KÜTAHYA-ESKİŞEHİR MUHAREBELERİ (10-24 TEMMUZ 1921)


Nurhan Acar Azkın

Nurhan Acar Azkın

24 Temmuz 2020, 11:32

Yunanlılar, İnönü Savaşlarının intikamını almak, Sevr antlaşmasını tekrar uygulamaya koymak ve TBMM'yi dağıtmak için İnönü-Kütahya Döğer mevziini tutmuş olan ordumuza tekrar saldırıya geçti.

14–18 Temmuz günlerinde Kütahya-Nasuhçal mevzilerinde çok şiddetli çarpışmalar oldu. Ancak personel ve lojistik bakımdan üstün durumda olan Yunan kuvvetleri karşısında bu mevzilerde kesin bir sonuç elde edilemeyeceği anlaşınca geri çekilmenin uygun olacağı düşünüldü.

 

Yunanlılar Türk Ordusu’nun işinin bittiğini, geriye kalan enkazının tamamen yok edilmesinin uzun sürmeyeceğini zannediyorlardı. Yunan Kralı gerçek durumu ancak 29 Temmuz’da Kütahya’da yapılan toplantıda öğrendi. General Populos “Türkler yok edilmemiştir, yalnız kayıpları çoktur. Amacın elde edilmesi için Ankara ve Kızılırmak’a kadar ilerlemek lazımdır. Türkler Eskişehir’den çekildikten sonra barış istemediler.” diyerek gerçeği anlatıyordu. Birçok Yunan generali Türk Ordusu’nun bozularak kaçtığını düşünürlerken Prens Andreas, Türklerin düzenli bir şekilde çekildiklerini belirtiyordu.

 

Batı Cephesi birlikleri, 18 Temmuz 1921 akşamı Eskişehir’in doğusu-Seyitgazi hattına çekildi. Ancak düşman kesin sonuca ulaşmak için ileri harekatını sürdürerek Eskişehir ve güney kesimine yanaştı ve 20/21 Temmuz akşamı bütün cephede Türk kuvvetleriyle temasa geçti. Yunan kuvvetlerinin aldığı mevzi durumu, Türk taarruzu için uygun bir durum olarak değerlendirildi ve Türk kuvvetleri 21 Temmuz’da Yunan güçlerine karşı Eskişehir istikametinde taarruza geçti. Taarruzun ilk saatlerinde Türk kuvvetleri başarılı oldu. Ancak Yunan birlikleri toparlanarak Türk taarruzunu durdurdular. Türk kuvvetleri, mevzileri tutmakla birlikte, Yunanlıların cephenin yan ve gerilerinde gittikçe etkili olmaları üzerine, geri çekilmek zorunda kaldılar. 21 Temmuz’da başlayan Eskişehir Muharebesi Batı Cephesi birliklerinin 25 Temmuz’da Sakarya gerisine çekilmesiyle sona erdi.

 

Atatürk, Nutuk’ta  orduların Sakarya’nın doğusuna çekilmesini zorunlu kılan nedenleri iki başlık altında ifade eder. İlk neden, iki ordu arasındaki “kuvvet, vesait ve şerait nispetsizliği" olarak görülür. Buna göre insan, tüfek, makinalı tüfek ve top sayısı itibariyle Yunan ordusu Türk ordusuna göre daha üstündü. Sakarya’nın doğusuna çekilmek suretiyle Yunan ordusu “hareket üslerinden uzaklaşacak ve yeniden menzil hatları tesisine mecbur olacak”tır. Böylece Türk ordusu toplu halde daha elverişli koşullar altında savaşmak imkanı bulacaktı. Bu geri çekilmenin en büyük maddi etkisi Eskişehir gibi önemli bir mevkiyi düşmana terk etmek, en büyük manevi etkisi ise bundan dolayı oluşan moral bozukluğudur.

 

Bu yenilgi karşısında TBMM’nde sert eleştiriler, suçlamalar, komutanlar aleyhinde suçlamalar başlıyordu. Bu yenilgi Milli Mücadele’nin en kritik anlarından birinin yaşanmasına yol açtı. M. Kemal’in 24 Temmuz’da gizli oturumda Meclis kürsüsünden Ankara’nın gerekirse boşaltılacağından söz etmesi büyük heyecan yarattı. M. Kemal’e karşı olanlar “Ordu nereye gidiyor, ulus nereye götürülüyor? Bu hareketin elbette bir sorumlusu vardır; o nerededir? Onu göremiyoruz. Bugünkü acı ve feci durumun gerçek sorumlusunu ordunun başında görmek isterdik.” diyorlardı. Fevzi Paşa, Genelkurmay Başkanı olarak tek sorumlunun kendisi ve hesap vermeye hazır olduğunu söylemesine rağmen Meclis’te ki heyecan yatışmamıştı.

 

Kütahya-Eskişehir muharebelerinde iki önemli durum dikkati çekmektedir. Birincisi; Yunan Bursa grubunun geç harekata başlaması sebebiyle Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa'nın birliklerin kullanılmasında tereddüte düşmesi neticesi ortaya çıkan ağır yenilgidir. İkincisi ise; birliklerin yaya olmaları sebebiyle iç hat manevrasının sağladığı avantajlardan istifade edilememesidir

Kütahya-Eskişehir Muharebeleri, yeni kurulan düzenli ordunun ’nde kaybettiği tek savaştır.

 

Afyon, Eskişehir ve Kütahya Yunanlıların eline geçmiştir. Ordunun daha fazla zayiat vermesini istemeyen , orduyu Sakarya Nehrinin doğusuna kadar çektirmiştir. Savaşın kaybedilmesi TBMM’ye olan güveni sarsmış, Meclisin Kayseri’ye taşınması ve ’ye dönülmesi gündeme gelmiştir. Yunan ordusu Sakarya Nehrine kadar ilerlemiştir. Durumun ciddiyeti hızlı ve doğru kararlar alınmasını gerektirdiği için 5 Ağustos 1921’de “Başkomutanlık Kanunu” çıkarılmıştır.Bu kanunla Mustafa Kemal, Başkomutan seçilmiş ayrıca Meclis tüm yetkilerini Mustafa Kemal’e devretmiştir. Mustafa Kemal orduyu yeniden güçlendirmek, ordumuzun taarruz gücüne erişmesini sağlamak amacıyla 8 Ağustos 1921’de Tekalif-i Milliye Emirleri’ni yayınlamıştır. Bu sayede ordunun ihtiyaçlarının büyük bir kısmı halktan karşılanmaya çalışılmış, halk topyekün seferberliğe çağrılmıştır.

 

 

KAYNAKÇA

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk

Nuri Köstüklü, “Millî Mücadele’de Batı Cephesi, Savaşlar ve Zaferler”

Türkler Ansiklopedisi, C. 16,Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, s. 176.

Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar,C.3

Ergün Aybars,Türkiye Cumhuriyeti Tarihi,C.1

 

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Kynakça - 3 yıl önce
evet iş gördü teşekkürler