KÖPRÜLERİMİZ VE SEL BASKINLARI


Nurhan Acar Azkın

Nurhan Acar Azkın

21 Ağustos 2021, 11:54

Medeniyetler beşiği olan Anadolu; toplumların haberleşme,askeri, ticaret gibi ulaşıma dayalı ihtiyaçlarının sağlanması amacıyla bir uçtan bir uca yol ağları yani köprüler ileörülmüştür. Köprüler, geçmişte kullanılan
güzergahlar konusunda da bilgi üretmeye yarayan mimari yapılardır.
 
Anadolu’da coğrafi durum göz önüne alındığında irili ufaklı çok sayıda nehirmevcuttur.
Askeri ve sosyal amaçlı inşa edilen köprüler, Anadolu’daeski çağlardan beri başlangıçta basit ve ahşap olarak, daha sonra ise yarım daire ve sivrikemerli düzgün kesme taş tekniğiyle yapılmışlardır.
 
 
Anadolu’da Roma ve Bizans İmparatorlukları, Anadolu Selçuklu  ve Osmanlı Devleti dönemlerinden çok sayıda taş köprü bulunmaktadır. İlk köprüler, karşı tarafa uzatılan uzun taş ve ağaçlar şeklindeydi. Zamanla ahşap ve kâgir köprüler yapıldı. 19. yüzyılın sonlarından itibaren ise metal ve betonarme köprüler ortaya çıktı.
Köprülerin yapım süreci şu şekilde ilerlerdi: Köprünün yıkılmaması için kemerlerin basınç merkezi dikkatli yapılır, akarsuyun köprünün ayaklarını oynatmaması için de ayaklar sağlam şekilde zemine oturtulurdu. Toprak, sağlam zemine ulaşılıncaya kadar kazılırdı. Eğer sağlam zemin bulunamıyorsa ahşap kazıklar çakılıp, başları kurşunla pekiştirilmiş demir kenetlerle bağlanırdı.
 
Köprüler kemerli olduğu için günümüzdeki düz köprülerde olduğu gibi akarsuyla gelen ağaç ve diğer malzemeler birikip köprü yıkılmazdı. Ayrıca mimarlar köprü ayaklarının akarsuyun geldiği yönüne doğru “sel yaran” veya “mahmuz” denilen gemi burnu gibi çıkıntılar yaparlardı. Sel yaranlar, gelen suyun ayakların altını oymamasını sağlar ve buralara ağaçların takılmasını önlerdi.
 
Akarsuları geçişte, öncelikle askeri ulaşım ve ticaretin geliştirilmesine hizmet eden bu köprüler, gerek taşkın akışlarıyla ilişkileri, gerekse akarsu yatağındaki ayakları açısından, birer su yapısı niteliğini de taşımaktadır. Kimileri yüzlerce, kimileri ise binlerce yıldır insanlığa hizmetlerini sürdürmektedirler. Zamanlarının bilim, sanat ve deneyiminin sessiz tanıkları olan köprüler, su mühendisliği, malzeme, yapı teknik ve teknolojileri ile mimari estetik özellikleri bir arada bulunduran yapılardır.
 
Artuklular tarafından 1147'de inşa edilen Diyarbakır-Silvan arasındaki Malabadi Köprüsü, Anadolu’da yapılan ilk köprüdür ve bugün sağlam bir biçimde ayaktadır.Türkiye Selçukluları tarafından yapılmış birçok köprü de ayaktadır: Kızılırmak üzerinde Kayseri Tekgöz Köprüsü, Afyonkarahisar demiryolu istasyonu yakınında Altıgöz Köprüsü, eski Ankara-İstanbul yolunun başında Akköprü, Tokat'ta Taşköprü, Kırşehir-Aksaray arasında Kesikköprü Anadolu’da 12-14.yüzyıllar arasında inşa edilmiş köprülerdir.
 
Osmanlı döneminde askeri seferler sırasındaulaşımı sağlamak için kısa sürede yapımı tamamlanan ahşaptan geçici köprüler yapılırdı. Mimar Sinan, Kanuni’nin mimarbaşılığa tayin edildikten sonra 364 mimari eseri olağanüstü güzellikte ve heybette inşa etmiştir. Mimar Sinan’ın bizzat planını çizerek yapım aşamasını gözlemlediği köprüler; Büyükçekmece Köprüsü, Silivri Köprüsü, Mustafa Paşa KöprüsüSokolluMehmed Paşa Köprüsü (Çorlu), Kapıağası Köprüsü (Haramidere), SokolluMehmed Paşa Köprüsü (Alpullu-Sinanlı) SokolluMehmed Paşa Drina Köprüsü (Bosna-Vişegrad)
 
Hiç şüphesizbüyük doğal afetlerde bu köprülerin de yıkıldığı zamanlar olmuştur. Örneğin; 1563'teki büyük İstanbul selinde Silivri, Küçükçekmece ve Büyükçekmece ile Harami Deresi'ndeki köprüler yıkılmıştır.Depremlerin, barajların, değişken su akışlarının,yoğun taşıt trafiği gibi unsurların yarattığı etkiler karşısında dayanımını yüzyıllardır ayaktakalarak kanıtlamış olan tarihi kemer köprülerkimi 900, kimi 800, kimi ise 200 yıldır hala ayaktadır.
 
Bir hafta önce yaşadığımız Bozkurt, Sinop, Bartın sel felaketlerinin etkisinin büyük olması; Ezine Çayı'nın yatağındaki yapılaşma, hatalı köprü inşaatı, dere yataklarına müdahale veormanlardan yapılan kesimlerin de etkisinden kaynaklanmaktadır.
 
Geçmişten günümüze tarihi miras değerinde olan köprülerin orijinal özellikleriyle korunabilmesi, gerekli bakım ve onarım işlemlerinin yapılması, dere yataklarının ıslahı ve geleceğe güvenle aktarılması milli ödevimiz ve vazifemizdir.
 
Sel felaketinde yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Selden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
 
 
 
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.