MENEMEN OLAYI


Nurhan Acar Azkın

Nurhan Acar Azkın

23 Aralık 2021, 11:37

Menemen Olayı, Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, kurulmak istenen laik düzen doğrultusunda yapılan inkılâpları hazmedemeyen saltanat yanlısı çevreler tarafından çıkarılan isyandır. Nakşibendî tarikatı üyelerinden biri olan ve kendisinin mehdi olduğunu öne süren Giritli Derviş Mehmet ve altı arkadaşı Menemen’e gelerek çıkardıkları “irtica olayı” dır.

              Derviş Mehmet ve dört arkadaşı sabah namazına doğru Menemen yakınlarına gelmiş ve kasabanın dışında birtakım kimselerle buluşup konuşmuşlardı. Kasabanın içinde yardım ve yataklık edecek adamları da vardı. Menemen’deki caminin içindeki bayrağı da daha önce ele geçirmişlerdi. Çete kendilerine katılanlarla birlikte camiye girmiş ve oradan sancağı alarak birlikte kasabayı dolaşmıştı. Bir şeyhin evine gidip kendisiyle de görüşmüşlerdi. Sonra hükümet meydanına gelerek sancağı dikmişlerdi. Derviş Mehmet tekbir getirerek çevresinde toplanan kalabalığa dini içerikli konuşmalar yapmaya başlamıştı. Bir aralık yüzbaşı olan jandarma kumandanı yanlarına gelerek nasihat etmek istemişti. Fakat çete bir kere kanlı kararını vermişti. Kalabalığı dağıtamayan jandarma komutanı hükümet konağına gitmiş ve yardım istemişti. Yedek subay Kubilay ve emrindeki sekiz er isyanı bastırmakla görevlendirilmişti.

            Yedek subay Kubilay, hükümet meydanına vardığı zaman Derviş Mehmet’in konuşmasına devam ettiğini görmüştü. Emrindeki erleri geride bırakarak kendi başına Mehdinin üzerine yürümüş ve yakasından tutarak tutuklamak istemişti. O sırada iki silahlı adamdan biri tabanca ile Kubilay’a ateş ederek yaralanmasına sebep olmuştu. Yaralı Kubilay on on beş adım ileri giderek caminin duvarına dayanmıştı. Mehdi Derviş, Mehmet Kubilay Beyi takip etmiş ve yaralı genç subayın yakasından tutup sürükleyerek binek taşına getirmişti. Ardından hançerini çıkararak talihsiz gencin başını kesmiş ve sancak demirine geçirmişti. Olayın en acıklı manzaralarından biri, Kubilay’ın başının çeteye katılmış olanların alkışları arasında gövdesinden koparılmış olmasıydı.

           O anlara tanıklık eden Menemen’deki telgraf memuru Nail Bey, olay anını şöyle anlatır:" Kubilay bey, askerlere süngü tak emrini vererek, kendisi şakilerin yakasını tuttu. Asker süngü taktı. Onlar dönmelerine devam ediyorlardı. Maarif kahvesinin önündeki büyük ağacın hizasına geldiler. Diğer arkadaşı bunları o vaziyette görünce, Kubilay Bey’i arkasından bir silahla vurdu. O anda yere düştü. On beş saniye kadar yerde kaldıktan sonra, kalkıp doğruca cami tarafına koştu. Bir kısım halk bunu görünce dağıldı.Telgrafhaneye de bir kısmı girdi. Onları dışarı çıkarttım. Bu sırada adamlardan ikisi kayboldu. Biz kaçtıklarını zannettik. Meğer Mehmet, yanındakilerden birisinin bıçağını alarak avluya gitmiş. Yerde yatan ve henüz ölmemiş olan Mustafa Kubilay’ı sürükleyip, bir ayağı ile vücuduna basmak suretiyle yüzüstü yatırıp bıçakla boynundan keserek, başını alıp vesaçlarından tutarak taşa vurmuş. Derviş Mehmet meydana tekrar döndü ve Kubilay’ın başını camiden aldıkları sancağın ucuna geçirdi. Biraz sonra saçından tutulu olduğu halde, zavallı Kubilay’ın kesik kafasını getirdiklerini gördük. Ellerinde sancağın ucuna kafayı geçirirlerken bir şeyler söyleyerek eğildiler. Kesik başın, elektrik direğine bir kırmızı kuşakla bağlandığını gördüm. Kubilay Bey’in başı asılı olduğu halde meydanda dönüyorlardı.”

           Olay, arkadan yetişen askeri birlikler tarafından şiddetle bastırıldı. Bu arada Derviş Mehmet de vuruldu. Kaçanlar yakalandı, ilişkisi olanlar hakkında hemen kovuşturma başlatıldı. Sıkıyönetim ilan edilerek yakalanan isyancılar Takrir-i Sükun Kanunu gereğince gerekli cezalara çarptırıldı.

Atatürk bu olaydan duyduğu derin üzüntüyü şöyle dile getirir:"Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey temiz kanı ile Cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır."

           Asteğmen Kubilay’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkma kararlılığı, bugün laik cumhuriyet ile ulusal birliğimizi koruma ve savunma kararlılığımızın iradesidir.

      Yedeksubay öğretmen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı şehit edilişinin 91.yıldönümünde rahmetle, saygıyla, minnetle anıyoruz.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Kenan Çelik - 2 yıl önce
Çok güzel. Ders alınacak bir yazı.