SAMSUN’DAN DOĞAN GÜNEŞ


Nurhan Acar Azkın

Nurhan Acar Azkın

18 Mayıs 2023, 14:32

Bugün yüce önderimiz Atatürk’ün Samsun’a çıkarak Milli Mücadele ateşini yakışının 104. yıldönümü. Kutlu olsun. Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını ve bu vatan için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Başta gençlerimiz olmak üzere, ulusumuzun 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum.”

19 Mayıs 1919 tarihi, Türk milletinin tarihinde Kurtuluş Savaşı'nın meşalesi, fiilen başlangıcı ve inkılâbın ilk adımı olması nedeniyle  ölümsüzleşmiştir.

19 Mayıs 1919, Şark Meselesi adı altında yok edilmek istenen Türk ulusunun âdeta yeniden var oluş destanının yazılmaya başlandığı gündür.

Bu tarih, geri kalmışlığı, sömürüyü, bağımlılığı kıran, Türk milletini çağdaşlaştırmaya sevk edecek olan sürecin başlangıcıdır.

19 Mayıs 1919, yıkılan, çok uluslu bir devletten yeni bir Türk devletinin hayat bulacağı eşsiz bir tarihtir.

Mondros Mütarekesi uyarınca işgal edilen İstanbul’dan 16 Mayıs 1919’da ayrılan Mustafa Kemal, yüz bir yıl önce, 19 Mayıs 1919 günü Samsun’da Anadolu’ya ayak basmış, ülkenin ve milletin içinde bulunduğu bütün olumsuzluklara rağmen, “Ya İstiklâl, Ya Ölüm!” diyebilmiştir. Bu bir milli mücadele ve bağımsızlık iradesidir.

Atatürk, Nutuk’ta “1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüş: Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu topluluk, genel savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış, Büyük harbin uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir halde. Milleti ve ülkeyi genel savaşa sürükleyenler kendi yaşamlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar. Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet güçsüz, onursuz, korkak; yalnız padişahın isteklerine uymuş, onunla birlikte kendini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş. Orduların elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta. İtilaf devletleri, ateşkes antlaşması hükümlerine uymayı gerekli görmüyorlar.”

İngilizler daha İstanbul’dan ayrılmadan Kızkulesi açıklarında Bandırma Vapuru’nu aradıkları sırada yanındakilere Mustafa Kemal; “bunlar bizi Anadolu’ya silah ve cephane götürüyor sanıyorlar. Bilmiyorlar ki, biz Anadolu’ya yüreğimizi, beynimizi ve ülkülerimizi götürüyoruz.” diyerek nasıl bir inanç adamı olduğunu göstermiştir.

Türk gençliğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek mirasçısı olarak gören Atatürk’ün “Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız." sözleri ışığında bizlere düşen görev, Mustafa Kemal Atatürk’ü doğru anlamak ve O’nun “en büyük eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatmaktır. Cumhuriyeti yaşatmak, onun temel esaslarına sahip çıkmakla olacaktır. Tam bağımsız, üniter-ulus devlet, laik demokratik cumhuriyet olarak esasları belirlenmiş olan Cumhuriyetimize sahip çıkmak; Atatürk’ün hatıralarını yaşatmak en büyük görevimizdir.

Yarınlarımızın güvencesi sevgili gençlerimiz 19 Mayıs 1919’da yakılan istiklal meşalesini nesilden nesile söndürmeden taşıyacak, ağır bedeller ödenerek kurulan Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatacaktır. 

Bayramımız kutlu olsun.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.