I.İNÖNÜ MUHAREBESİ(6-10 OCAK 1921)


Nurhan Acar Azkın

Nurhan Acar Azkın

10 Ocak 2022, 11:51

Ulusumuza bağımsızlık yolunda güç veren, Kurtuluş Savaşı’mızın ilk durağıI.İnönü Muharebesi’nin100. yıldönümünü kutlamanın engin coşkusu ve onuruyla başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşları, I. ve II. İnönü Savaşları ile bu milletin “makus talihini” değiştirmişİsmet İnönü’yü vekahraman Mehmetçiğimizi rahmet, şükran ve minnetle anıyoruz.

Yunanlılar, yeni kurulmakta olan Düzenli Ordu'nun etkinliğine fırsat vermemek, o dönemde demiryolu ulaşımı açısından son derece önemli konumda bulunan Eskişehir'i almak,Sevr Antlaşması'nı TBMM’ye kabul ettirmek,Ankara’yı ele geçirerek TBMM’yi dağıtmak, Çerkez Ethem'i desteklemek suretiyle kargaşa ortamından faydalanarak Anadolu içlerine doğru ilerlemek, Şark Meselesi kapsamında Türkler’i Anadolu’dan atmak amacıyla İnönü mevziilerine gelmişti.

O günlerde Türk ordusuna subay olarak katılması yönünde yapılan teklifi reddeden, Batı Cephesi Komutanlığı’na atanmayı arzulayan Çerkez Ethem de TBMM’ye karşı  isyan etmiştir. Bu gerginlikten yararlanmak isteyen Yunan güçleri mevzilerinden çıkarak, 6 Ocak 1921’de Anadolu’nun içlerine doğru saldırıya geçerek muharebeyi başlatmıştır. Yunanlıların harekete geçmesiyle Çerkez Ethem de taarruza başlamıştır.8 Ocak günü Çerkez Ethem, Yunanlılara sığınmıştır. Çerkez Ethem’in yanında bulunanlardan 25 subay ve askerlerinin yarısı Türk ordusuna sığınmıştır.

9-10 Ocak tarihlerinde İnönü mevzilerinde taraflar arasında 36 saat süren bir çarpışma yaşanmıştır. Bu çarpışmalarda Türk kuvvetleri yer yer taarruzu püskürtme noktasında başarı sağlamışlarsa da genel olarak taarruz Yunan kuvvetlerinin üstünlüğü ile gelişmiştir. Muharebenin genelinde Yunan kuvvetleri üstünlük sağlamış olmalarına rağmen bu üstünlüklerini sürdürememişler ve ani bir karar ile geri çekilmeye başlamışlardır. Yunan ordusu geri çekildikleri yerlerdeki birçok insanı katletmiş, kadınların ırzına tasallut etmiş, köyleri yağmalamış, zahire, yiyecek ve canlı hayvanları da beraberinde alıp götürmüştür.

“Çukurhisar-Poyra-Gündüzbey-Kızılsaray-Bozoyük-Bozalana-Karaağaçİnönü-Eskisaray istikametinde meydana gelen muharebede Türk Genelkurmayı’na Göre subay ve nefer olmak üzere toplam 121 şehit verilmiştir. Yaralı sayısı ise 12’si subay olmak üzere toplam 97’dir. 34 asker ise esir düşmüştür. Yunan Genelkurmayı’na Göre I. İnönü Muharebesi’nde Yunan Ordusu’nun Kayıpları ölü sayısı subay ve nefer olmak üzere toplam 57, Yaralı sayısı ise 8’i subayı 100’ü nefer olmak üzere 145’tir. Yunan Ordusu’ndan esir olanlara dair bir rakam paylaşılmamıştır.

1.İnönü Savaşı’nı günümüzde şehit ve gazi sayısı ile bağdaştırıp yok saymaya çalışanlar da var şüphesiz. Ancak, bir savaşın önemi,katılanların, ölenlerin ve silahların sayısı ile değil; askerî, sosyal vesiyasal sonuçları ile değerlendirilir. Turgut Özakman “Millî Mücadele’nin önemini ölü sayısı ile açıklamaya çalışıyorlar. Hayretlik ve ibretlik bir yaklaşım. Bir mücadelenin önemi ile katılanların, ateş gücünün ve ölenlerin sayısının ne ilgisi var? İki yanın savaşçılarının toplamı 2.000 kişi olduğu Bedir Savaşı, tarihin en önemli savaşlarından biridir. Enver Paşa’nın yönettiği Sarıkamış Taarruzu ise, 100 bine yakın kayba mal olmuş ve hiçbir işe yaramamıştır.der.

