ATATÜRK VE EĞİTİM NEFERLERİMİZ


Nurhan Acar Azkın

Nurhan Acar Azkın

24 Kasım 2022, 09:51

Millet Mektepleri’nin açıldığı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu onurlu günde, öğretmenlik mesleğine kendini adayarak, geleceğimizin teminatı olan genç nesillerimizin yolunu aydınlatan, yıllarca ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine tüm öğrencilerin vatanına ve milletine faydalı bireyler olarak yetişmesinde onları ilmek ilmek dokur gibi titiz ve özveriyle çalışan hiç bir şekilde yılmadan, yorulmadan bu kutsal görevi yerine getiren öğretmen arkadaşlarım günümüz kutlu olsun…

Emek, özveri, sabır ve hoşgörünün timsali, insanlığa doğruyu, güzeli ve iyiyi sunan öğretmenlerimiz yüzyıllar boyunca memleketimizin dört bir yanında bilginin ve kalkınmanın öncüleri olmuşlardır. Hayatımızda başarılı olduğumuz her alanda öğretmenlerimizin emeği vardır.

Bu onurlu mesleğin malzemesi insandır. Bulunduğu her ortamda mum misali kendi yanarak etrafını aydınlatan öğretmenlerimiz, geleceğimizin teminatı çocuklarımızı ve gençlerimizi, çağımızın gereklerine ve ihtiyaçlarına göre, milli ve manevi değerlerimizi benimseyerek özümsemiş bir şekilde yetiştiren, kutlu görevin yılmaz temsilcileridir.

Üstlendikleri sorumluluklarla yarınlarımızı inşa eden öğretmenlerimizin tutuşturduğu eğitim meşalesi dün ve bugün olduğu gibi, yarın da geleceğin mimarları olmaya devam edeceklerdir. Şunu çok iyi biliyoruz ki, bugünün başarılı devlet insanları, bilimde ve fikir hayatında dünyaya yön veren kişileri dünün başarılı eğitimcilerinin eseridir.

Öğretmenlik; bedeli hiçbir maddi karşılıkla ölçülemeyecek kadar saygın, emek, sevgi ve fedakârlık gerektiren, sınırları okul ve sınıf duvarlarıyla çizilemeyecek, zil ile başlayıp bitmeyecek kadar kutsal bir meslektir.

Öğretmenlerimiz hiç kuşkusuz öğrencilerimizi, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirerek bilimi rehber edinen, çağı takip eden, eleştirel ve yaratıcı düşünme yetisi gelişmiş, aklını ve duygularını özgür iradesiyle yönetebilen, öz güveni yüksek, sorumluluklarının idrakinde, üretken, sanata duyarlı, hayata sevgi ve saygı ekseninde bakan, adil ve ahlaklı bireyler olarak yetiştirme gayretindeler.

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün 'Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet; henüz millet adını almak kabiliyetini kazanmamıştır' sözleriyle öğretmenlerin toplum hayatındaki önemini vurgularken, aynı zamanda öğretmenlere de önemli bir sorumluluk yüklemektedir.

Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk :

“ Benim asıl anlatılacak yanım, öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anlatın. Yoksa kazandığım, yaptığım öteki işlerle beni anlatmanız pek önemli değildir." sözleriyle, savaş alanlarında en güçlü düşman ordularına karşı zaferlerden, bir ulusu yok olmaktan kurtarıışıyla dünyanın takdirini kazanmış ününden değil de öğretmenlik yanının anlatılmasını istemekle, öğretmenin toplumları yücelten bir varlık olduğunu vurgulamıştır.

Çocuklarımıza bilgi edinme yöntemlerini öğretirken, idealleri olan, tekniği milletin ruhuyla harmanlayan, vizyonu olan bir nesil yetiştirmek, mutlu ve huzurlu bir toplum inşa etmek temel sorumluluğumuzdur. Sorgulayan, irdeleyen, dünyaya açık beyinler yetiştirmek hedefiyle hareket etmekteyiz.Millet bilincini yaşatabilmek için gençlerimize, milli kültürümüzü ve manevi değerlerimizi aktarmak başlıca görevimizdir. Toplumu kucaklayan, dünyayı algılayan, teknolojiyi kullanırken milletin değerleriyle uyumlu, milletin ruhuyla harmanlanmış; sevgi, şefkat ve merhametle yoğrulmuş, erdemli ve ahlaklı nesil yetiştirmek misyonuna da sahibiz.

