Milli Mücadele sürecindeki son büyük adımımız; güzel İzmir’imizin Yunan işgalinden kurtuluşunun 100. yıldönümünde, büyük önderimiz M. Kemal ve ordumuzun elde ettiği büyük zaferi bir kez daha gururla kutlamanın onurunu yaşıyoruz. Bu mutlu günde, zaferi bize yaşatan Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere silah arkadaşları ile kahraman ordumuzu şükran, minnet ve rahmetle anıyoruz.
M. Kemal, Büyük Taarruz ve Başkumandanlık Meydan Muharebesi zaferinin ardından askerlerimize “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” talimatını verdi. Bu emir doğrultusunda üç koldan ilerleyen Türk ordusu; 1 Eylül'de Uşak'ı, 2 Eylül'de Eskişehir'i, 6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'i, 7 Eylül'de Aydın'ı, 8 Eylül'de Manisa'yı geri aldı. İşgalci askerlere son darbe ise İzmir’de vuruldu.
9 Eylül günü İzmir’in durumu şöyledir: “Türk süvarilerioldukça düzenli bir şekilde saat 11 sularında kente girmişler, yine düzenli bir yürüyüşledoğruca Vilayet Konağını tutmuşlardı. Kentte hiçbir karışıklık olmamıştı. YalnızErmenilerle Rumlar Türk süvarilerine birkaç el bomba atmışlardı. Bombalardan birininbir Türk subayıyla birkaç eri yaralamış olmasına rağmen Türk süvarileri karşılıkvermemişler saflarını bozmadan yürümüşlerdi. Ermeni Rum hainlerinin, bu tahrik edicidavranışlarına karşın muzaffer Türk ordusu bir kez daha İngiliz Konsoloslarının gözleriönünde Türkün ruh yüceliğini göstermişlerdir. Üzerine ateş edilen bir ordunun hiçbirkarşılık vermeden yürüyüşe devam etmesinin tarihte pek örneğine rastlanmasa gerekir.Türk süvarisinin İzmir’e girişinden sonra, tam bir tümenle Nurettin Paşadaİzmir’e gelmişti. Böylece İzmir’in kurtuluşu tamamlanmış oluyordu.
Mustafa Kemal, 9 Eylül 1922 Cumartesi günü beş altı otomobille Bel Kahve denilen yere gelmiş,buradan Kadifekale’de al sancağın dalgalandığı İzmir’i dürbünle seyretmiş,büyük devletlerin karma donanmasının körfeze demirlediğini izlemiş ve havakararıncaya kadar burada kaldıktan sonra yakındaki Nif kasabasına gitmiştir.
İzmir’de asayişsağlanmıştı. Ayrıca Yunanlıların İzmir ve çevresindeyaktığı ve yıktığı kasabalarla köylerimizin durumu içler acısı haldeydi. Dağlara çıkarak canlarını kurtaran Türk halkın ihtiyaç içinde idi. Ordumuzda bir taraftan bu ihtiyaçlara şefkatle yetişmeye çalışıyordu. Acıveren manzaralara rağmen bütün İslam ve Türk memleketlerinde olduğugibi İzmir’de heyecan içindeydi: İsmet Paşa’nın Vakitgazetesi muhabiriyle görüşmesinde bu durumu şöyle ifade eder; “Yunan ordusununAnadolu’da yaptığı yıkımın bir milyar altın lira kadar olup Anadolu’da 250.000 ev, Yunanlılar tarafından yakılmış, yapılacak ciddi bir tahkikatta daha pek çokzararın ortaya çıkacağı aşikardır. Geçtiğimiz yerlerde harabeler gördük. Zaferin
neşesini duyamadık. Aman İzmir’e olsun sağlam girelim; elem duymayalım dedik; ne
çare; kader, olmadı”
10 Eylül 1922 tarihli İleri gazetesinde ise: “Teslimmüzakerelerinden sonra süvarilerimiz dün akşam İzmir’e girmişlerdir. İzmir bugünGazi Başkumandanımızı bekliyor. Şehirde resm-i geçid yapılacak.” Şeklinde haberi yapılmıştır. Yüzbaşı Şerafettin Bey komutasındaki süvariler kılıç çekerek dörtnalakordon boyuna, pasaport iskelesine gelmişler, burada bir Rum’un attığı bombaile yaralanan Şerafettin Bey, durumunu önemsemeyerek İzmir Hükümet
Konağına Türk Bayrağını çekmiştir.Türk süvarilerinin farklı noktalardanİzmir’e girişi ve Yüzbaşı Şerafettin’in Hükümet Konağı’na bayrak çekişi Türkkamuoyunda sevinçle karşılanmıştır.
15 Mayıs 1919 günü İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali Kuva-yı Milliye ruhunu ortaya çıkarmış, Türk halkı topyekün mücadeleye başlamıştır. Bugün Milli mücadele açısından dönüm noktası olmuş, 9 Eylül 1922tarihi de yeni kurulan Türk devletinin umutlarını müjdelemiştir. İzmir işgalden kurtulduğu gün bayramsevinci içerisindedir.
Sözlerimi duayen tarihçimiz İlber Ortaylı’nın bu zaferin önemi ile ilgili sözleri ile bitirmek isterim: "İzmir'i kaybettiğiniz an, eski Türkiye'nin tadını kaybedersiniz, yurdunuzu kaybedersiniz, dilinizi kaybederseniz. Onun için üstünde durmamız gerekir."
