE NE KATKINIZ VAR DENDİ
Açıklamasının başında, yıllardır kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerinin ilerletilmesi için mücadele verdiklerini hatırlatan Çakmak, bu mücadelenin öncelikli hedefinin, kamu görevlilerinin toplu sözleşme, grev ve siyaset haklarını da içeren çağdaş, ILO standartlarında sendikal haklar olduğunu ifade ederken, bu sürede toplumun hassasiyetlerini de gözettiklerini vurguladı. İktidar tarafından her fırsatta hizmet üretmemekle, yan gelip yatmakla suçlandıklarını hatırlatan Çakmak, "Öte yandan 2002-2012 yılları arasında ülke ekonomisi ortalama yıllık %6,8 oranında büyürken, kamu görevlilerine büyümeden pay verilmedi, ‘Büyümeye ne katkınız var ki!’ dendi" ifadelerini kullandı.
YAPILAN ZAMLARI HATIRLATTI
Çakmak, ekonomik kriz dönemlerinin, çalışanların haklarının budanması için bir fırsat olarak görüldüğünü savunurken, bu dönemde çalışanlar işsizlikle tehdit edilip seslerinin kısılmaya çalışıldığını belirterek, "Daha bir ay kadar önce yatırım paketi adı altında sanayici ve iş adamlarına 2 milyar TL’lik bir kaynak aktarılırken, memurlarımız ve memur emeklilerimiz tam 5 aydır zam alamadan yaşamak zorunda bırakıldı. Bütçe de, milli gelir de milletin ortak kaynağıdır. 75 milyonun ortak kaynağından; milletin yüzde 99’u için ayrılan pay, milletin geri kalan yüzde 1’lik ayrıcalıklı kesimi için ayrılan pay kadar bile olamamıştır. Son 10 yıl içinde toplamda yüzde 68 büyüyen bir ülkede, çalışanların pastadan aldığı pay azalıyorsa, burada bir tutarsızlık, bir adaletsizlik var demektir. Öte yandan iktidar temel tüketim ürünlerine zam yapmaya devam ediyor. Nisan ayı başında yapılanlarla birlikte son bir yıl içinde doğalgaza yüzde 33; elektriğe yüzde 22; benzine yüzde 23; mazota yüzde 24 zam gelmiş, böylece 4 aylık enflasyon yüzde 4 e ulaşmıştır. Bu şartlarda ne kamu görevlilerimizin ne de emeklilerimizin insan onuruna yaraşır bir hayat sürme şansı kalmamıştır" şeklinde konuştu.
RAKAMLAR DÖRT AYLIK ENFLASYON ARTIŞINI DAHİ KARŞILAMIYOR
Hükümetin taraflı tutumuyla oluşturulan toplu sözleşme masasında kamu görevliler, emekliler, dul ve yetimler için sunulan maaş artış teklifinin yüzde 3,5+ yüzde 4; yıllık toplam yüzde 7,5 olduğunu kaydeden Çakmak, "Dolayısıyla bu teklif, dört aylık enflasyon artışını dahi karşılamaktan uzaktır. Bir taraftan Türkiye’nin ekonomisi en hızlı büyüyen ülke olmasıyla övünen yetkililerin, diğer taraftan memurlarına ve emeklilerine 4 aylık enflasyon kadar maaş artışı teklifi sunması anlaşılır ve kabul edilebilir değildir" dedi.
Çakmak açıklamasının devamında, siyasi iradenin verdiği sözleri tutmadığını dile getirerek, "Toplu sözleşme görüşmelerinde dahi bir gün ak dediğine öteki gün kara demiştir. Bir gün sıcak baktığı konulara, öbür gün soğuk bakmıştır. İktidarda olduğu dönem boyunca kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını geriletmek, yeni haklar vermemek için mücadele etmiştir. Seçim meydanlarındaki vaatlerini unutmuştur. Bizleri eylemlilik sürecine götüren neden de işte budur" diye konuştu.
BİZE TANINAN HAKKIMIZI KULLANIYORUZ
Haklarını alana kadar mücadelelerinin devam edeceğini vurgulayan Çakmak, "Bizler bugün hükümetin; Üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için, tek taraflı uygulamalardan vazgeçerek, tabanın sesine kulak vermesi için, Büyümeden pay vermediği kamu çalışanına daha fazla cefa çektirmekten vazgeçmesi için, Kapsamlı ve adil bir sosyal güvenlik sistemi için, Adil bir gelir dağılımı sağlaması için, ülkemizin kaynaklarını faizciye, rantiyeciye değil, işsizliğe son verecek yatırım harcamalarına aktarması için, Memurlarımızın; Gerçek anlamda toplu sözleşme ve grev hakkı için, Farklı statülerde istihdam edilerek haklarının geriletilmesine "dur" demek için, onuru, haysiyeti, kariyeri ve kaybettiklerini geri almak için, hak için, adalet için, daha güzel yarınlar için iş bıraktık. Yetkililerin tehditleri bizleri yolumuzdan döndüremedi. Şimdi yargı kararlarıyla, Anayasa hükmü ile uluslararası sözleşmelerle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile bizlere tanınmış olan haklarımızı kullanıyoruz" cümlelerine yer verdi.