Dünyadaki dönüşümü takip edebilen, demokrasi ve adalet duygusu gelişmiş, milli ve manevi değerlerini bilip onlara sahip çıkan, erdemli, hoşgörülü, insani değerlere bağlı, sorgulayıcı ve araştırmayı ilke edinmiş bireyler yetiştirme hedefimize, hiç şüphesiz öğretmenlerin gayret ve fedakârlıkları sayesinde ulaşılır.

Atatürk, yurdu dolaşırken bir köye gelir ve köy okuluna gider. Öğretmen ders anlatmaktadır. Atatürk´ü görünce ayağa kalkıp yerini vermek ister. Bunun üzerine Atatürk:”Hayır yerinize oturunuz.Dersinize devam ediniz. Eğer izin verirseniz biz de sizden yararlanalım. Unutmayınız ki Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.”der. Ülke için iyi öğrenciler yetiştirmek ancak öğretmenin saygınlığını koruyarak mümkün olabilir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmenlik mesleğini yapmış ve sınıfında Başöğretmenimiz Atatürk’ü misafir etmiş öğretmenlerimizin hikayelerini okumak ve dinlemekten büyük keyif alırım. Her hikayeyi sanki ben de yaşamış gibi hisseder; oralara, o zamanlara giderim. Büyük halam yani anneannemin halası tam anlamıyla bir Cumhuriyet öğretmeniymiş. Yıllarca Çanakkale Eceabat’tasınıf öğretmenliği yapmış, annemlere küçükken soğuk kış gecelerinde sobanın yanında anılarını anlatırmış. Çocukluğuma dair aklımda kalan, bu kutsal mesleği seçmemde de büyük etkisi olan en değerli anılarımdan ikisi ona aittir.

Büyük halamın öğretmenliğinin ilk yıllarında,1933 yılında Atatürk okullarına ziyarete gelmiş, sınıfına girip dersini dinlemiş ve çok nazik bir şekilde teşekkür ederek sınıfından ayrılmış. Büyük halam her anlattığında gözleri dolarmış; o an’ara gider; halen karşısında Başöğretmeni Ata’sı varmış gibi heyecanlanırmış.

“ Öyle bir gözleri vardı ki, sanki şimşekler çakıyordu. Hiçbirimiz gözlerinin içine bakamamıştık. Bakarsak gözlerinin içinde eriyeceğimizi düşünmüştük"diye anlatırmış. Annemler de her seferinde sözünü kesmeden ilk kez duyuyormuş gibi sessizce dinlermiş, belki daha değişik bir ayrıntı yakalarız diye. Şimdi ben de çocuklarıma anlatıyorum bu anlatılan anıları…

Yaşadığı dönemde gittiği bütün düğün, bayram ve özel günlerde milli kıyafetini giyer, eline Türk bayrağını alır, “Hoş Gelişler Ola Mustafa Kemal Paşa" marşı eşliğinde sahneye çıkar ve herkesi çoştururmuş. O zamanlar anneannemler böyle yapmasını çok tuhaf karşılarmış.Anneannem sonradan halasının aslında yaptığının ne kadar değerli, anlamlı ve özel bir ritüel olduğunu anlamış.

Yıldız Kenter diyor ki :

“ Öğretmen, hem can hem canandır.

O, yüreğimi kutsal bir sandık gibi açarken titreyendir.

Bana doğru eğilen, eğildikçe yükselendir.

Eldir.

Ayaktır.

Yürütendir.

Düşleriyle geleceği büyütendir.

Çocuktur, adım.

Tomurcuktur, umutlarım.

Hangi dalda açsam, o ışık arar bulur beni.

Anam gibi bağrına basar. Yar gibi sarar beni.

Bir çocuğun yüreği bir ana’ya bir yar’e bir de açılır öğretmene.

Bir çocuğun yüreği çiçek çiçek saçılır öğretmene.”

Bu vesileyle 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü en içten dileklerimle kutluyor; Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, ebediyete irtihal etmiş öğretmenlerimize Allah’tan rahmet, emekli ve halen görevde olan öğretmenlerimize sağlıklı ve huzurlu bir yaşam diliyorum.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.