KIBRIS BARIŞ HAREKATI


Nurhan Acar Azkın

Nurhan Acar Azkın

31 Temmuz 2021, 12:15

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatının 47. yıl dönümünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucu cumhurbaşkanı büyük mücahit Rauf Raif Denktaş’ı, ebediyete göçen kahraman Mehmetçiğimizi, kahraman mücahitlerimizi, saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz.
 
Kıbrıs tarih boyunca birçok uygarlığın hedefinde olmuştur. Ancak en uzun süre barış ve huzuru 308 sene Türk yönetiminde yaşamıştır. 1571-1878 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin kesintisiz egemenliğinde kalmıştır. Daha sonra 1878’de İngiltere’ye kiralanmıştır. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nı bahane eden İngiltere adayı ilhak etmiştir. Ada halkına her daim iyi davranan Türk yönetimi, adadan ayrılınca, Türk ve Rumlar arasında da büyük ayrılıklar yaşandı.
 
Yunanistan’dan gelen Albay Grivas 1955 yılında EOKA terör örgütünü kurmuş ve Ada’daki şiddet eylemleri giderek artmıştır.1955-1958 döneminde Kıbrıslı Türkler 33 karma köyü terk etmek zorunda kalmışlardır. İngiltere bu durumda,1956’da,sadece Rumların değil, aynı ölçüde Kıbrıs Türklerinin de “self determinasyon” hakkı bulunduğunu ve bu çerçevede taksim talebinin de geçerli bir seçenek olduğunu açıklamıştır.
 
1960’lar boyunca Enosis yanlısı EOKA’nın, adadaki Türkleri yok etmeyi amaçlayan AKRİTAS Planı nedeniyle yüzlerce Türk katledildi. 21 Aralık, 1963 ‘Kanlı Noel’de Rumlar Kıbrıs’lı Türklere saldırır. Bunun neticesi olarak on binlerce Türk 113 köyden ayrılmak mecburiyetinde kalırlar.

            Bu elim olaylar üzerine 20 Temmuz 1974 tarihinde TBMM’deki gizli oturumda Başbakan Ecevit, TSK’nın Kıbrıs’a barış, huzur ve özgürlük getirmek Kıbrıs Devleti’nin bağımsızlığına ve anayasal düzene yöneltilen saldırıyı bertaraf etmek ve adadaki Türklerin haklarını ve güvenliğini güvence altına almak için giriştiği harekâtın 20 Temmuz sabah erken saatlerde başladığını bildirdi.
 
Türk halkı harekâtı Başbakan Bülent Ecevit’in demeçlerinden öğrenmişti. TRT’nin yayınladığı bir demecinde Ecevit şunları söylüyordu: “Bu harekât milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı olsun. Umarım ki, kuvvetlerimize ateş edilmez ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, Türklere de Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz…………”
 
Rauf Denktaş 20 Temmuz sabahı bekleyişi şu acı hatıralarla anlatıyordu; “Şafak geç doğuyordu o gün. Çünkü aramızdaki saat farkı nedeniyle biz onları bir saat daha erken bekliyorduk ve o 60 dakika sanki 60 saat olmuştu. Şakaklarım zonklamaktaydı. Girne Dağları’nı özlem ve heyecanla gözlerken Girne Dağları ve aramızdaki deniz, bize en acılı, en korkulu günlerimizde “bekledim de gelmedin” şarkılarını dinletip, halkımızın acısı ile alay edenlere ümit ve cesaret veren o dağlarla o deniz. Makairos’un 1964’te söylediği sözleri hatırlıyorum: Erenköy’ Yunan alayı, topçu birlikleri ve zırhlıları ile yüklenmişti, Rum Yunan ikilisi, beş köyden sökülüp daracık bir bölgeye sıkıştırılmıştık. Sonumuz gelmişti artık. Tek ümit Anavatan Türkiye’nin müdahalesiydi……..”
 
 
 
Bütün bu gelişmelerden sonra 20 Temmuz 1974’te Türk Silahlı Kuvvetleridenizden ve havadan adaya çıkarma gerçekleştirdi. 22 Temmuz akşamı ateşkesyürürlüğe girdiğinde Türk Kuvvetleri Girne-Lefkoşa yolunu kontrol altına almışlar veGirne kıyılarında da bir genişleme yapmışlardı. Ancak bu durum, askeri taktik açıdandezavantajlı bir pozisyon sağlıyordu. Bu dönemde Türkiye adaya 300 tank ve 40.000 asker çıkarmış bulunuyordu.
 
