Ey Nobel


Bilge Çağatay Azkın

Bilge Çağatay Azkın

13 Ağustos 2013, 10:25

Bilge Çağatay Nobel’i Yazdı...

 "EY NOBEL!"

"Sen nasıl barış ödülü veriyorsun?"

Nobel, Osmanlı-Yunan savaşı başlamadan önce, elleri çenesinde düşünceli bir fotoğrafa iliştirilmiş vasiyet bırakarak, yüreğinde kardeş acısıyla göçüp gitmiş bu dünyadan: "Varımı yoğumu, insanlığa ve bilime faydalı olanlara dağıtın..."

ASIL HEDEF KİM?

Başbakan'ın hiddetinden mezar taşları da alıyor nasibini.

Devam ediyor: "İlkeli ol! Sen nasıl adamsın ki, barış ödülü verdiğin Müslüman kadın Karman’ı Mısır'a sokmuyorlar?"  Türk kökenli bir aileden gelen Karman’ın Arap Bahar’ında etkin rol oynadığını ve geçen yıl Türk vatandaşı olduğunu not düşelim.

Yoksa  ‘kız-gelin güzellemesi’ mi yapıyor? Eğer öyleyse, hedefi başka bir isim olmalı. Listeyi tarıyorum: Tak! Nobel Barış Ödülü, 2009. O yıllarda Taliban ve İslami Cihad da Nobel’i şiddetle kınamış.

RAHMETLİ YANIT VEREMİYOR...

Rahmetli Nobel, Karman’ın neden sokulmadığı sorusuna yanıt veremiyor, zaten sorunun muhatabı da değil. Bende aynı insani duygularla kendisine soruyorum:

"Ey Nobel'e Seslenen Başbakan! Doğu Türkistan Mısır’ın ne tarafına düşer? Madem o kadar ilkelisiniz, başka bir Müslüman kadın, Türkiye'ye ana toprağım diyen Doğu Türkistan Türkleri lideri Rabia Kadir'i neden Türkiye'ye sokmuyorsunuz?" 

Neyse biz gene Nobel'e dönelim.

KİM BU NOBEL?

Genç yaşta beş dili sökmüş, dinamitin kâşifi şair, mühendis. Deneyleri sırasında küçük kardeşi de dâhil pek çok kişiyi ve binayı havaya uçurmuş. Mirası, yüz yılı aşkındır fizik, kimya, edebiyat, barış, tıp ve ekonomi dallarında insanlığa hizmet edenlere dağıtılıyor.

İSLAM TİPİ NOBEL?

Başbakan, madem Nobel'i beğenmiyor, her konuda model olduğu coğrafyaya neden bu konuda da model olup 'İslam Tipi Nobel Ödülleri' başlatmıyor?

Dünyaya sıfırı öğreten, cebire adını veren El-Harezmî’dir. Ardından, Ömer Hayyam şiirden artakalan zamanda 3.derece denklemleri çözmüş. Nobel ödülleri olsaydı bir zamanlar, El-Kanun la İbni Sina, mikrop tanımıyla Şemseddin tıp ödüllerini, güneş yılı ve geometri çalışmalarıyla Battani ve Kurra Fizik ödüllerini alırdı. Ardından gözlemevleriyle Takiyüddin Efendi...  

Takiyüddin Efendi’nin rasathanesinin, 'meleklerin bacaklarını gözetliyor" diyerek Kılıç Ali Paşa tarafından topa tutulduğunu not düşelim.

Bugün Müslüman dünya temel bilimlerde ölü taklidi yapıyor. Sömürülen dünyanın makûs talihini değiştirmek için bilimde bir isim öne çıkıyor: Dr. Abdüs Salam. O’nu anlatmadan önce, Sayın Maliye Bakanı’na bir kaç rakam verelim.

RAHMETLİ NOBEL TARAF MI TUTUYOR?

Son yüzyılda temel bilimlerde 110'u aşkın Yahudi asıllı bilim insanı bu ödülü alırken, bu sayı Müslüman dünyada sadece 2 kişi. İstanbul nüfusundan az Yahudi, nasıl bu kadar başarılı olabiliyor? Yoksa rahmetli Nobel taraf mı tutuyor?  Verilere bakalım:

İslam Konferansına üye 57 ülkedeki toplam üniversite sayısı 650 civarında. Bugün, sadece ABD'de 4 bin 140 üniversite var. 25-64 yaş arası üniversiteden mezun olma oranı Norveç'te yüzde 36, ABD'de yüzde 32 iken, bu oran İK üyesi ülkelerde sadece yüzde 2.

Einstein, Bohr, Hertz, Richter... Adam "ben bu atomu nasıl parçalarım" diye sabahlara kadar saçını başını yolarken, beriki, ya kadın bedeni ve içki kadehi üzerine nutuk atıyor, ya da Tarabya'daki yatlarında dansözlere petrol parası takıyor. Televizyon kumandasını da, çek yazdığı tükenmez kalemi de 'diğer' mucitler bulmuş. Kalp pilinden çocuk felci aşısına kadar bir dirhem katkısı olmamış.

Her yüz Nobel ödülünden birisi Müslüman dünyaya giderken, 20 tanesi Yahudi bilim adamlarına gitmiş. Zaten o 'yüzde bir' de kendi vatanında sürgün olmuş, dışlanmış. Tabi, 'ampulün' mucidi Edison ve telefonun mucidi Bell gibi, hiç bir dini tanımayan bilim adamları da yok değil.