Türk Eğitim Sen Çerkezköy Temsilciliği’nin hemen ardından Eğitim Bir-Sen Çerkezköy Temsilciliği konuyla ilgili basın açıklaması yaptı.
MAĞDURİYETLERLE DEĞİL, İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ
‘Mağduriyetlerle Değil, İnsanca Yaşamak İstiyoruz’ başlığı altında yapılan basın açıklamasını Eğitim Bir Sen Çerkezköy Temsilcisi Ahmet Üzgün okudu. Açıklamasının başında, Kamu İşveren Heyeti’nin Kamu görevlilerinin genelini ilgilendiren onlarca talebi görmezden geldiğini ifade eden Üzgün, "Anlaşmazlığın, ilk toplu sözleşmede toplu sözleşme imzalanmasının baş sorumlusu Kamu İşveren Heyeti’dir. Sermayeye gelince kasanın kapısını açan kamu görevlilerinin haklı taleplerine cari açık gerekçesine sığınan hükümet, kamu görevlilerine verdiği değeri ortaya koymuştur" diye konuştu.
HÜKÜMET TEKLİF SUNMAYI BİLE GEREKSİZ GÖRDÜ
Hükümetin, maaş zammı tekliflerini 2012 yılına ilişkin yüzde 10.26’lık yeniden değerleme oranına dahi çıkarmaya yanaşmadığını hatırlatan Üzgün, "Hükümet, taban aylığa seyyanen zam, özel hizmet tazminatı ve ek gösterge artışları, toplu sözleşme ikramiyesi, ek ödeme artış talepleri, harcırah miktarı artışları, fazla çalışma miktarının yükseltilmesi, ek ödemenin emekliliğe yansıtılması, eş ve çocuk yardımı, yemek yardımı, emeklilerin eş yardımından yararlanması, 4-C’lilere 200 TL seyyanen zam yapılması ve kadroya alınması başta olmak üzere kamu görevlilerinin genelini ilgilendiren onlarca teklifimize karşı teklif sunmayı bile gereksiz görmüştür" ifadelerini kullandı.
Kamu görevlileri ve eğitim çalışanları olarak referandum sonrası aylarca yasayı beklediklerini ancak yasa çıktıktan sonra masaya kilitlendiklerini dile getiren Üzgün, "Ek ödeme konusundaki talebimizi, toplu sözleşme masasında olmazsa olmazımız olarak ilan ettik. Çünkü 666 sayılı KHK ile farklı kurumlarda aynı unvanlar arası ‘eşit işe eşit ücret’ dengelemesi yapılırken, öğretmenler ve öğretim elemanları olarak kapsam dışında tuttuk. 666 Sayılı KHK ‘Kanun Hükmünde Kararname’ çıktığından bu güne bordomuzla sorunumuz var. Üzülerek ifade etmek istiyoruz ki; öğretmenler ve öğretim elemanları neredeyse en düşük ücret alan kamu görevlileri konumuna getirdi. Ek ödeme mağduriyetinizi toplu sözleşme masasında çözeceğiz beyanları verdiler. Bu beyanlara bağlı olarak 800 binde fazla eğitimci toplu sözleşme masasını umut olarak görürken, sonuçta hüsranla karşılaştılar. Vaatler unutulmuş, umutlar boşa çıkartılmıştır" şeklinde konuştu.
Yapılan cimri zam teklifini kabul etmeyeceklerini ve bu mağduriyeti giderinceye kadar alanlarda olacaklarına dikkat çeken Ahmet Üzgün, "666 sayılı KHK ile müsteşarına, genel müdürüne 772 TL ek ödeme artışı veren hükümet, öğretmen ve öğretim elemanlarına ek ödemelerini 314 TL artırılması teklifimiz üzerine Yunanistan’a döneriz kaygısını üretmeye başladı. Kamu işveren heyeti, ‘ Ne kadar zam istiyorsunuz? Sorusuna cevap üretmek yerine ‘Bu kadar cari açık var, bu kadar sıkıntı var, nasıl olurda maaş artışı istiyorsunuz sorusuna sarılmışlardır dedi. Taban aylığa zam için, aile yardımının artırılması için, emekli, ikramiyesinde otuz yıllık sınırlamanın kaldırılması için, toplu sözleşme ikramiyesindeki beklentilerimizin karşılanması için, hükümetin 3,5+4’lük cimri zam teklifine karşı isyanımızı haykırmak için alanlarda olacağız’ şeklinde konuştu.
PROTESTOLAR ÖĞLENDEN SONRA DA DEVAM ETTİ
Sendikaların zamlara yönelik gerçekleştirdiği protestolar, öğlenden sonra da Eğitim-Sen ve Eğitim-İş Çerkezköy Temsilciliklerinin basın açıklamaları ile devam etti.
