YA BARIŞ OLURSA, YA SAVAŞ OLURSA


Ramazan Azkın

Ramazan Azkın

03 Eylül 2013, 08:17

Kızılderili olduğum için mi öldürülüyordum, yoksa öldüğüm için beni Kızılderili saflarına mı koyuyorlardı. Çocukluğumun savaş oyunlarında savaşarak yenildiğim her oyunun sonunda hep bu sorunun yanıtını merak edip durdum. Böylece gazoz kapaklarından yaptığım her ok bir öncekinden daha tesirli oluyordu ve her savaşın sonunda biraz daha az yeniliyordum. Ve savaşarak yenilmek, yenilirken öğrenmek bana büyük haz veriyordu.
    İlkokul yıllarında öğretmenimizin vermiş olduğu bir ev ödevi, benim savaşı o yıllarda bir çocukluk oyunundan öte bir kurtarıcı olarak algılamama da neden olmuştu. Şöyle ki, ilkokul öğretmenimiz her ders gününün sonunda ödev olarak bizden 3 tane haber yazmamızı isterdi. O zamanki tek haber kaynağımız TRT’nin haber bültenlerinde uzun ve dakikalar süren haber paragraflarından sade anlaşılır tek cümlelik haber yazmak çok da kolay olmazdı. Öyle ya da böyle bir şekilde iki haberi derleyip defterimize sırayla yazardık. Üçüncü haberi bulup yazmaksa daha bizim sınıfa hatta okula kısmet olmamıştı. Öğretmenlerin spor haberlerini kabul etmemesinin de bunda büyük payı vardı. Öğretmen her sabah deftere yazdığımız haberleri okutur sonra “evet yok mu üçüncü haber? diye sorar ve bir zafer kazanmış edasıyla bizi küçümseyen bakışlarla göz ucuyla bütün sınıfı süzerdi. Üçüncü haberi bulamamak o kadar sinirlerimi bozuyordu ki bazen öğretmeni bir kovboya kendimi de bir Kızılderiliye benzetiyor, “daha az yenilmek için daha ne yapabilirim?” düşüncesine kapılıyordum. Mahalle arasında oynadığımız savaş oyunu olsa daha az yenilmenin yollarını bir şekilde bulurdum.

Öyle böyle derken okul tatile girdi. Öğretmenin yaz tatili için vereceği ödev ise çoktan hazırdı.
“Herkes yaz tatilinde üçüncü haberi bulacak, iki haber yazanı kabul etmiyorum!” Kara kara düşünmeye başladım. Uzun zamandır devam eden İran-Irak savaşını yazsam acaba üçüncü haber olarak kabul görür müydü? İyi de uzun zamandır İran-Irak savaşı ile ilgili ne bir şey duymuş ne bir şey okumuştum.  İçimi birden bir ürperti kaplamıştı. Ya barış olduysa! Barış benim sınıfta ve okulda bütün karizmamı çizerdi. Öğretmene, sınıfa hatta bütün okula rezil olmak da vardı işin içinde. Ama başka çarem de yoktu, şansımı denemeliydim. Ben bir kızılderiliydim ve risk almalıydım. Risk almasam kovboyları yenemezdim.

Okullar açıldı. İran ile Irak inşallah barışmamıştır diyerek okulun yolunu tuttum. Öğretmen yine o malum sorusunu tekrarladı. “Üçüncü haber yok mu? Bütün sınıf sessizdi.
Ayağa kalktım “Var” dedim.
“İran-Irak savaşı devam ediyor.”
Yanıma yaklaştı. “Aferin.” dedi. Bütün sınıfa beni alkışlattı. Uzaklarda birileri savaşıyor ben bunu ödev olarak yazıyor, alkış alıyor ve mutlu oluyordum. Risk almıştım ve kazanmıştım. İran-Irak savaşı beni mutlu etmişti.  Ancak her gün aynı cümleyi hiç değiştirmeden yazmak olmazdı. Her sabah ilk iki haber deftere yazılır üçüncünün ise karşısı boş bırakılırdı. Öğretmen sınıfa girmeden önce bütün sınıf bana bakar ve benden yeni bir cümle beklerdi. Bense aynı cümleyi tekrarlamamak için biraz değişiklik yapar ve sınıfa servis ederdim. Herkes aynı cümleyi yazmasın diye de arkadaşlarımı uyarmayı ihmal etmezdim.
“Irak-İran savaşı olanca hızıyla sürüyor.”
“Irak- İran savaşı top atışlarıyla sürüyor.”
“İran-Irak savaşı birkaç karşılıklı top atışıyla sürüyor.”
Artık cümlelerin değiştirilecek bir yanı kalmadığını fark ettiğimde ise keşke başka başka ülkelerde birbiri ile savaşsa da başka üçüncü haberler yazsam diye iç geçirir, akşamları yeni savaşlar çıksa diye umut ederdim.
Ben savaşı otuz yıl önce sınırlı imkanlarla ev ödevi yapmak isteyen bir öğrencinin ruh haliyle sevdim. Şimdiki çocuklar ellerindeki geniş olanaklardan dolayı umarım barışı severler. Çocukluğunda ya barış olduysa diye kaygılanan ben, şimdilerde ya savaş olursa diye kaygılanıyorum.
Savaş sadece çocukluğumuzun oyunlarında, okul anılarında kalsın oradan hiç çıkmasın. Mümkünse biz çocuklarımıza savaş değil barış oyunları oynamayı öğütleyelim. Anılarımızın hep barış üzerine olması umuduyla.
Dünya barış günü kutlu olsun.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.