Kurtuluş Savaşı’nda gerçek olan, yalnızca Türk-Yunan çatışması değildir.Taraflardan biri Yunan’ın nezdinde, Avrupa politikasını elinde tutan İngilizler dolayısıyla bütün Hristiyan Avrupa’dır.(Haçlı güruhudur.) Bir başka ifadeyle Milli Mücadelemiz, “Şark Meselesi”nibitirmeye yönelik atılan adımdır, 1.İnönü Muharebesi de ilk zaferdir.

Savaşın o günlerde kamuoyunda yankıları iki hükümet açısından da farklı yorumlanmıştır. İstanbul Hükümeti’nin Anadolu Direnişi'ne karşı olan kesiminde, savaşın kazanılmasından duyulan memnuniyet sergilenirken, savaşı kazanmanın kesin çözümler getiremeyeceğine inanılmaktadır. Bu noktadan hareketle İtilaf Devletleri'yle özellikle de İngiltere ile bir an önce anlaşmak ve uzlaşmak gerekmektedir. Anadolu basınında birçok yerlerden çekilen kutlama telgraflarının yanısıra, yurt sathında da bayram sevinci ölçüsünde coşkulu gösterilerin düzenlendiği haberleri yer almıştır.

Meclisin 13 Ocak günkü oturumunda özellikle İnönü başarısı büyük coşku içinde kutlanmıştır. Birçok milletvekili tarafından zaferi değerlendiren konuşmalar yapılmıştır. Fevzi Paşa ve M. KemalPaşa’nın değerlendirmesi şöyledir:

Fevzi Paşa: “…İnönü Muharebesi düşmanın felaketiyle neticelenmiş ve BMM’nin genç ordusu, daha henüz ikmal olunmamış ordusu ilk rüştünü bu suretle ispat etmiştir… Millet bu azim ve iradeyi, bu vahdet (birlik) ve tesanüdü (dayanışma) gösterdikçe inşallah, gelecek genç ordumuz, daha kuvvetli olacak ve kemale erecek,düşmanlarımıza her arzumuzu kabul ettirecektir…”

M. Kemal: “… Milletimiz bugün, bütün mazisinde olduğundan daha çok ve ecdadından daha çok ümitvardır. Bunu ifade için şunu arz ediyorum.Kendilerinin tabiri veçhile cennetten vatanımıza nigȃhban (gözcü,bekçi) olan merhum Kemal (Namık Kemal) demiştir ki:

Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini,

Yok mudur kurtaracak bahtı kara mȃderini.

İşte ben bu kürsüden bu meclis-i ȃlinin Reisi sıfatıyla, heyet-i ȃliyenizi teşkil eden bütün azanın her biri namına ve bütün millet namına diyorum ki:

Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,

Bulunur kurtaracak bahtı kara mȃderini.

İsmet Paşa, gerek anılarında gerekse konuşmalarında birçok defa I. İnönü Muharebesi’nde çok büyük çarpışma olmadığını ifade etmiş, bu muharebeyi mütevazı ölçüde bir muharebe olarak tanımlamıştır.Askeri açıdan mütevazı ölçüde bir muharebe olan I. İnönü Muharebesi, TBMM Hükümeti için sonuçları açısından son derece önem arz eden bir başarı olmuştur.TBMM Hükümeti, içerdeki en güçlü muhalefeti tasfiye etmiş, iktidarını kuvvetlendirmiş, geleceğini ise güvence altına almıştır.

I. İnönü Muharebesi’nden sonra düzenli ordu rüştünü ispat etmiştir. TBMM, Teşkilatı-ı Esasiye Kanunu ile İstiklal Marşı’nın kabulü, Afganistan ile dostluk, Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması’nı imzalayarak devletleşme yolunda çok önemli adımlar atmıştır. TBMM Hükümeti, Londra Konferansı’nda İstanbul Hükümeti’ne ve İtilaf Devletleri’ne siyasi varlığını kabul ettirmiş, milli hareketin temsilcisi olarak Türk halkının gözünde meşruiyet kazanmıştır. Bu tarihlerden sonra Mustafa Kemal ve TBMM Hükümeti’nin gücü artığından İstanbul Hükümeti daha ihtiyatlı davranmak zorunda kalmıştır.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.