BU ADALETSİZLİK BİR AN ÖNCE GİDERİLMELİ
Protestoda Eğitim Sen Çerkezköy Temsilciliği adına konuşan Handan Yelda Yavuz, hükümetin memura yaptığı zam artışı, eğitimdeki ve ekonomideki adaletsiz uygulamalarından dolayı grev yaptıklarını hatırlatarak, "Uluslararası sözleşmelerde tanınmasına rağmen, anayasanın 90. maddesi buna vurgu yapmasına rağmen bugüne kadar kamu emekçilerine grev hakkı tanınmamıştır. Bir an önce bunun Meclis'ten geçirilip kamu emekçilerinin önünü açabilecek bir grev hakkının verilmesini istiyoruz. Diğer yandan bakanımız açıklama yapmaktadır. Burada, OİSB ülkeleri içerisinde en yüksek ücreti biz vermekteyiz deniyor. Acaba OİSB ülkeleri içerisindeki yıllık enflasyon ne kadardır? Yıllık doğalgaza, akaryakıta yapılan artışlar ne kadardır? Bunları da açıklasın, bunları da göz önünde bulundursunlar. Bugün kamu emekçileri içerisinde özellikle öğretmenler en düşük ücrete tabi tutulmaktadır" dedi ve bu adaletsizliğin bir an önce giderilmesini istediklerini ifade etti. Yavuz’un ardından, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Çerkezköy Temsilciliği adına konuşmayı Eğitim İş Çerkezköy Temsilciliği Mali Sekreteri Nilay Kara yaptı.
TOPLU SÖZLEŞME MASASI OYUNUNU REDDEDİYORUZ
Birleşik Kamu İş olarak biz 3+3 teklifini ve ‘Toplu Sözleşme Masası’ oyununu şiddetle reddettiklerini belirten Nilay Kara, " Elektriğe, doğalgaza ve temel ihtiyaç maddelerine yapılan zam oranı kadar, yani en az yüzde 25 oranında zam verilmesini ve bu zammın asgari ücrete, memura, emekliye, işçiye ve tüm çalışanlara yansıtılmasını istiyoruz. Diğer konfederasyonları derhal ‘Toplu Sözleşme Masası’ oyunun parçası olmaktan uzaklaşmaya ve bir daha o masaya oturmamaya çağırıyoruz. Siyasal iktidar kendi yazdığı oyunu, yalnız başına oynamalıdır. Konfederasyonlar bu oyuna ortak olmamalıdır" diye konuştu.
3+3 DAYATMASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ
Bugün, çalışanların siyasal İktidarın 4688 sayılı yasadan kaynaklanan, 3+3 dayatması ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Kara, "2002 yılında iktidara geldiklerinde yaklaşık 2 bin 584 dolar gayri safi milli hasıla olduğunu, 2012 yılında ise bunun yaklaşık 4 kat artarak 10 bin 444 dolara geldiğini ve ülkenin rekorlar kırarak büyüdüğünü iddia eden siyasi iktidar, iddiaları doğru ise emekçilere büyümeden ve kalkınmadan pay vermelidir. AKP iktidarında, Ülkede üretime dayalı kalkınma durmuş, sıcak para politikaları ve dış borçlarla halkımıza sanal bir büyüme görüntüsü verilmiştir. 4+4+4 uygulamasıyla eğitim birliği bozulmuştur. Halkımızın büyük çoğunluğu asgari ücretle köle olarak çalışmakta, tarım işçileri açlık sınırında karın tokluğuna çalıştırılmaktadır. Emekli ay sonunu getirememekte ve torunlarına harçlık verememektedir.  Memur kredi kartları ve bankalarla boğuşmakta, Okullar da çocuklara dağıttığı sütü bozuk çıkan AKP, olan biteni sadece seyretmektedir. Demokratik tepkisini dile getiren kitlelere gaz sıkmakta, coplamakta ve açıkça faşizan, antidemokratik, dikta bir yönetim sergilemektedir" ifadelerine yer verdi.
KONFEDERASYONLARA ÇAĞRI
Birleşik Kamu İş olarak AKP’yi bir kez daha uyardıklarını dile getiren ve Konfederasyonlara da çağrıda bulunduklarını kaydeden Nilay Kara, "Gelin tüm konfederasyonlar olarak aramızdaki etnik, dini, siyasi, örgütsel her türlü farklılığı bir kenara bırakıp, sınıf temelinde birleşelim. Bir günlük eylemler değil, bir araya gelerek sonuç alıcı grevi örgütleyelim, ILO sözleşmelerine dayalı haklarımızı isteyelim, haklarımızı meydanlarda söke, söke alalım. Birleşik Kamu-İş olarak bizler, Üreterek büyüyen, büyümesiyle artırdığı milli payı, üreten emekçisine ve halkına dağıtan, Laik, Demokratik, Sosyal bir Hukuk devleti için, Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti için bugün üretimden gelen gücümüzü kullanıyor, aydınlığa yürüyoruz.  Yürümeyenleri arkamızda boş sokaklar gibi bırakarak, havaları boydan boya yarıp ikiye, bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak yürüyoruz. Kellemizi orta yere, yüreğimizi yumruklarımızın içine koyup korkusuzca yürüyoruz. Haklarımızı alıncaya kadar meydanlarda olacağız, meydan okuyacağız" cümleleriyle açıklamasını noktaladı.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.