Akıl Tutulması

Yer Diyarbakır.
Alanda binlerce insan toplanmış,
Bölücü örgütün renkleri ve İmralıdakinin posterleri alana hakim.
Mektup okunuyor, İmralıdaki ayar veriyor.
Veriyor veriştiriyor.
Zat, sanki düne kadar idam cezası kaldırılmasa idam edilecek müebbet mahkumu değilde, Türkiye Cumhuriyetinin eşbaşkanı gibi mesaj yayınlıyor.
Aynı gün yandaş medyayı okuyoruz.
İmralidaki demişki, silahlar bırakılsın, barış gelsin.
Yok ya!
Bu mesajı böyle anlamak için ya insanın beynindeki lopların kıvrımsız olması yada emperyalistlerin mesai arkadaşı olması gerekir.
Barış süreci başlamış mış…
Kiminle barış süreci başlamış?
Barışın şartlarını kim koymuş?
Tarih yazar ki, barışın şartlarını kazanan taraf koyar.
Diyarbakır’da meydanlarda Türk bayrağı yok. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır lafı yok.
Ama Türkiye Cumhuriyetinin Genel Kurmay Başkanı terör örgütü kurma suçundan hapishanede. Milli iradeyi temsil etmesi gereken vekiller, demokrasinin olmazsa olmazı gazeteciler  hapishanede.
Tekrar soruyorum… Barışın şartlarını kim koyar? Tutsak olan hangi ordunun Genel Kurmay Başkanı?
Türkiye’de, Türküm demenin suç olacağı günlere doğru gidiyoruz.
Oynanan oyun belli, oynatan belli, tuzağa düşenler belli.
Kendi öz benliğini, kültürünü yaşatmayla şovenizmi karıştıranlar, işbirlikçilerin elinde emperyalizmin kuklası olmaya dün nasıl mahkum oldularsa, yarında olacaklar ve hiçbir zaman aydınlık günler göremeyecekler.
Arap’a gelen baharı anlayamayanlar, umudum odurki iş işten geçmeden gerçeği görürler.
Bu topraklarda dünde bugünde oynanan oyun hiç değişmedi.
İmralıdaki anayasa konsundaki tercihinide beyan etmiş, mektubunda.
Bak sen…
Pek yakın zamanda bir referandum olur ve bize demokratikleşme adı altında bir anayasa sunarlarsa bilin bakalım bu anayasa kimler katkı koymuş olacak?
Saygılarımla