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere, 25 Temmuz’da İsviçre’nin Cenevre kentindetoplanarak 30 Temmuz’da Cenevre Deklarasyonu’nu imzaladı. Bu deklarasyona göre;
* Kıbrıs’ta 1960 anayasa düzeni yeniden kurulmalıdır.
* Taraflar kontrol ettikleri alanları büyütmemelidir.
* 30 Temmuz ateşkes çizgisinde BM kontrol bölgesi kurulacaktır.
* Rum çemberindeki Türk bölgelerinden Rum kuvvetleri çekilecek, buralar BMkorumasına bırakılacaktır.
* Anayasal düzenin sağlanması yolunda Rauf Denktaş cumhurbaşkanıgörevlerini yürütecektir.
 
Rumlar ateşkesi ihlal etti. Cenevre'deki görüşmelerden bir sonuca bağlanamayınca dönemin başbakanı Bülent Ecevit, dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş'e ''Ayşe Tatile Çıksın'' parolasını iletti. Ayşe, Cenevre konferansına katılan dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş'in kızının adıydı. 14 Ağustos 1974 günü saat sabah 04:30'da Kıbrıs'taki Türk birlikleri harekete geçti.Harekatın amacı doğuda Magosa ve batıda Lefke'ye kadar olan bölgelerin, Rum işgalinden kurtarılmasıydı.
 
15 Ağustos 1974'te Kıbrıs'ın yüzde 38'i ele geçirildi. Rum kuvvetleri bu gelişmeyle beraber geri çekilmek zorunda kaldı.İkinci harekat sayesinde Türkiye adada Türkler için daha geniş sınırlar çizdi ancak dünya nezdindeki meşruluğunu yitirdi. İkinci harekatın sebeplerinden biri de adada Rumların Türk askerlerine olan taciz ve saldırılarıydı ancak Rumların yenilgisi açık ve ortadayken dünyanın geri kalanı buna önem göstermedi.
 
1974 Barış Harekatıyla Kuzey Kıbrıs Yeşil hatla kurtarılmıştır. Bayrağı devir alan Rauf Denktaş, Adanın ve Türk Milletinin Milli Kahramanı olarak 1983 yılında, Dünyaya örnek olacak şekilde KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı olmuştur. 
 
Genelkurmay Başkanlığı arşivinde(ATESE Arşivi) yer alan resimlerde, elleri tetikte bekleyen Mehmetçik ile indirme ve çıkarma harekatlarının detayları, çıkarma gemilerindeki Türk askerlerini, zırhlı birliklerin adadaki ilerleyişini, halkın Türk askerine sevgi gösterilerini, askerlerin cephedeki görüntülerini görebiliriz.
 
Özetle; Dünya birinci harekatı hukuki müdahale olarak gördü, ikincisini ise bir toprak işgali olarak algıladı. Harekattan tam 40 yıl sonra 2014 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu ikinci harekat nedeniyle Türkiye'yi Rum kesimine 90 milyon Euro manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Türkiye bu kararın bağlayıcı olmadığını ileri sürerek tazminatı ödemeyi reddetti.
 
Rum kesimi o günden bu yana Türklerin ayrı bir devlet değil sadece kendi devletleri içerisinde bir azınlık olduğunu ve azınlığın kendi cumhuriyetlerinin bir iç sorunu olduğu tezini işliyor. Bu pozisyon 1983'ten bu yana değişmiş değil. Kıbrıs’ta arzulanan uzlaşma Rum halkı kadar Türk halkının da eşit egemenlik hakkına sahip olduğunun kabulü ile mümkün olacaktır.

Adada köklü çözümden kaçan Türkler değil Rumlardır. Türk Halkının isteği yaşanan tüm zorlukları göğüsleyerek, şehitler vererek canları pahasına 15 Kasım 1983 yılında kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılması ve Anavatanımızın fiili garantör olarak, Türk halkının güvenliğini bu gün olduğu gibi her zaman sağlamasıdır.
 
Ne Mutlu Kuzey Kıbrıs Bağımsız Türk Devletini kuranlara,
Ne Mutlu Kuzey Kıbrıs Türk halkımızın haklarını büyük bir inançla ve kararlılıkla savunanlara
Ne Mutlu Türk’üm Diyene.”
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.