MÜSLÜMAN DÜNYA BİLİMDE NEDEN ÖLÜ TAKLİDİ YAPIYOR?

Dünyadaki Müslüman nüfusu Yahudi nüfusunun 110 katı (1,6 Milyar) olmasına karşın Nobel Ödülü alan isim sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor. Bunlarında çoğu barış (6) ve edebiyat (2) alanında. Pozitif sonuç gerektiren temel bilimlerde ise sadece iki isim var: Kimyada Zevail (Kaliforniya Tek.) ve Fizikte Salam (Cambridge).  

Sorunun yanıtı "beni doğduğum topraklara gömün" diyen Salam'ın mezar taşında yazıyor. Bu 'lanetli' bilim adamının cenazesine devlet erkânından kimse katılmamış. Akıllara Neşet Ertaş’ın 'koşullu' cenaze töreni geliyor.

DR. ABDÜS SALAM

Müslümanların geri zekâlı olmadığını, sorunun kişilerde değil sistemde olduğunu kanıtlayan, Nobel fizik ödülü alan ilk ve tek Müslümandır.  Aristo'nun 'toprak-su-ateş-hava' dediği temel güçlerin yerine atom altı güçleri koyarak, bu güçlerin evrendeki dinamiği nasıl yönettiğine dair kuram geliştirir:

 'Barışın Hizmetkârı' anlamına gelen Abdüs Salam dört yaşında sökmüş okumayı. Kasabadaki fen bilgisi öğretmeni mıknatısla manyetizmayı anlatırken, "bir de elektrik kuvveti ve nükleer kuvvet var" dediğinde, “Öğretmenim, kasabamızda henüz elektrik yok" diye gülüşmüş çocuklar. Bir diğer olmayan da nükleer enerjidir. Kasaba okulundaki bu çocuk, çok uzaklardaki o enerjiyi bir gün ülkesine getirecek ve Pakistan'ı dünya üzerindeki dokuz nükleer güçten birisi yapacaktır. 

Sömürge ülkesi henüz Hindistan'dan yeni ayrılmıştır. Esirleri taşıyan bir gemiyle İngiltere'ye okumaya gider. Diğer öğrencilerden biraz yaşlıca ve esmerdir. "Birde onlar Newton'un ülkesindendir.”

DR. SALAM FUTBOL ŞUBESİNİN BAŞINA GETİRİLİYOR

Teorik fizikte Maxwell'den bayrağı O almıştır. Bursu biter, memlekete döner. Lahor Üniversitesi O'nu bir işe yarasın diye futbol şubesinin başına geçirir. Taliban'ın ve hükümetin baskılarına dayanamaz. Ölüm tehditleri almaya başlamıştır. Gandi, kendisine vatandaşlık önerir, kabul etmez. "Ya fiziği, ya ülkemi terk edeceğim. Fiziksiz yaşayamam" deyip yeniden İngiltere'nin yolunu tutar. Ardından İtalya.

İtalya’da, politik baskılardan dolayı ülkesini terk eden bilim adamlarına sahip çıkmak için Uluslararası Teorik Fizik Merkezini kurar. Tek amacı vardır; üçüncü dünya ülkelerinin sömürüden kurtulması için bilim insanı yetiştirmek.

Dr. SALAM NOBEL ALIYOR

"Parçacıkların Zayıf Etkileşimi" kuramıyla Nobel Ödülü kazanır. Bu kuramı, tanrı parçacığı Higgs’in de temellerini oluşturur. Dr. Salam, Nobel Ödül Töreni'ne pencabi kıyafetiyle katılır ve konuşmasında Kuran’dan alıntılar yapar. Ülkesindeki siyasiler için bunlar yetmez.

Üçüncü dünya ülkelerinin kurtuluşunun pozitif bilimlerde olduğuna inanan Dr. Salam’a göre bilim adamları, sömürü-yoksulluk-cehalet döngüsünü kırmak için gerekirse politika da yapmalıdır.

MEZAR TAŞINDAN “MÜSLÜMAN” İBARESİ SİLİNİYOR!

Ölümünden sonra adı, İsviçre yollarına ve İtalya’da kurduğu merkeze verilir. Acıdır ki, memleketi Pakistan'da adı bir sokağa bile verilmez. Hatta bırakın adının verilmesini, kendi ülkesinde istenmeyen adam olur, okul kitaplarından adı çıkarılır. 1974 yılında O'nun için Anayasa değiştirilir; mezhebi, camileri ve ezanı yasadışı sayılır. Mezarı tartaklanır, kazınır. Mezar taşındaki "Nobel Bilim Ödülü'nü alan ilk Müslüman" ifadesinden, "Müslüman" ibaresi silinir.   Kuran okuması, bilime ve ülkesine katkısı hiç önemli değildi. O bir Ahmedi'ydi. Not düşelim, halen yeryüzünde Ahmedi inancını benimseyen 5 milyon Müslüman var.

Hem Anadolu coğrafyasında hâkim olan dışındaki 'diğer' inanç ve düşünce sistemlerini yok sayıp aşağılamanın tarihsel ağırlığının kavranmasına, hem de üzerimizdeki toprağın atılmasına katkı sağlaması dileğiyle.

Bilge Çağatay AZKIN


Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.